Читать книгу Tasavvufi Vaazlar Sohbetler V - Raşit Tunca - Страница 4

Оглавление

O Benmiyim, Ben O muyum

(Kar©glanin 1 Aralık 2015 Vaazi)

إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ

....

يَوْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَرَزُواْ للّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ

------

بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ

Sadakallahul Aziym ibrahim ve Kamer Suresi

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

innallâhe azîzun zuntikâm.

....

Yevme tubeddelul ardu gayral ardı ves semâvâtu ve berazû lillâhil vâhıdil kahhâr

-----

Belis sâatu mev’ıduhum ves sâ’atu edhâ ve emerr

Meali :

Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.

14/47

O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve

insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın

huzuruna çıkarlar.

14/48

işde onlarin defalarca cagirip durduklari saat (Kiyametin saati) bu saattir.

54/46

Sadakallahul Aziym ibrahim ve Kamer Suresi

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

( Hadis-i Şerif , Tirmizî, Menâkıp, 69)

Allahümme Salli ala Muhammed .

Allahümme Salli ala Seyyidina cemiil enbiya velmürselin, velmelaiketül mükarrebun

Allahümme Salli ala Seyydina Mehdi ve Ashabihim.

Yolculugumuza başliyoruz :

Gecen hafta anlattigimiz mesele olan, Mehdinin, dünyayi zaman zaman ruhen dölledigini yazmişdik, bir kac ahmak hocanin yüzünden, insanlar bu hususu, inkar edenler oldular, birkac genc erkegin bunu gururlarina yedirememesi yüzünden, yine kafirlerden tarafin yarisindan fazlasi, buna itiraz edip, isyan cikardilar.

Allah in Laneti, fitne cikaranlarin üstüne olsun.

Lan ahmak alim ahmak hocalar takimi. biz öyle biri dinin mensubuyuzki, bir erkek cocugun raşid olabilmesi için, hani sizin söyleminizle reşid olmasi, için bizim söylemimizle raşid olabilmesi için, yani baba olabilcek bir erkek olabilmesi için, onun hamamci olmasi ele alinmiş, yani rüyasinda bir kadin veya bir kizla cinsi münasebette bulunup, menisinin fişkirmasi, ve artik bir baba olabilcek yaşa erdi, yani raşid oldu denir, veya reşid oldu denir. yani raşid veya reşid ne demekmiş:

işde baba olabilcek olgunluga raşidlik deniyormuş . yani Raşid baba olabilcek olgunluk demekde, Raşid Mehdinin ahirzman da dogacak cocuklarin cogunun babasi olmasini niye yadirgarsin, reşidlik babalik onun ana görevi iken, sen veya birkac ahmak bunu ondan alip, engel olcaginizimi saniyorsunuz. eger ondan raşidlik giderse, kimse artik baba olabilcek, reşid olamaz, ve cocuklar murahik durmuna düşer. murahik demek, 15 yaşina kadar hamamci olmamiş erkek, veya hayiz görmemiş kizada mürahika denilir, yani olgunlaşmamiş, yani erkek veya kadin olamamiş insan demekdir.

ve bir kac adam diyorkli cübbeli ahmetin kitabinda yaziyormuş, neymiş kadini ile cima ederken müridler şeyhini düşünceklermiş, ve bu nedemek toplu cimami ediyonuz, grup seximi yapiyorsunuz demeye getiriyor, bu ahmaklar.

Lan angut eger sen baba olabilcek veya baba olmuş bir adamsan, senin ergin yaşa ulaşdigin 13-15 yaşlarindan beri rüyanda yattigin, sex yaptigin kadinlar kimdi, onlar dünyali degildide uzaylimiydi. ya mahellenin bir kizi, yahut gördügün bir sanatci, veya okuldan biriydi. ve sen onlarla sex yapimnca oluyorda, mehdi seninkilerle sex yapincami olmadi ahmak hoca. şeyhi tefekkür edincemi olmadi. zekerini sokan sensin amma, onun ruhu orda bulunur ve orda şeyh veya mehdinin o birleşmede hazir bulunmasi, onun senin ile birlikte o cocugun tohumunu atmasidir. sen elin karilari kizilariya 15 yaşindan beri birleşirken oluyorda seninki ile birleşince olmadi öylemi. o rüyaya giren bir kadin, rüyaya girmesini bilen bir kadin, ve sen onunla sex yapinca normalinde o kadin gercekden seninle birleşdi zaten, angut bunu biliyonda. mehdi ruh yöntemi ile kadinlarla birleşdi, ve ari gibi kadinlari dölledi deyince niye şaşiyon, ahmak hoca ahmak alim.

---oOo---

Lale için Allah Yazan cicek diye atfedilir ve cogu dini kitap ve benzeri dini objelerde lale motifi kullnailir.

halbuki lale devri osmanlida olmuş, ve Osmanli padişahlari bir delveti bir baş yönetir, iki baş olmaz diye, tahta gecmek için, tek baş kalmak için, diger kafalari kestiren, bu kardeşi da hi olsa oglu da hi olsa, onlarin boynunu kestirip, tek kalan insan cibilliyati, yani osmani lalesi işde bu dmekdir. kendi başinin tekligii için diger başlari kesip, tek kafa dikilen laledir, osmanli soyu yani onlar cbilliyatini yaşamişlarmi, yaşamişlar, Kanuni ogullarini da hi kesdirmiş, tek baş kalabilmek için, yani sogan tek başli, ve lale sogani tek başli sogan, ve kendini tek tanri sanan ahmaklarin cicegi, yani sen gibi binlercesi (binlerce cicek varken) ve muhammedin gülü dururken, tomurcuk tomurcuk acarken, gonca gonca acarken, sende kimsin ahmak. yedigimiz sogan ise tek başli olmasina ragmen icli dişlidir, sarimsak ise birkac tane tek başin bir kafada toplanmasidir yani, müctehid imamlar toplulugu, bir kac imamin oturup bir kararda karar kilmalarini temsil eder, yani bir grup yani ümmül kura gibi .

---oOo---

Ve biz Aliden olma ARISOYUYUZ dedik bunada itiraz ettiler.

Delil ve ispatimiz:

Bizim köy Başağaç bir adama bir lakab takdilarsa, onun bir hikayesi vardir, bilipde takarlar, öyle osumuna lakab olmaz.

ve birinci delil: Dedemin ismi Ali dir baba tarafindan bize Haceliler veya HaciAliler derler, cünkü dedem askerligini mekkede medine yapmiş ve mekkeden medineye zemzem suyunun götürüldügü, zemzem hattinin ilk döşenmesi hizmetinde bulunmuş, ve bu sebeble hac görevini askerdeyken yaptigindan lakabi HACI ALiDiR

köylümüz haceli diye bilirler. ve dedem Ali oldguna göre ben ali soyundanim demem, ben Ali soyundan olmuyonmu, kimin soyundanin dedemin soyundan degilmiyin, peki dedemin birisi haceli, biriside anne tarafinda dedemde Hüseyin, amcamin biri hüseyin, biride hasan, babamda mustafa , ve ben hasan gildenin deyince yalniş söylemiş olabilirmiyin, yahut ben ali soyuyun, yahut hüseyin soyuyun, yahut babam mustafaya atfen mustafa soyu, veya muhammed mustafa soyuyun deyince,yine dayimin birisinin ismidne mehmet yani muhmmed, ve anne tarafindanda muhammed soyuyum aneannem ninemde fatima cünkü muahmedin soyu kizindan üredi, ayni anne tarafimdan muhmed soyuyyun, tabiki muhamed soyu anne tarafindan muhammede bagli degilmi bu kadarmi aciklamamiz lazim kim oldugumuzu, daha anlamaycakmisiniz ahmak insanlar.

ve amcanin birinin ismide ahmet deli ahmet derler, ben ve ben deli ahmetlerdenin deyince yalnişmi söylemiş oldum sizce haa,

ve deli ahmetin deli ahmet olmasini sebebine gelince ona deli BALI derler yani Deli bali nedir bilirimisiniz, sizin şimdi reklamlarda gördügünüz, anzer bali denilen bal. yani bir kovandaki arilar, bir kraliceye tabidirer, kiralice yaşlaninca kendisi yeni bir kralice dogmasina izin verir, amma yeni kralice o eski kraliceyi ölmeden görevden alir, yeni arilar o yeni kraliceye baglanirlar, yaşli kralicede zaten soun dmevam etmsini istr ancak ayni osmanli gibi tek başlilik taslayan yeni kralice ve askerleri,ve eski kraliceyikovandan kovarlar, kovanda ona tabi olan eski yaşli askerleri ile cikar, ve gider bir dagin oyuguna, yahut bir dalin kovuguna yuva yapar,ve orda o cicelrden yaptigi wn weaki formülü kullanarak öz bir bal yapar, cünkü püf noktasini o kralice bilir, diger toy arilar bilmez. ve bala Deli BALI denir. yani yerini yurdunu terketmiş deli divane olmuş kracilesine sadik arilarin bali. ve işde muhammed soyu yezid vaktinde dograninca, Hz Ayşenin grubu cekdigi bir Kralice ari grubu taa mekkeden medineden kalkar ve bulundugumuiz Afyonun Sandikli ilinin başagac kasabasina konarlar, ve o topluluk bir öz toplulukdur, amma yilarca onlarin seyyid ve şeerrifler olduklari ve ashbadan kimselerin soyu olduklari gizli kalmişdir. yüzlerce geldigi yeri unutmuş insan, taaki dogacak mehdi saklansin korunsun diye, ve biz 1970 de dünyaya geldik ve Deli BALI larin soyu vey Ahmetlerdenim ve hüseyin soyundanim ve ya hasangillerdenim veya fatmanin torunuyum, anne tarafindan dayim mehmet ve muhammed ve yine dedem Ali, ninem Ayşe daha ne yazan, ne yazan söyleyin babam Mustafa demedimi muhammed o benden olcak diye, ben oyun demek için ben ne yazan size, elimde şecerem yok amma, Allah bana kapi gibi şecere yazmiş, onun bunun yazdigi tuttugu şecere degil, bizzat rabbimin tuttugu şecere, soy kütügüm anam babam dedem amcam,.... kim oldugumu ispat etmeye yeterde artar bile anlayana anlamayan anlamaz zaten, ben jüpiteri gözüne soksam kar etmez ve

ve biz diyoruzki sona yaklaştik kiyamet muhammede gaibdi amma mehdiye gaib degil neden derseniz bu gece bir ayet okudum ve o ayet baştaki ayet

"Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir."

