Читать книгу Eleştirinin Sis Çanı - - Страница 18

2005
Yazar-insan

Оглавление

Günümüzde edebiyatın neye benzediği yanlış sorusunu sorarken, aslında yazarın neye benzediğini sormaktan kaçıyoruz. Birinde cıva gibi elimizden kayan bir değişken, ikincisinde elimizi çarpan bir canlı. Kendinden başka bir şeye benzemeye çalışan yazarların içyüzlerinde oluşmuş yara dışavurunca karşıdakilere bambaşka görünüyor olmalı ki, bundan tedirginlik duyulmuyor.

Nedir yazarı bir ayakları üstüne dikip bir yatıran, böylece hayranlık duyulacak bir popüler kültür nesnesine dönüştüren? Yazarın ideolojik nesne olmayı umursamayan gönülgücü mü? Kendinden geçiren tutkuları mı? Yoksa onun bile isteğini dinlemeden yazar-insandan herkesin görebileceği yerlere asılan bir ikon yaratıp haraç mezat yapanların iktidarı mı?

Yazarı birey olmaktan çıkarıp ayrıcalıklı bir meslek hastalığına iliştiren, bir yazar-insan yaratıp onu yaşadığımız hayatın kubbesi olduğuna inandıran… Bunca erişilmezlik, mutluluk veren uyuşturucu, Tanrı’dan gelmiyorsa, piyasanın düzeneklerince titizlikle hazırlanır…

Yazarın işgücünü satan bir işçi olduğu söylenemez elbette; her şeyden önce, özgürdür. Özgür bireyin kendi dışındaki dünyaya düpedüz meydan okuyan özgüvenini yitirmesi de olasıdır, niçin olmasın. Sizden nasıl yazmanızı bekliyorlarsa, öyle yazıyorsanız, özgüveninizi yalnızca kapısını kapadığınız yerde koruyabilirsiniz. Ödün vermeye başlamış mıdır yazar, piyasanın, medyanın, okurun, yayıncının beklentilerine göre yazdıklarını ayarlamaya? İşte o zaman özgür birey olmaktan çıkıp yitireceği zincirleri düşünmeye başlar: ün, şan, kazanç, vitrinde olma, beğenilme, konuşulma, sevilme, fotoğraflarda yaşama…

Eleştirinin Sis Çanı

Подняться наверх