14/47

"O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve

insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın

huzuruna çıkarlar."

14/48

yani hicri takvim ile 1448 yani miladiye cevirince

2026 yi göstriyor ve yine dünyanin bütün ömrü olan takvim ile o saat için kiyamet saati için

"işde onlarin defalarca cagirip durduklari saat (Kiyametin saati) bu saattir."

54/46

Sadakallahul Aziym ibrahim ve Kamer Suresi

yani dünya 5446 yaşina girince o saat bu saattir diyor rabbim ,Kiyamet saati için.

ve inslar başini avucuna alip oturup Allahdan özür dileyeceklerine, onun gazabina talip oluyorlarkine. ve Allah 14/47 de diyorki Allah öcünü intikamini alacakdir.

yani hicri 1446- 47 de bir intikam alincak. ve kafir deccal seccadelere yedigi naneninin dişinda, tuvalet kapaklarinin oturulan kismina Allah yazdiriyormuş, yani Allah yazan yere oturup siciyorsunuz, ve ve yine koltuklarinizi inceleyin gizli bir küfür yaptiriyormu. Allah ibaresi varmi otrulan yerlkerde gzilenmiş vaziyette veyahut yine her objede tek göz deccal simgesi kulanilliyor. ve Allah bu kafirlerden elbet intikamini alacakdir ve intikam günü olarakda 1446 geciyor, yani miladiye cevirince 2022 ile 2025 tarihleri arasi cikiyor En dogrusunu Allah bilir. 2026 da kapaniş dürülüş cikiyor.

--oOo---

Nefs-i Marziye Nedir? , Senin Razı oduğun değil - Allahın Senden Razı Olduğu Nefis Makami Nedir?

Öncelikle Nefis demek Vücut Denilen Araba veya Motoru süren sürücü , şoför Manasindadir. ve Bu Motor ve araba yaptiklarindan hesaba çekilcek olduğu için,

onun sanki yabani bir at misali, üstüne binip güzel işler yaptirilabilmesi için, önce terbiyet edilmesi gerekir.Yani sürüş kurallarini ögrenmek gekekir. ve burada islamin şartlari olan namaz ve

oruç devreye girer, ve işde oruç ile insan önce nefsine gem vurmayi, yani nefis atina, motoruna gem vurmayi, veyahut arabasinda, nasil fren

sistemini kullanmasi gerektiğini öğrenir. ve oruç ile yemeye helal olan birşeye gem vurulur. daha sonra cima ya gem vurlur, yani frene basmasi öğenilir. ve bunu öğrenince, artik insan islamin haram ve yasak dediği

durumlarda, frene basip nefis atinin gemini çekerek onu durdurur. ve nefis kazandiği derece ile makam kazanir ve terbiyet ehli olur. ve işde

Nefs-i Marziye Nedir? , Senin Razı oduğun değil - Allahın Razı Olduğu Nefis Nedir? denılınce

Nefsi Raziyeye Yükselmiş bir nefis artik, Rabbimizin her yarattiginin kader cizgisinde dogru ve hak olan oldgunu anlamaya başlar, ve keşkelerini birakirsa, ve sebeblerde bogulmaz ise , artik onun melekleri anlamaya başladigi zaman, nefsi Marziyeye adim atmiş olur. ve hayatta seceneklerin bol oldgunu anlamasi, ve kör cahil gibi bir kararda diretmemsi gerektigini anlayinca yine marziyede yol almaya başlar.

Ve dinimiz bize meleklerin yemedigini, icmedigini, tuvaletde yapmadiklarini, ve cinsi münaasebettede bulunmadiklarini bildirir. ve böyle olunca dünyamizda bunu yapabilen canlilara bizler elmentler diyoruz. ve atomlar ve elementler canlidirlar, iclerinde hareket halinde olmalarina ragmen, elektronlarin atomun cekirdegi etrafinda dönme hizlari, onlarin katimi sivimi oldugunu belli eder. hizli dönen elektronlar, onlari sert yapar, icine başka cisimilerin girmesine onlarin hizli dönmeleri sebebiyle engeller. aynen bir pervanenin saniyede 300 bin döndügünü düşün, ve sanki pervanenin boşluklari olmadigini, ve sanki yuvarlak bir zil ve tek bir parca dönüyormuş gibi, onun menzilinde katman oluşur. ve o icine başka bir şeyin girmesine müsade etmez. işde elektronlarin hizida yogunluguda bizim elementleri kati sert veya sivi yumuşak veyahutta gaz diye atfetmemize sebeb olur.

ve işde bu melekler ordusu, bizim sesimizi duyar anlar,duruma göre hareket ederler . ve göz denen canli organizmasinda 300 veya 300 bin tane melek görevli oldugu bilinmekde yani göz 300 bin parcadan oluşuyor. ve canli organizmalar moleküler yapilardan oluşmakda, yani molekül bir kac atom cinsinin biribiriyle kurdugu fiziksel baglara molekül diyoruz. ve moleküller ise yedigimiz icdigimiz yiyeceklerden alinan, öz maddelerden imbiklenen atom parcaciklarinin, özel bir formül ile, yaptiklari moleküler baglar. ve o elementler göz denen moleküler yapiyi oluşturunca, görme sinyallerini algilayip, beyine sinir sistemi yoluyla göndermekde, ve beyinde ise, o görüntü hakkindaki bütün veriler ile, ona karşi yapilcak hareket ve ve davrarniş hakkinda, bir karar verilir.

işde meleklik vasfi bu elementlerle algilanabilcegi için, mesela su molekülünün kaynama noktasi 100 °C ve Demirin 1500 °C ler arasinda. ve insanda, ya meleklige dogru gider, yahut cin ve şeytanliga dogru. ve şeytanin maddesi demir ve ona yakin maddeler, işde o "galu bela da" secde etmeyecegini iddia eden yapi yani, egilmen bükülmen diyen yapi, demir gibi sert, işlenebilmesi ve yararli hale getirebilmesi için, isitilmasi, ateşe tabi tutulmasi gereken yapi, ve ateşe maruz kalip kaynama noktasi degil amma, yüksek derecede isininica, işde onu egip büküp şekil verilir. ve demirciler işde, ona egilip bükülebilcegini ögreten, ve onu terbiyet eden, aynen at terbiyecisinin, atin sirtina eger vurdugu gibi, demir tebiyecisi bir demircide, demire şekil vermek ici, onu isitip kizdirir, ve kizan demir yumuşar, ve dövüle dövüle şekil alir. yahut dökme demir gibi 1150 °C derecelerdeki demir kaynama ergime noktasina varmiş olur, ve sivi hale gecer, ve sivi haldeki demirde kaliplara dökülerek, onun yararli bir kaliba şekle girip, insanin hizmetine verilcek birer, mesala mazgal demirleri gibi, veyahut kalorifer demirleri gibi, şekillerdeki yararli degişik demir kaliplarina dökülerek, işde insanlarin hizmetine girer. ve nasil at üstüne eger vurulunca, evcil olup hizmet ederse, demir dahi, demircilerin elinde teerbiyet olup, insanlarin hizmetine girer, ve işe yarar hale gelir.

Allahü Teala Adem Atamizi yarattiktan sonra, bütün herkese, benim halifeme secde edin dedi. o secde Adem Atamizin taşidigi Muhammed A.S min nurunaydi. yaratilişdan bu yana melekut, ceberut, lahut ve islam olanlar o nura tavaf ederler, o secdenin simgesi amma, iblis müstesna. iste iblis secde etmedi Adem Atamiza, bütün melekut ve digerlerini secdesi rabbimizin ilminde gün hesabiyla beşyüz sene sürdü, iblis lanetli herkes secdeye varirken ayakta beşyüz sene durdu kaldi. kibrinden her şeyi degişti, itaati isyana şekli şemali, melekligi herşeyi degişti, bu süre icinde hemde Adem Atamiza sirtini döndü. bir şeylere kizip sirtinizi dönmeyin insanlara, bu şeytan ahlakidir. Allahim inananlari şeytan aleyhillane ahlakindan uzak etsin.daha sonra mühlet aldi, ve cennette Havva annemizi kandirip, Bugdaydan yedirdi. bugday posali idi, Allahü Teala yasaklamişdi, bu yüzden yemeyin demişti, havva Annemizde Adem atamizi yaniltti, ikiside yediler, az sonra barsaklar calişdi ve defi hacet ihtiyaci hissettiler, Adem Atamiz aranmaya başladi, Allahü Teala Biliyordu fakat sordu Adem Atamiza, Adem Ne aranirsin , pislenecek yer, Allahü -Teala Adem Atamiza dedi, Cennette pislik olmaz, in dünyaya, oraya pislen. yani ey insan oglu dünya pislenme yeridir, defi hacet yeridir. burada mal mülk tutmak keyif yapmak yeri degil, cennetten indirilmeden önce Adem Atamizdan, Peygamberimizin nuru alindi, ilk ameliyat. ondan sonra dünyaya indirildi dünyada Adem Atamiz Havva Annemizle ayri yerlere indirildi, Adem atamiz cok üzüldü, pişman oldu, havva annemizden de ayri düşmüşdü, hem tövbe ediyorlar, hemde bir birbirlerini ariyorlardi, Adem atamizin boyu 70 ziraydi, yani parmaklarin ucundan dirsege kadar olan yer bir ziradir. yani yaklasik 28 -30 metre civarinda, tam kac metredir Allahü Teala bilir. dünyada bir biribilerini ararken, arafatta buluştular. yani konumuza geri döndük hacda tavaf ve say in yaninda birde Arafatta Vakfe yapilir. şimdi bunun hikmetini anlatacagim. Adem atamiz tövbesinde dediki: cennettin kapisinin üzerinde yaziyorduki "Lailahe illallah Muhammedün Rasulullah." "Yarabbi cennetin kapisinda yazan isminle beraber yazdigin Muhammedin hatirina bizi bagişla" dedi cenabi hak nidalarini duydu ve tövbelerini kabul etti. ve Arafattayken bütün dünya alem yildizlar herşey durduruldu, yani vakfedildi, ve Peygamberimiz Muhammed Mustafanin nuru, Adem atamiza tekrar yerleştirildi. iste arafattaki vakfe, bu sebebledir.yani ikinci ameliyat bu sünneti peygamberimizde yaşamişdir, iki defa manevi ameliyat olmuştur, yani ameliyat olanlar üzülmesin, ameliyata gidecekler desinlerki, Adem atamizin sünnetini, peygamberimiz Muhammed Mustafanin sünnetini yaşamaya gidiyoruz niyetiyle ameliyata girsinler, Allahin izniyle ameliyat şifa olacaktir.

Yine cam denen madde, silisyum veya silikat yani kum tanesi isitilarak elde edilir, ve onun terbiyeti yine ateş iledir. ateşde cehhennemde terbiyet olur. ve cehennemin sicak tabakasi ile terbiyet olur. ve isitilinca, bardak tas tapak veya pencere olur veya ayna haline girer. ve cam yine kirilgan yapidadir, onu işledikden sonra soguyunca, yine o sanki eski hali gibi sert olur, ve o halde iken, onu bükemezsin, bükmeye kalkinca kirilir.

işde Havva Annemiz için yapilmiş olan rivayetlerde gecerki, Havva Annemiz Hz. Ademin Kaburga kemiginden halkoldu. Ve kadin kismini eger serbest birakirsan kaburga kemikleri gibi egik kalir, veya onu tamamen düzeltmeye kalkarsan kirarsin incitirisin. ve hal böyle olunca kadini ne serbest birakacaksin, öyle davulcuya zurnaciya kacacak kadar, nede zorlayip dosdogru olacaksin diye egriligini düzeltmiye kalkacaksin. ve ona yumuşaklikla muamele edip, hafif bükeceksin, ve onu kirmadan egri oldgu yerlerde ona direnc uygulayacaksin. ve fazla direnc, yine onu kirar incitir. yani elementar yapi, bu rivayet bize kadinin nasil bir elementar yapisi oldugunu anlatir. ve kemik sertttir, mesal bacak kemikleri egilmez, egersen kirilir, amma Allah, kaburga kemigini öyle halkederki, o hafif egilebilcek yapidadir.

yani kadinin terbiyetide, aynen demirinki gibi olmasada, ona yakin olarak, ne serbest birakacak, nede ip gibi dosdogru yapican onu. aynen gögüs kefesindeki gibi, ve 12. kaburgalarin agzi acikdir, ve onlar esnek bir yapidadir, ve vücudun durumuna göre esnerler, ve onun görevi kalbi ve cigerlri korumakdir. yani kadin erkegin zirhi gibidir.

Hal böyle olunca, su 100 °C de kaynar dah önce kaynamaz. ve yemek, sulu yemek kaynamadan pişmiş olmaz, ve en az 100 ° C li bir cehhennem ateşine maruz kalir o yiyecekler, veyahut yanmiş hararet yapmiş bir beden, soguk su ister, onun icebilcegi soguk su, en fazla 4 dereceya kadar olan su sogukdur, ondan ötesi donma derecesine girmeye başlar, ve eksi bir derece donma noktasidir, ondan sonra su kati hale gecer, ve artik icilmez olur . yani su ise senin cibilliyatin, su isen, seni soguk ile terbiyet edersek, sen 4 derecey kadar sivi kalabilirsin, eksi bir derecde donarsin, artik kati olursun, yani aynen sistemimizdeki uranüs gezegeni gibi, havanin ve suyun dondugu nokta. ve yani uranüsün oldugu nokta demek oluyorki, güneş sistemimizin dört dereceden daha az oldugu bir uzaklik noktasi, ve hal böyle olunca ondan daha uzaga gidildikce, sicaklik dahada düşer, ve dört dereceden az sicaklik olan bir yerde hayat olmaz degilmi, amma su molekülleri kati haldedir ve canli orgnizmalar vardir yani .

Yani sen ey insanoglu, su gibi aziz bir kimse olsan, cok faydali bir kimse olsan, senin ögrencegin yapi, yani Hz Osman gibi faydali, Hz Ebubekr gibi dini mübine faydali bir yapida olsan, sana ögretilcek olan, dört dereceden aşagi gecersen, sivi olmakdan cikarsin kati buz olmaya dogru gidersin, ve faydan azalmaya başlar istidatin bozulur, ve ondan sonra artik organizmalari saklamakda kullanilrisin. ve yine sicaga tabi tutulursan, 100 °C kaynama noktan, bu sefer ondan yüksek derecede, hiddetlenirsen, sen buhar olur ucarsin, kabina sigmamaya başlarsin, ve gaz aynen kaynayan caydanlgin tepesinin atmasi gibi, tepen ativerir, ve eger bir yerde gaz cogalir, ve kapaginida atamazsa, orayi patlatir ve dişari cikar.

su gibi saf ve temiz olsan yine olmaz ve bazen kötü olmayi ögrenmen lazim ve, Hz ömer veya

Hz.Aliye bir adam hakkinda "cok saf temiz, ve cok iyi" dediler. O da, "O adam kandırılmaya çok müsaitmiş" dedi. yani afedesiniz cok iyi olursan, bir şeytan askeri gelir ve ac donunuda bilemem ne eden demeye kalkar. ve kadin olmak o donu acmak ile başlar, yani kadin ilk kanan, yani Hz Havvadan önce Lusi diye bir Havva daha varmiş diyorlar, ve şeytan gelip ac bilmem neyini deyince ona kanan ve acan kandirilan, ve şeytan soyunu üreten kabillerin soyu, ve ondan sonra şeytanin erkekligi ve dişiligini allah yok etmiş, ve havvayi yaratmiş ve havvayi ise yine saf bulup kandiran, hain şeytan ve askerleri, yani kadin kandirilmaya müsait. erkeklik ise işde kanmamasini ögrenen, donunu acmamayi ögrenen kimse, ve eger erkekleri kandirida onlar donunu acarsa homo olur, ve artik ondan erkeklik kadinlik gider neutron drumuna düşer. afedesiniz erkelik dişiligi olmayan cibilliyatsiz şeytan olur, şeytanin tiki yokdur ve kuyrugunu kicina sokup üreyen yaratik. yani kendi kendini dölliyen yaratik. yani zekeride faza uzatmaya kalkanlara, öyle seninki o kadar uzunsa, döndürde kicina sok denir, yani o kadar uzattinsa artik kicina sokda şeytan ol demekdir bu. yani cibilliyatsiz şerrefsiz hain kalleş ahmak yaratik.

işde kuranda gecen vusta yol bu yüzden önemlidir, atomlari anla anlamasina amma, demiri ögren amma, demir olup, demirin düştügü hataya düşme, suyu ögren amma, suyun düşdügü tuzaga düşme diye sana nefis marziye makami ögretilir. yani pipisi tutisi olmayan meleklik vasfini ögren, amma sen insan kal, ve yerince baba ol, yerince anne ol, ve yerince merhmetli, yerince cebbar ol, yerince mümin, yeri gelince halid bin velid gibi ol, karşindaki bir muhammedse bile, ve kanma öyle her lafa her söze, hemen bir düşün tefekkür et, bunun önü ne olur sonu ne olur diye, hemen atilma.

ve demir oldunsa, senin yararli hale gelmen demek, önce azabi tadacan, ateşe tabi tutulcan, ve sonra yandim pişdim demek olmaz, seni terbiyet edicin, hangi kaliba sokduysa, ondan razi olabilmekdir. senin razi oldugun degil, Allahin senden razi oldugu yeri bilmekdir. ve Allah seni su yaptiysa, bilki senin kaynaman, pişme noktan 100°C, ve sen 80 ° C de yoldan cayma bekle yansanda, buhar olsanda, sen ucup melek olmak istiyorsan, önce 100°C de kaynayacan, ondan sonra ucmayi ögenirisin buhar olursun. 80°C de evliya kesilip ucuyon kaciyon numralari cekme insanlara .

Ve Allah kainata fizik yasalari diye yasalar koymuş, ve melekleri anlamak, onlari bilmek ile olur. ne ne zaman radyoaktif olur, ne nezaman işik verir, ne nezaman kaynar, ne nezaman donar, ve ne zaman agir olur, ne zaman hafif olur bunlari bilmek melek ilmidir.

Allahin kainata koydugu yasalar, melek yasalaridir. Mesala 1 dioptri gözlük olmuş bir cam, bir dioptri göstermek ile sorumlu, o onun sahibinin koydugu kaliba, %100 uyar ve 1 dioptri gösterir, buna tam itaat eden meleklik denir. onda sapma olmaz, ve sen o melegi anliyacak isen, ve gözlük olabilecek bi safliga ulaşmak istersen, önce dioptri yasalarini ögrenceksin, ve şeyh için derlerki, onun müridi, gassalin, yani ölü yikayicinin elindeki ölü gibi olacak, o seni o yana cevirirse o yanna, buyana cevirirse bu yanna döneceksin. sen ölüsün, sende itiraz olmaz, olamaz yani. işde meleklik, canli olmana ragmen, ölü gibi olmakdir ve kapi duvar canta gömlek gibi ölü gibi davranabilmekdir, yaratan sana, hangi kural ve yasa koyduysa, ona tam itaat etmekle sorumlusun. ve su odunsa, senin kaynama noktan 100°C, bundan aşagisinda olmaz. 80°C de viyklarsan, indirirler ocakdan, ham kalir, kaynamiş olmazsin,ve makami marziyeye cikamazsin, senin razi oldugun 80°C ye degil, sen Allahin sana koydugu yasa olan, 100°C den razi olmalisin. senin razi oldugun,yeter dedigin yer degil, Allahin senden razi oldugu yer önemli. yine donma noktan belli, eksi bir derece, ondan önce hafif donarsin amma, tam donma nokta sifir ve alti, ondan önce dondum olmaz, KATI oldum olmaz. işde bunlari anladgin gün makami marziyeye cikdin demekdir. o güne ve o yere varirsan, orda bu garip Raşid kuluda, onlarin meclisinde an, olurmu unutma haaa.

Cikabilirsen o makama, makamin mübarek olsun.

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 1 Aralık 2015 Salı

Original Kar © glan

Gercek Manasi ile Allah Rahmet Eylesin Ne Demekdir

(Kar©glanin 24 Kasım 2015 Vaazi)

Mü'minler ancak kardeştir - "İnnemel mû’minûne ihvetun" - Kardeşlik

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

İnnemel mû’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn(turhamûne)

Meali :

Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.

(49/HUCURÂT SURESi 10.AYET)

أَفَاء اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Mâ efâ allâhu alâ resûlihî min ehlil kurâ fe lillâhi ve lir resûli ve lizîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli key lâ yekûne dûleten beynel agniyâi minkum, ve mâ âtâkumur resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe şedîdul ikâb

“…Peygamber size ne verirse onu alınız, nehyettiğinden sakının (almayın dediğini almayın, yapmayın dediğini yapmayın) ve Allah’dan korkun…” meâlindeki Haşir Sûresinin 7. âyetinde buyrulduğu üzere hareket etmektir.

وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Vel mu’minûne vel mu’minâtu ba’duhum evlîyâu ba’din, ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munkeri ve yukîmûnes salâte ve yu’tûnez zekâte ve yutîûnallâhe ve resûlehu, ulâike se yerhamuhumullâh (yerhamuhumullâhu), innallâhe azîzun hakîm

• “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler…” meâlindeki Tevbe sûresinin 71. âyeti hükmünce vazîfesini memnuniyetle yapmaktır.

ا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tuhıllû şeâirallâhi ve lâş şehral harâme ve lâl hedye ve lâl kalâide ve lâ âmmînel beytel harâme yebtegûne fadlan min rabbihim ve rıdvânâ(rıdvânen) ve izâ haleltum fastâdû ve lâ yecrimennekum şeneânu kavmin en saddûkum anil mescidil harâmi en ta’tedû, ve teâvenû alâl birri vet takva ve lâ teâvenû alâl ismi vel udvâni vettekullâh(vettekullâhe) innallâhe şedîdul ıkâb

• “…Siz iyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve başkasına saldırmak hususunda birbirinizi desteklemeyin. Allâh’a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allâh’ın cezası çok şiddetlidir.” meâlindeki Maide sûresinin 2. âyetinin emri üzere yardımlaşmaktır.

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabrı.

• “…Bir de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler.” meâlindeki Asr suresinin 3. âyetinin tavsiyesine sarılmaktır.

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “İki Müslüman karşılaştığında müsafaha ettiklerinde (el sıkıştıklarında), birbirlerinden ayrılmadan önce bağışlanırlar.”

( Ebû Dâvûd, Edeb 143. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 31; İbni Mâce, Edeb 15. )

Yemen halkı gelince, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Size Yemen halkı geldi, el sıkışma âdetini ilk başlatan onlardır”

(Ebû Dâvûd, Edeb 143)

"Birbirlerinii seven iki kul karşılaştıkları zaman Resulullaha (a.s.m.) salavat getirirse, ayrılmadan önce Allah'ın affına ermiş olurlar."

(el-Ezkar Trc. s.480)

Hervaazimitda ayri ayri salavatlar yer vememiz sizinde okumaniz veya dinlemeniz ile söyliyeceginiz salavatlar ile hepimiz bu salavattan dogacak ecrden nasipleniriz inşallah.

Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed Mustafa

Allahümme Salli ala Seyyidina Hasan vel Hüseyin

Allahümme Salli ala Seyyidina Mehdiyyul Müntezar

Yolculugumuza başliyoruz :

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (cuma günü) yıkar ve yıkanırsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin başına yetişirse, yürür ve binmezse, imama yakın durur, dinler, mâlâyâni söz etmezse ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır."

(Ebû Dâvud, Tahâret 129, (345, 346); Tirmizî, Salât 356, (496); Nesâî,Cuma 12, (3, 97); İbnu Mâce, İkâmet 80, (1027); Buhârî, Cuma 6.)

AÇIKLAMA:

1- Hadis, cuma günü yıkanması üzerine vârid olmuştur: "Cuma günü" tâbiri rivâyetin bazı vecihlerinde yok ise de bazılarında mevcuttur.

2- Yıkar diye tercüme ettiğimiz غَسَّلَ kelimesini âlimler, iki mânaya te'vil etmişlerdir:

1) Başını yıkar, bu durumda ikinci kelime اِغْتَسَلَ "bedeninin geri kalan taraflarını yıkar." Yani "yıkanır" mânasına anlaşılmıştır.

2) Hanımının da yıkanmasına sebep olur, yani cuma günü, hanımıyla münâsebet-i cinsiyyede bulunarak, onu da yıkanmaya mecbur eder, kendisi yıkanmış, onu da yıkamış olur. Böylece bu hadiste geçen cimaya zimnî teşvik tekrar ele alınmış olmaktadır.

Aynı mânada kullanılabilen bu iki kelimenin te'kîden yan yana kullanılmış olabileceği de söylenmiştir.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular:

"Her Cuma günü karısıyla cinsî münâsebette bulunamayacak olanınız var mı? İyi ya bunda hemkendisinin, hem de eşinin yıkanması sevâbı olmak üzere iki birim sevab vardır."

Peygamberimiz tarafından bunun öğütlenmesinin sebepleri Mü'minleri haftada bir defa olsun yıkanmaya iyice alıştırmak için.

"Allah Rahmet Eylesin" diye sadece ölüleremi denilir .

Bir defa rahmet mana itibari ile su demekdir yagmur demekdir.

Halbuki Allah diriye rahmet etmiyorsa, ölüye rahmet neye yarayacak desek olmaz amma, bu manada "Allah sana rahmet etsin" yani

Mesela sana su getiren birisine

"Hayyakumullahu rahmeh, cezakumullah ul hayr" diye dua edilir. sünnette yeri vardir. ve bu ne demekdir deyince "Allah seni su ile yeniden canlandirsin ve seni hayır ile cezalandırsın" demekdir. veya birilerine bir iyilik yaptin ve dedilerki " hay anana babana rahmet" diye dua etdiler ne demek bu, hani ceddin öldü ise onlara rahmet okumak güzel tamamda, ya diriler ise ise, onlara Allah nasil rahmet eder. mesala üstlerine yagmur yagar rahmet etmiş olur, veya onlarin veya senin banyo edecegin bir sebeb halkder, ve sen banyo yaarak vücuduna rahmet yagdirmiş olursun. ve yine su icerekde icini yikayip icine rahmet etmiş olursun. Ölü öldü zaten, ölüye rahmet, onun son defa cenazesinin yikanmasi ona rahmettir, ve yine artik bedeni topraga karişcak amma, rahmet su olmadan eriyip süzülüp topraga karişamazki, ölülere rahmet dilenmesinin sebebi, onlarin eski bedenlerinin topraga karişabilmesi için lazim olan yagmurun üzerlerine yagmasi, kabrine yagmasidir. ve mesela senin eşin sana cima teklif etti, bilki o kadin tarafindansa, allah erkegi yikayip rahmet etcek, erkek tarafindan ise kadini yikayip rahmet edecek, ve hatta ikisinide rahmet olcak. ve ayrilmaz ikili rahman rahim, anne baba, ve anne ve babaligin başi cima ile başlar, rahmet ile yikanmak ile devam eder. ve o yüzden muhammed "cuma günü bikr kimse yikar ve yikanirsa, ve cumaya giderse, ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır." buyurdu yani yikar ve yikanirsa, yikayabilmesi için perşembe akşami cima ertmek sünnettendir, ve kadin perşembe akşami yapilan cimadan cocuga kalirsa, o cocugun alim kimselerden olacaginda ittifak etmişdir alimler. tabi usulune uygun bir münasebet ile ve hayır ve dua ile yapılan bir cima ile. ve kirlendin veya baktın gördünkü, bir adam işci kir pas icinde, işde o adama öyle dua etki, Allah o adami yakasin rahmet etsin, ve ne diye dua edersin

"Hayyakumullahu rahmeh, cezakumullah ul hayr" diye dua edilir.

ve bedenlerimiz cabuk kirlenmekde ve bir Allah dostu sohbetinde dediki: "insan günah işlemese, elbisesi dahi batmaz, kirlenmez" dedi. ve kirlenmemizin sebebine gelince günah olarak zaten bedenimiz yeterde artar bile ve Muhammed dedi:

''Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter.''

Yazin sicakdan kavruldun, veya başka mevsimde de olur ve susayinca, eger Allah sana rahmet etmediyse sen su bulup icip ferahlayamazsin, Allah sana rahmet etmezse suyu nerden bulcan ve işde rahmet duasina ölülerden cok dirilerinde ihtiyaci vardir. ve Allah rahmet eylesin sadece ölülere degil ve ' "Hayyakumullahu rahmeh, cezakumullah ul hayr" diye dirilerede dua edilir. ve manasi itibari ile "Allah su ile sana yendien can versin, cezan hayır olsun" demekdir. ve cima güzeldir tatlidir melekler le sohbetin tadi verlimiş ona amma, insanin cimadan sonra yünmesi sanki eziyet ve ceza gibi gelir, amma yünmek, cezanın senin için hayr olmasıdır ve yani hayırlı bir ceza senin için yünebilcegin banyo edebilcegin bir durumun oluşmasıdır mesela. ve Allah dostlarindan duydugumuz ögrendigimiz kural ve edeb ve adab cima ettikden sonra, birkac saat icinde hemen banyo edip temizlenmek gerekir, muhammedin cima ettikden sonra sabaha kadar gusl etmeden yattigida rivayet olmuşdur, ancak genellikle en kisa sürede banyo edip gusl abdesti almişlardir. ve Allah dostlarida işde, cima edip cünüp oldukdan hemen sonrasi için, taa gusl edinceye kadar ki zamani abdestsiz gecirmemek için, bu arada teyemmüm edip, öyle teyemmümlü durmuşlardir. ve en kisa sürede, Allahin rahmeti ile yikanip durulanip abdeslenip temizlenmek edepdendir. ölümün ne zman seni yakalayacai belli degil, olurda o kisa süre icinde, Allah muhafaza bir afet oluverirde ölü yakalanirsin, Adapazari depreminde, nice ciplak ölü yatan, cima edipde yatmiş uyumuş ve afette ölmüş cünüp bedenler bulundu, bunlara Allah rahmet edip cenazeleri yikanmazsa, onlar bir daha cünüplükden kurtulamazlar, mundar mundar giderler ahirete, o yüzden ölüm yakalamdan, en kisa sürede abdestlenmek, ve gece cima edildiyse, bir saat, birbucuk saat icinde, hemen banyo edilmeli, veya beklemek zorunda isen, o sürede işde teyemmümlü bulunmak, evliya adetidir, sakınan korunan kimselerin ahlakıdır.

---oOo---

Eger bir memlekette muz veyahut temsili misal ile üzüm yetişebilcek bir havasi varsa, toprakda varsa, o devletin o muz ve üzümü hep diş devletlerden satin alacagina, kendi melektine dikmesi, veya başka agacalari o meyvalardan aşilayarak, oradada yetiştirip cogaltmasi, daha iyi degilmidir. ve cogalma yöntemi ücdür, ya onlari başka devletten satin alcak, kendi devletine gtircek, yahut oraya agaclarini dikip yetiştircek, yahutta başka dallara o agaclardan aşi yapacak.

ve Mehdi aleyhislamda bir dal ise, muhahmmedin dali ise, onuda herkesin bilmesi, ve ondan tadabilmesi için, önce onunda cogalmasi, yani her yerde ondan olmasi lazim gelmezmi! eger temsili misal ile elma bir tane olursa, o elmadan kac kişi tadabilir degilmi. ve hal böyle olunca elma dikmek için önce ilk elma dalinin meyva vermesi, ve o meyvaninda olgunlaşip, icinde cekirdeginin dürümesi lazimdir. ve o cekirdek olgun bir cekirdek olunca, onu alipda sen dikince, ikinci bir elma dalin olur, ve Hz. isa ise kimin dalinin meyvasi, daha önce yazdik, mehdinin meyvasi, ve o ruh yöntemi ile cogalabilen birisi dedik. ve elma dalinin elma meyvasi vemek, için önce bahar gelmesi, ve yeterince sulanmasi, ve cicek acmasi lazim. ve cicek acmaasida yetmiyor, o cicekleri, bir ari veya kelebegin veya bir rüzgarin döllemesi lazim degilmi? döllenmemiş cicekde meyva oluşmaz degilmi? ve hal böyle olunca, o dalda biten bir elmanin, o dal babasi, topragi anasi iken ve o elmelara biz, falan dalin elmasi filan dalin elmasi diyorken, onu dölleyen bir aridan hic bahsetmeyiz, o ari o meyvanin onun nesidir? anasmi babasimi yahut ruh babasimi, yahut kelebek nesidir? halbuki onu dölliyen o, o olmasa meyva olmaz dedik. o zaman babasi anasi, o dal ile o bahcenin topragimi, yoksa dölleyen arimi. ve bir cocugun fiziki anne babasi vardir, onlar cima ederler ve fiziki olarak cocugun tohumunu atarlar, amma işde mehdi gibilerde, onun cicegini dölliyen ruh babalaridir. eger o baba mehdi gibi salih kimse ise, o cocuk salih ve said kimselerden olur, yok süfli bir ruh döllediyse, o cocuk şakilerden olur.

O zaman mehdinin, bazen zaman zaman ruhi olarak dünyayi döllemesine niye şaşarsiniz, o cocuklarin annesi, yine annesi, babasida babasi, O (Hz Mehdi) sadece aynen elma dalinin ciceklerini dölleyen bir ARI gibi, Muhammedin hz Ali den olma Ali soyu veya ruhen dölleyebilen ARI soyudur.

ve ahmaklik edipde mehdinin dölledigi cocuklari kürtaj ile kesmeyin ey kafirlerden yana olanlar veya mümin aileler.

şimdi muhammed dünyada gezer olsaydi, hangi mümin imanli kadin, ondan cocuk yapmak istemezdi, soruyorum size. ve şimdi zamanin sahibi mehdidir, ve o da muhammedin bir dalidir, ayni elmanin meyvasi gibi onunda meyva vermesi için, dünyada tohum atmasi gerekmezmi, ve cogalmasi gerekmezmi? bir elma kime yeter 8 milyarlik dünyada,

ve yakin tarihlerde hamile kalan veya mehdi zamaninda hamile kalan kadinlar o cocuklari muhafaza ediniz, yakin zaman icinde hamile kalanlar için, o cocuk bir başak cocuk olarak dünya gelir inşallah ve mehdi cogalir inşallaH.

---oOo---

Biz evmizde Alaturka tuvalet kullanir ve taheret ederiz. evinde alafranga tuvaleti olanlar ve artik taharet etmiyen insanlar bizi gözetleyip birde bize pis muamelsi veya lakabi yakiştirmya kalkiyorlar. ve elimizle taharet edince ellerirmiz pis oluyormuş.

Muhammeden önce taharet nedir bilinmiyordu ve gö... yikanmasi muahmmedden ögrenildi , Muhammed cokmu pisdide eliye taharet etdi ve müminlerede taharet etmesini ögretti. alfarnga tuvletli evlerde oturup ,birde elim batcak diye gö...yikamaya üşenen ahmaklarin, eli temiz amma, kiclari cakildakli malesef, cakildak ile namaz kilnmaz, biz muhmedden böyle duyduk böyle ögrendik. yüzü yüz yikamiyor, yüzüde el yikiyor koluda kicida el yikiyor. poponu popon ile yikayamazsin, yine elinle yikamak zorundasin, banyo ederken po.. kafanlami yikiyon ahmak.

---oOo---

Bu dünyada baki kalan hoş bir seda imiş. hoş seda nedir güzel bir anma ile hatirlanmadir.

Edison lamba buldu ve bize haala ışık veriyor. ve edison için bazi alimler kafir demişler . lan ahmak hoca ahmak alim, kafir demek karanlik zulumet sahibi demek, lan angut, gece olunca lamba yakiyon, edison lambasi senin evini aydinatmiyormu? nasil oluyorda edison kafir oluyor, kafir karanlik enerji yayar, kafir aydinlik enerji yaymazki, ya gece vardir, ya gündüz, yani ya siyah ya beyaz, ya mümin ya kafir, ve sen onun ışık veren lambasinui kullanip aydinlanipta, birde ona kafir demen ne kadar ahmaklik degilmi. ve gecen dedik ki bizler Allahin yeryüzündeki halifeleriyiz, ve Allaj edisonda lamba ilmini aciga cikardi,

"Allah, göklerin ve yerin nurudur,.." diye başlayan Nur Suresi 35. ayette anlatılmak istenen nedir?

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâhun, el mısbâhu fî zucâcetin, ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durriyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâsi, vallâhu bi kulli şey’in alîm.

Meali: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

(Nur, 24/35)

Burada Allah bir ampülü yahut bir lambayi tarif etmiyormu bu kadarmi zor bu ayeti anlamak.

ve biz Allahi nur sacan bir ışık olarakda biliriz, ve ve edison, ne ile taninir oldu, lambasi ile, nur sacan bir lambasi ile, o zaman nur sacan Allahi nasil anlayacagiz, ve o hailfede edison halifesinde aciga cikan ilim ile anliyicagiz, Allah nasil nur sacar diye, cünkü flarason beyaz ışık sacar, yani nur yayar. ziya ise güneş işigi . ve size ziya için alfa hareketini ögrettik, size komik bir kisa anlatayim yaşanmiş bir olay. evimizde kedimiz var, evde birde o kediye oynasin deiye koydugum plüş oyuncak tazman canavarimiz var, dün kedimin yataginin yaninda tazmani yerre düşmüş gördüm, ilahi yara rab yer gökmü ögrendi bu ziya hareketini alfa haretketini, ne oldu bilirmisiniz, yere düşen tazman oyuncaginida alfa hareketi yapar vaziyette buldum, yani Rabbime şükür ekdigimiz tohum ziya tohumlari cicek acmiş demekki hamdolsun.

işde hoş bir seda ile anilmak böyle birşey yaptigin bir güzelligin meyva vermesi, ve sen gittikden, ahirete göctükden sonrada o ögrettigin güzzelik ve ahlkin yaşanmasi, veya bir cami bir ceşme, veya hayirli bir evlat ile, yeniden cagrilip, güzel bir meclisde hoş bir sohbette anilman, yahut bizim ögrettigimiz alfa hareketi gibi, turuncu giymek gibi, veya sakal sünneti gibi, ve ögrettigimiz biligler gibi, bilgileri yaparak bizi öldükden sonra geri cagircak olanlar için rabbime hamdedirim. ve muhammed yeniden yeniden dogmakda, muhammed anilmasasalavat edilmese ona, hatirlanmasa unutulsa, o yeniden dogabilirmi, nice adi şani unutulmjuş insanlar var, onlardan bir eser, bir ses gelmez artik, amma nice erler varki, onlardan her meclsde bahsedilir. ve biz ahirete göcünce bizi hayirla yadedeceklere şimdiden teşekkür ederim, bizi kabrimizden yeniden dogmamiz, bir anneye varmamiz için, hoş bir seda ile cagiran ve cagircak olan mümin kardeşlerimi öpüyorum şimdiden.

Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat."

(Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizi, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8.)

Rabbim, Mehdi ve Cemaatine bu dünyada hoş bir seda birakabilmeyi nasip eylesin.

--oOo---

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 24 Kasım 2015 Salı

Original Kar © glan

Ahmet - Muhammed - Mustafa - Semadaki Ben - Yerdeki Ben - Cennetteki Ben

(Kar©glanin 16 Ekim 2015 Vaazi)

وَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَى أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُم بَلَى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ

Sadakallahul Yasin Suresi 81. Ayetler

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Eve leysellezî halakas semâvâti vel arda bi kâdirin alâ en yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm.

Meali :

Gökleri ve yeri yaratan Allah onlari önce nasil yarattiysa, onların bir mislini daha yaratmayada gücü yeter. O, yaratmanın her çeşidini , hakkıyla bilendir.

Sadakallahul Yasin Suresi 81. Ayetler

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Resul aleyhisselam buyurdu ki: Miraç gecesi beni göklere yükselttiler. Birinci göğe vardım.

Orada Osman'ın suretini gördüm.

Kendisine "Bu mertebeye/dereceye ne ile eriştin?" dedim.

Cevaben:

"Gece namazıyla" dedi.

***

İkinci göğe vardım.

Osman'ın suretini gördüm.

"Bu mertebeye ne ile eriştin?" dedim.

"Kur'ân-ı azim-üş-şanı okumakla" dedi.

***

Üçüncü göğe eriştim.

Osman'ın suretini gördüm.

"Bu mertebeye ne ile erdin?" dedim.

"Sure-i İhlas okumakla" dedi.

***

Dördüncü göğe ulaştım.

Osman'ın suretini gördüm.

"Bu mertebeye ne ile eriştin?" dedim.

Cevaben:

"Âl-i Resule [Resulün akrabasına] nasihat etmekle" dedi.

***

Beşinci göğe eriştim.

Osman'ın suretini gördüm.

"Bu mertebeye ne ile eriştin?" dedim.

Cevabında:

"Mescitte itikâf etmekle" dedi.

***

Altıncı göğe geldim.

Osman'ın suretini gördüm.

"Bu mertebeye ne ile eriştin?" dedim

"Allahü teâlâdan hayâ etmekle" dedi.

***

Yedinci göğe eriştim.

Osman'ın suretini gördüm.

"Bu mertebeye neyle eriştin?" dedim.

"Mihnet çekmekle" dedi.

("Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn" kitabından alınmıştır.)

( Hadis-i Şerif , Menâkıp)

Allahümme Salli ala Seyyidina Ahmet Muhammed Mustafa

Allahümme Salli ala Seyyidetina Fatima ve Seyyidina Hasan vel Hüseyin

Allahümme Salli ala ismail Hacer ve ibrahim

Allahümme Salli ala Mehdiyyul Müntezar

veşşems Muhammed Vel Kamer isa

Ves Sürreyya Hüvel Mehdi

The End of Kainat

vehüve

MHD

Hu

O

Yolculugumuza başliyoruz :

Gecen haftaki kaldigimiz yerden devam ediyoruz.

ve yukardaki hadisde rivayet edildigine göre Hz Osmanin bir klonu veya bir versiyonu her sema katinda varmiş, öyle olunca peki osmandan varda muhammedden yokmuydu acaba, neden osmandan vardi dedi muhammed? o sadece bu durumu aciklamak için kullandigi bir örnek insandi, orda bizim hepimizden bir tane vardi belkide degilmi.

ve Muhammed burda birinci gök ikinci gök,.. diye bahsediyor ve ve atomlarin ceşidine göre elektron yörüngeleri ve dizilimi farklilik gösterir ve bu dizilim ile onlarin ergime kaynama nokatlari ve benzeri özellikleri ortaya cikar.

ve atomlar böylede, atomlarin büyük versiyonu olan kainat atomlari, gezegen ve yildizlardada böyledir. ve bizim güneş sistemimiz acaba hangi elementi temsil ediyor, bir tane cekirdek onun atrafindada 12 elektron ve bazi elektronlarinda etrafinda dönen elktronlari var, yani kompleks sistemin başlangici olan yer, ve mesala dünya ile ilk uydulu gezegen başliyor, ve ondan sonrakilerin birden fazla uydulari var, hatta daha kompleks yapi bir üst sistem, bu sefer galaksiler, onlarda merkez galaksi, onun etrafinda dönen yildizlar, ve her yildizin gezegenleri, ve gezgenlerin uydulari, sonra bir üst samanyolu dedigimiz sistemler, ve onlarda icinde galaksileri yüzdüren sistemler. öyle olunca bizim sistemimiz bir elementi temsil ediyor, onun bagli oldugu üst galaksi bir başka elmentler toplulugu ile, molekülleri oluşturuyor, moleküller bir başka molekül ile organlarin parcalarini oluşturuyor, belkide hücreyi oluşturuyor, hücreler ise birleşerek organlari oluştuyur, organlar ise bir bedende birleşip, bedenin tamamini oluşturuyor, ve insanlar, hayvanlar denen bedenlerde, bir arada gezen insan ve hayvanlar toplulugunu oluşturuyor, sonra bir üst yine bunlarin toplami gezegeni oluşturuyor, gezegenler ise güneş sistemlerini, sistmlerde galaksileri,.......

Hal böyle olunca su molekülünden bedenin her azasinda bulunur, yine oksijen her uzuvda olmasi grekendir, ve böyle olunca yine kalsiyum ceşitli yerlerde olabilir. ve bu da demek olurki, Hz Osman dan niye her katta bir tane daha vardi aciklamiş oluyor. ve osmanin maddesi öyle bir maddeki yani mesela kalsiyumdan kemiklerde dişlerde tirnaklarda olabilir. temsili misal, yine demirin vücutta bulundgu yerler belli, yine glikoz şeker molekülleri en cok beyine dogru yol alan, ve orda kullanilan bir molkeül ceşidi. ve öyle olunca şekersiz bedenin akli calişmaz, onun yani beyinin yakiti şeker, yine saclar yağ yakar killar yağ yakar yağsiz killar saçlar sakallar uzayamaz , yani benzinsiz araba yürümez. sistem öyle komplex bir sistemki, biri birine, biri digerine bagli, öyleyse bu kavga ne, bu savaş ne, düşman kim dost kim, mikrop ne? alyuvar ne? akyuvar ne? vücutun askerleri kim? vücuta zarar veren diş etkenler ne? mikroplar kim?

ve böyle olunca güneşler peygamberler, ve onlar sistemin askerleri gibi ,ve onlarin arkadaşlari onun sistmeni oluşturan gezegenler gibi, ve yani atomun elektronlari gibi, ve yine moleküler sistem diger peygamber ve dinlerle olan alakamiz bagimiz, ve yine her peygamber bir rehber, yol gösterici ve ona uyan o sistemin kuralina uymuş olur, yani yag yemek kurali saclara killara mahsusken, beyinde yağ yakilmaz öyle olunca, niye falan peygambere falan falan yasak, niye filan filan, fulanada filan yasak anladinizmi. ve mesala benim ablam evinde besledigi tavşanlara, kek gibi bişeyler yedirmiş, yani şekerli maddeler. Tavşan sevmiş yemiş amma, kulaklarinin arkasi yara olmaya başlamiş, sonra yani tavşansan sana şeker yasak olabilir, havucdaki şekr degil diger insan icadi şeker pancar şekeri, sen kurali cignersen hem kendine, hem sisteme zarar veermiş olursun, mesala atlara kesme şeker verirler yine atlara arpa güzel, arpayi sen yersen afedesin baril baril gaz cikarirsin, sana elverişli degil, amma mecbura kalinca, yenilmez degil,yenebilir. daha önce yazdik vücut ve mide afedesiniz lastik donu bile yersen, ondan şeker imal edebilcek bir yapida dedik. ve böyle olunca mecbura kalirsan arpada yersin, tavşanda kek atiklari yiyebilir amma, devamli degil, devamli yiyince işde sistemi hasta etmiş olursun, ve sistem hastalanirsa, vücut hasta olur, hasta olan vücut , Allah muhafaza ölüme kadar gider. ve akil ve mantik işde, dini ve sistemi korumak için, gerekli olan bilgi ve ilmi ögrenmekle mükellefdir, bilgisiz cahil akli ile, ne din, ne namaz, ne oruc, nede müslümanlik olmaz. müslümanlik olmayinca hiristiyanlikda olmaz, ve bütün dinler sistemin muhafazasi için gerekli. Tirnak, tirnaklara konulan yasalara uymak zorunda, ciger, ciger yasasina, dişler diş yasasina, ve her sistem ve dinin mensbu kendi dininb kurlina uymali degilmi. Yine bir adrenalin hormonu salgilanmasi için belli şartlarda gerekli olanlar olunca, adrenalin hormanu salgilaniyorsa, yine denizlerdeki karadaki bütün sistem herbiri ayri bir görevin mensubudurlar, ve kabe tavaf edilirken en icten dönen, cabuk döner, ve sonra iknci sira, ücüncü sira, ve en dişdan dönen en uzun sürede döner degilmi, ve kuranda gecen, ve gecen hafta yazdigimiz ayet, mearic suresindeki, bir günü, bizim senemizle ellibin sene eden sistem. bizim merkezimizi en dişarlardan dönen bir sistem, ve insanin şehadet ve baş parmaklarindaki bogumlar gösteriyorki, üstten dönecek olan bir bogum, taa baş parmagin üstünden yola cikip avuclardan dönüp bütün bedeni dolaşip, geri baş parmagin ucunda birleşen bir sistem. ve öyle olunca merkez, mührü refiki ala vaazimizda yazdigimiz yaratilişin başi hak Tealanin mühründen başlayan sistem, ve bu sistem elifsiz bir Allah yazasi ile başlayip, sonra bütün sistemi dulaşan, o elektronlarla Allah yazan sistem. ve hatta bütün bedeni dolaşinca, Allahu Tealanin bütün isimlerini dolaşip gelmiş olur. yani biz 99 unu biliriz, amma Allahin, daha bilmedigimiz binlerce ismi vadir. yani mesela Allah Rahman ve Rahim oldugu gibi, Allahin WIFI diyede bir ismi var. Allah öyle haberleşirki, yani kablosuz baglanti ilede haberleşir, ve bu ismini bizler WIFI diye biliyoruz, amma onun asli manasini Allah daha iyi bilir. ve bize, daha Muhammed döneminde açığa çıkmamiş olan bu ismini, ve ilmini, bizim dönemimize saklamiş, ve bizlerde aciga cikip yaygin bilinen bir ilim halini aldi. ve yine bizlerin bilmedigi binlerce ismi vardir. okyanusdaki bir balikda sakli belki, yahut yerdeki bir böcekde, veya gökte ucan bir kuşun kanadina gizlemiş o ismini, ve zamani gelince, o isminin sakli oldugu hayvanin cibilliyatinda olan bir kimse, o ismi aciga cikaracakdir, ve o isimi ve sifati ve ilmi ile, taninir olacakdir Allahu Teala.

---oOo---

Birisi bir dini sohbet anlatirken, bizi atfederek diyorki, eger insan söze başladiginda, kare bicimindeki dairede bahsediyorsa, orada sözün bittigi ve mantiksizligin başladigi ve sacmalandigi yerdir diyor. halbuki kare şeklinde dairenin dünyada örnegi var, ve bizler ikamet edilen bir eve daire deriz, ve ve ilk ikamet edilen daire ve ev olan yer, kabedir. ve kabe kare şeklinde olmasina ragmen onun etrafinda dönünce o daireymiş muamelesi yapariz, o yüzden hicri ismail daire şaklindedir, ve muhammed burada(yani hicri ismailde) kabedendir dedi, ve böyle olunc kare şeklinde bile, bir daire varsa, o zaman hangi olmazdan bahsediyon Allahin mülkünde, olmaz ancak Allahin olmaz yasak dedikleridir, oda ümmetine göre göreceli, muhammedin onun yasaklarini acikladiklaridir. onlarin dişinda olmaz diye bir şey yok, ve eger sen kör cahil karari gibi bir kararda saplanirsan, daire yuvlarlak dersen, kare şeklinde daire olmaz dersen, kabeyi anlamamiş olursun, ve niye tavaf ederiz hikmetinide bilmemiş olursun.

Allah kainati dürmüş bükmüş icimize koymuş, ve kainatta ne varsa, bizim icimizdede var. ve dedikki ankaradaki birisi, "ben dünyaliyin" deyince, dünyayi sahiplenmiş olur, ve "enel hak" diyerekde, bende hak tecelli ediyor, bende HAKKIN bir parcasiyin der amma, firavun gibi parca oldugunu, ondan binlercesi daha oldugunu unutupda, kendini tek tanri, tek başkan, tek halife sanan, ahmaklar, işde zamanimizin firavunlaridir. ve tek başkanlik sistemide böyle ahmaklikdir. ve buna biz küfür diyoruz. cekirdekde elma sakli amma, elmanin icindeki cekirdek, daha elma agaci bile degilken, bütün elmalari ben yarattim demeye kalkarsa, ahmaklik olur. Allah her elmaya ayni sirri sakladi, senden binlerce var, amma sen kendini tek elma agaci sanip, elmalari yaratan tek tanri ilan edersen, Allahin kudretini hice saymiş olursun, ve Allah mülkünde ortak istemez, o yüzden bize şehadet ettirtir her namazimizdaki tahiyatta, ve deriz: "tek olan Allah dir, onun dişindakiler hicdir, parcadir,denizde damladir." ve kainatin büyüklügünü düşününce, bir insanin damla bile olamayacagini, gözlerin ile görmüş olursun.

ve Allah sende olmayan binlerce yetenegi, bir kuşa, bir kurda, hatta bir karincaya vermişken, sen kendini ne zannedersin, ve mesela köye bir ceşme yapmaya karar veren adamlar, o ceşmeden bütün köy suyunu alsin diye yaparlar, amma dünyain madenlerini otlarini cöplerini; hatta internetini ve WIFI sini, yahut bir motor icadini, yahut flourasan icadini, veya ciceklere gizledigi şifayi hangi derde deva ise,o derde dücar olan herkes için koymuşdur, bunu bir adamin tekeline vermek için yaratmadi, ayni köyün ceşmesini benligi geciripde köyü haraca baglamaya kalkan ahmak gibi.

Rabbim , dünyamizin kaynalklarini benligine gecirmeye calişan, ahmaklarin şerrinden, mehdi ve cemaatini muhafaza eylesin.

ve 1970 lerde dünya nüfusu 4 milyar 400 milyonlar civarindaydi ve ben dogunca, ben 4 milyardan birisi oldum, bugün ise 7 milyar insan, ve 7 milyardan birisi olupda, kendini bulunmaz hind kumaşi sanan ahmaklara duyulur. sen gibi 7 milyar daha var bu dünyada, sen tek başina bir hicsin. Mesela cay icecek olsan, şekerini yapmakm için ekip bicen ve fabrikaya götüren ve o fabrikada calişanlar olmasa, cayini kahveni içecek şeker bulmazsin onlarsiz. gömlegindeki dügmeleri icad edip, üretenler olmasaydi, caval giyerdin, dügmesiz cuval, ve yine onlarsiz bir hicsin. yine sütünü üreten inekler olmasaydi, onlarin yedigi her bir ot cicek olmasaydi, yine misla ile ankaranin cayirlari, bilmem egenin cayirlari olmasaydi, o otlarda olmazdi, o otlari dülleyen böcekler olmasaydi, onlar adem zamaninda biter kururdu dünya. ve sen bu bütün ile beraber olunca bir işe yariyorsun, hal böyle iken kafir kim? mümin kim? hiristiyan kim? müslüman kim,

ve Hz ibrahim peygamber zamaninda birileri cok yalan söylerler, ve Hz. ibrahim dua eder: "bunlari helak et" diye. tamam onlar helak olur, birleri münafiklik eder, ibrahim dua eder: "münfiklari helak et Allahim" diye münafiklar helak olur. sonra birileri zina eder : "zinakarlari öldür kahret Alahim" diye dua eder. zinkarlarda gider. ve sonunda cenabi mevla Hz ibarahime buyurur: "ya ibarahim, sen kullarimi, bu gidişle yok edip bitirceksin, benim kullarimi rahmat birak" der.

yani sevabi ile günahi ile onlar Allahin kullari iken, sen kimsin, ey firavun! bunlar mümin bunlar kafir demeye kalkiyon, gece geceligini bilmezse ve gündüze dönse, nice gözler uykusuzlukdan kan canagina döner, yine hep gece olsa, nice gözler kör olurdu, yine hep kiş kar kiyamet olsa, bahar gelmese, dünya sogukdan dolayi helak olurdu, yine hep bahar olsa meyvalar sebzeler ermezdi, tatlanmazdi. yine hep yaz olsa sular kururdu. öyleyse bizler acisiyla talisiyla mümini münafigi ile yine zinakari yalancisi hirsizi ile birlikte Allahin kullariyiz. Ey Allah bilmezler, bizler bütünü oluşturan parcalarsak, bir beden tek cins hücreden oluşmuyor, dünyamizda tek cins element, tek cins bitki, tek cins sebze yok. ve bu ceşitlilik ile bizler bütünü meydana getiriyoruz zaten.

Ahmak kafalara, rabim idrak versinde, dünyayi tek tip insana bindirmeye calişan ve kendilerine esir muhtac etmeya calişan ahmak zihinli insanlarin şerrinden, mehdi ve ashabini, arkadaşlarini, taraftarlarini, sevenlerini, sevdiklerini emaninda muhafaza eylesin.

--oOo---

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 16 Ekim 2015 Pazartesi

Original Kar © glan

Kasımın ilk Cuması "World intensiv Körper Pflege Tage" Olsun Yani " Dünya kişisel yoğun bakım günü" olsun

(Kar©glanin 9 Kasım 2015 Vaazi)

إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ

Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 222. Ayetden Pasaj

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

innallâhe yuhıbbut tevvâbîne ve yuhibbul mutetahhirîn

Meali :

Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.

Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 222. Ayetden Pasaj

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Her Müslüman üzerine, yedi günde bir yıkanması, Allah'ın hakkıdır."

Bu temizliğin Cuma günü yapılması, böylece Cuma namazında cemaat içine kir ve pis kokulardan arınmış olarak tertemiz bir halde çıkılması tavsiye edilmiştir.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"İslâm temizdir. O halde siz de temizleniniz. Çünkü Cennete ancak temiz olanlar girecektir."

(Hadîs-i şerîf meâli)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Temizlik îmanın yarısıdır." (Hadîs-i şerîf meâli)

Cuma namazı için gusletmek,Cuma için Misvak Kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni, temiz giyinmek, saç, tırnak kesmek sünnettir. Tırnakları Cuma namazından önce veya sonra kesmek sünnettir. Namazdan sonra kesmek efdaldir.

(Dürr-ül-muhtar)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Cuma günü tırnak kesmek şifaya sebeptir"

(Hadîs-i şerîf meâli)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Ya Ali, Cuma günü güzel koku sür ve yeni elbise giy!"

[Deylemi]

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Günlük giyilen elbiseden başka, Cuma günleri giyilecek ayrı bir elbisenin olması ne iyidir.

(İbni Mace)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Cuma günü gusledenin günahları affolur"

(Taberani)

(Cumaya perşembe gününden hazırlanın!) [Hatib]

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Her müslüman, Cuma günü yıkanmalı, misvaklanmalı ve güzel koku sürünmelidir."

(Buhari)

Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed Mustafa

Allahümme Salli ala Seyyidina Hasan vel Hüseyin,

Allahümme Salli ala Seyyidetina Fatimatüz Zehra

Allahümme Salli ala Seyyidina Mehdi ve ala Elihi ve Ashabihi ve Sellem.

Yolculugumuza başliyoruz :

Bugün sabah kalktim interneti acdim google Doodle olarak Avusturyali fakat Holywood Yildizi ve birde Mucit olan

"Hedy Lamarr" isimli Kadini baş sayfa yapmiş. Ve Bizim Hatun bu kadinin Filmlerinden olan

Rubens Samson ve Delilah'nın (Yalçın ve Leyla-Higlander- Son İskoçyalı) nin Eski Ahit'te geçmekte olan hikayesini konu alan filmini hatirladi.

bazi sebebler yüzünden "intensiv Körper Pflege Tage" mizi ileriye ileriye kaydirmamiz sonucu 40 gün gecmek üzereyken, Allahu Teala, Bu kadini googlenin Doodle yapmasi sonucu bize meleke eyleyip bizi yine uyarmiş oldu, ve Rabbime hamdolsun bu gün o görevi ifa ettik. ve bize daha önce bu konu ile ilgili olan iki vaazimizi hatirlatti ve Remzi ve Yalcin ile alakali ,Gücünü Saclarindan alan adamin konu alindigi vaazimizi hatirlatti, ve dün bakdimki o eski vaazlarima ses dosyasi linki ölmüş onu düzelttim ve konu resimi silinmiş, yeni resim ekledim ve Facebook ve twitterde yeniden sayfama link vererek yayinladim ve hatirlatmak istedim. ve ben cumadan beri icimde bu intensiv pflege SIZISI ile dolaşiyordum. bu gün yapmak ihsan oldu bu uyari sonucu. ve icimde Kasımın ilk Cuması "World intensiv Körper Pflege Tage" Olsun Yani " Dünya kişisel yoğun bakım günü" olsun hissi uyandi işde.

Konu ile ilgili o iki vazimin linkleri aşagida, onlari hem okuyup hemde sesli olanlarini dinlemeniz bu konuya iyice vakif olmanizi saglaycakdir.

okumak isteyenler için

1. Vaaz KUTBUL AKTAB 06-Mayis-2011 Vaazi

KUTBUL AKTAB 06-Mayis-2011 Vaazi

2. Vaaz Ayinesi Iştir Kişinin Lafa Bakilmaz (Karoglanin 12.05.2011 Vaazi)

Ayinesi Iştir Kişinin Lafa Bakilmaz (Karoglanin 12.05.2011 Vaazi)

Dinlemek veya indirip dinlemek isteyenler için linkler Okun altindaki Linke TIKLAYIN

1. Vaaz KUTBUL AKTAB 06-Mayis-2011 Vaazi

2. Vaaz Ayinesi Iştir Kişinin Lafa Bakilmaz (Karoglanin 12.05.2011 Vaazi)

"World intensiv Körper Pflege Tage" yapilcak olanlar yukardaki hadisde gecen:

Cuma namazı için gusletmek,Cuma için Misvak Kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni, temiz giyinmek, saç, tırnak kesmek sünnettir. Tırnakları Cuma namazından önce veya sonra kesmek sünnettir. Namazdan sonra kesmek efdaldir.

(Dürr-ül-muhtar)

Koltuk altlarını ve kasıkları temizlemek: Koltuk altında ve kasıklarda biten tüyleri 10-15 günde bir, bu mümkün olmuyorsa hiç değilse 40 günü geçirmeden yolmak ve traş etmek, fazla uzamalarına fırsat vermemek müstehabdır. Bu temizlik, bütün peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir temizliktir. Bu temizliğin cünüp iken yapılması mekruhtur. Uygun olanı, kişiye gusül farz olmadan bu temizliklerin yapılmasıdır. Bedenden ayrılan her parça temizken ayrılmalıdır.

Ağız temizliği deyince birinci derecede akla diş sağlığı ve temizliği gelir. Çünkü dişler, hem beslenmede, hem de konuşmada büyük rol oynarlar.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular:

"Eğer ümmetime güç gelmeyecek olsaydı, onlara her abdest vaktinde ağızlarını ve dişlerini temizlemelerini emrederdim."

ve yine buyurdular :

"Misvak ağzı temizler, Allah'ın rızasını kazandırır."

ve yine buyurdular :

"Dişlerinizi temizleyiniz. Zira bu hal mahzâ nezafettir. Nezafet ise îmana râcidir. İman da sâhibiyle beraber Cennettedir."

"Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Sünnet olmak, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek ve evlenmek..."

Burun temizliği konusunda Resûlüllah Efendimizin emirleri şöyledir:

"Herhangi biriniz abdest alacağı zaman burnuna su alsın, sonra sümkürsün."

"Herhangi biriniz uykudan uyanınca üç defa burnuna su alıp sümkürsün..."

(Hadîs-i şerîf meâlleri)

---oOo---

Gecenki vaazimizda dedigimiz yukardaki YILDIZLAR biziz deyince bazi Hoclar, hacilar ve Alimler bizim bu sözümüzü ve tezimizi cürütmek için diyorlarki "Dünyaya gelip gitmiş olan ve yaşayan insanlarin sayisi bile sadece samanyolundaki yildizlarin sayisina yetişmiyor nasil biz olabiliriz onlar diyorlar.Milyarlarca yildiz var diyorlar.

ELCEVAP :

Ey Hoca haci ve alimler siz hic Afrikadaki bir ormandaki bir karinca kolonisindeki karinca sayisini sayabildinizmi yahut her kış gelipte balikcilarin tuttugu hamsi sayisini saydinizmi

biz onlara biziz dediysek bizizdir. biz bu dünyayi sadece insanlar olarak doldurmuyoruz, biz demek benim evimdeki kedimde, o bizin icine giriyor, yine bahcedeki agaclarimda, sokakdaki köpekler, afrikadaki karincalar, okyanusdaki balina ve yunuslarda, cicek cicek dolaşan arilarda bunun icine giriyor.

Ruh bir bedeni caliştiran ve canli tutan Enerjidir. Ayni Televizyonu caliştiran elektrik gibi Elektrik fişini cekince TV ve kutusu ve icindeki birok alet lüzümsuz bir cöp oluverir şayet elekrik üretcek birşey bulamazsak . yine arabalari caliştiran benzin ve yine elektrik sistemi, onu canli kilar. benzinsiz yakitsiz bir araba cöpdür , işde insan bedeninide canli kilan o enrjisidir, ve o enerji vücutun her zerresine, iyice yayilmişdir. ve o enerji ile tirnak büyür, göz bakar, kulak duyar, beyin calişir düşünür, karar verir, ve o enerji vücuttan ayrilinca beden topraga karişcak olan elemntler toplulugudur. Ve Allah Adem atamiz için, "ona ruhumdan üfledim" diyor. ve üflenen şey nedir? biz Hak tealanin suretinde halkolduysak, biz ne üfleriz? hava oksijen veya karbon dioksit, ve biz üfleyince karbon dioksit, kirli oksijen üfleriz, Allah üfleyince ise, bize hayat veren oksijen üflemişki, bize can veren oksijendir. ve nefesdir ve insan nefessiz en fazla belki 5 dakika kalabilir, sonra ölmeya başlar, yani Allahsiz yaşanmaz, ve biz namzda tekbir alirken iki elimizi kulaga götürünce, ellerimiz ve kafamizla arapca Allah yazariz, ve yine kaburga kemiklerimizde ve kollarimizla Allah yazilir, yine ayaklarmizla ve ortda zekerimizle Allah yazariz, yani secde edince ise daha öceki vaazlarda yazmişdik "H2O" yazariz yani rahmet ve su yani iki güneş maddesi yani iki cihanin güneşi muhammed bu dünya ve ahiretin güneşi iki muhammed birde Allah yazariz. iki yan tarafimizda iki tane ayri ayri Muhammed yazariz.

ve Telvizyona can vermek elekrik enerjisi oldugu gibi, insanlara hayvanlara ve bitkilere can veren o oksijende işde Ruhu temsil eder. ve insanlar ruh ve enerji sahibi oldugu gibi, hayvanlarda bitkilerde ruh taşir, hatta duvar bile nefes almaz ise, nemlenir cürür yikilir gider . öyle olunca sen nasil yukardakilerin biz olmadigni iddia ediyon ahmak hoca, ahmak alim, alimin ahmaginida yeni görür olduk artik. ve biz bütün dünyayiz, taşindan topragina koyunundan kuzusuna, atindan kecisine, piresinden bitine, hamsisinden yunusuna biziz.ve bizim sayimiz da milyarlarca eder zaten. ve canli olanlar işik yayan YILDIZLAR, veya işik yansitan Gezegen ve uydulardir. ölenlerin ise enrjisi bitmiş olan yildizlardir. onalrda biz ölünce nasil topraga giriyorsak, o kara delik denen patozlarca ögütülürler ve,onlarin icinde yeni patlama ile yeni yildiz dogar, yani kara delik lafi afedesiniz argoda popo için veya bogaz deligi için kullanilir. ve bogaz olunca onun icine bizler elma, ekmek, peynir hep yutuyoruz. ve yutup yutup ondan enerji aciga cikariyoruz işde, ve o enerji ile nefes alip konuşup iş işleyip düşünebiliyoruz degilmi.ve o yedgimiz icdigimiz, kara deligin yuttuklari, işde secile secile ögütüle ögütüle en öz olanlari secilir ve onlar meni denen tohumu oluşturur ve o meni tohumuda aşk ateşi ile isinip bir patlama ile ileri atilir, ve eger köprü sirat kurulduysa annede müsaitse yeni bir yildiz olarak ve cocuk ve önce enerji olarak dogar işde.ve kainat genişlemiş olur.

işde Toprak ana eski bitki bedenlerini insan bedenlerini hayvan bedenlerini patoz gibi mide gibi ögütür, ve sonra onlar bir bitki ile yüze cikip can bulunca, onlari ya bir insan, meyva sebze diye yer, yahut bir hayvan yer, ve bedene dahil olur, ve bu sefer mideler ögütür, ve onlardan elenen en öz maddeler birleşir, meni spermasi ve kadin yumurtasi oluşur, ve onlara bir kod yazilir, nerelerden neleri toplayacak olan bir Adem olcagi kodu, ve o kod ile rahme dahil olunca, o cocugun rizki, yiycegi gidecegi lokmalar, taa o patozun icindeki oluşturulan kara delikdeki karişim gösterir. ve ne nereden gelcek, nerde yenecek, nerde giyilcek diye, ve can bulup dogunca, işde onun riziklari ya ona dogru akar, yahut o cocuk, o riziklara dogru akar gider. Enerjimiz ya su veya oksijen olarak bütün bedeni kaplamişdir. yahut nefes olarak yine bütün bedene yayilmişdir. ruhsuz bir beden kolunu kaldiramaz, yani insanda, Allah muhafaza beyne bir an oksijen gitmeyiverirse oksijen azligi yüzünden bilncini kaybediyor, ve artik felc veya suni hayata giriyor, ve ne elini ne kolunu kaldiramaz olup, nede düşünebiliyor, nede konuşabiliyor, yani herşey oksijene bagli ve hep derler " son nefesde iman ver" ve son nefes vücuttan cikinca insan ölür, yani nefes sayisi bellidir, bir insanin alcagi lokmave nefes taa o patozun icinde karar kilinmişdir. ne kadar metre küp nefes alcak diye, buna kader cizgisi deniyor ve bazi güzel sebebler onu uzatabilir ve muhammed dedi:

" sadaka ömrü uzatir" yani sen, senin alman için yazilmiş olan bir riziki başkasina verince, onu geri dagitmiş olursan, o taaki geri dönüp dolaşip geri sana gelinceye kadar senin ömrün uzamiş olur, cönkü o kod icinde sana, o rizikin dahil olcagi veya yiyecegin, yada giyecegin yaziliydi. sen onu başkasina verince, senin olmadi ve zaman uzadi ki o tekrar sana dolaşip geri gelsinki, senin nefesin ve rizkin tamam olsun, ve bütün parcalarini geri toplayinca, ömrün bitmiş olur yani . yani senin Asli bedenini oluşturan puzle tamam olunca resim tamamlaninca hayat biter.

ve Hz osman için 83 sene yaşadi, ümmetin piri diye bahsediliyor, ve ben sistemimizdeki gezegenlere bakdim, Uranüs güneş etrafindaki bir turunu 84 senede tamamliyormuş, yani uranüs burclular Hz Osman burclu, ve eger bir aksilik cikmazsa ömürleri birtam tur 4 mevsimdir ve her 4 mevsim 83 veya 84 senede tamam olur . yani osman yildizinin ömrü 84 sene. hz ibrahim zamaninda ömürler 300 sene civarindaydi ve Plüton'un Güneş'in etrafındaki dönüşü yaklaşık 248 Dünya yılı sürer diyorlar halbuki 300 sene civarinda döner.

ve Hz Nuh zamaninda ömürler 1000 sene civarindaydi, yani nuh yildizinda idi insanlar o zaman, ve Kuranda gecen ayet ile

يُدَبِّرُ الْأَمْرَ مِنَ السَّمَاء إِلَى الْأَرْضِ ثُمَّ يَعْرُجُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ أَلْفَ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّونَ

Yudebbirul emre mines semâi ilel ardı summe ya’rucu ileyhi fî yevmin kâne mıkdâruhu elfe senetin mimmâ teuddûn

Meali:

Gökten arza kadar emri (Allah’tan gelen ve Allah’a dönen herşeyi) tedbir eder (düzenler). Sonra ona işler öyle bir günde O’na yükselir ki, (o bir günün) süresi, sizin (dünya ölçülerine göre) saymanızla 1000 senedir.

ondan önceki ayette ise

وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ

vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin

(Secde Suresi 4 ve 5)

Meali :

orda bir gün ve gece dünya günü ile alti gün ve geceye denkdir.

yani nuh yildizindaki insanlarin bir günü, bizim alti günümüz gibi, o yüzden adem atamiza bilmem elli vakit namaz farz idi, nuha bilmem kac vakit nuha verildi, hic dünya günü gibi olsa elli vakit kilinabilirmi, bu dünyada hemen akşam oluverir, yani nuh yildizinin bir günü bizim günümüzle alti gün, ve bir seneside yaklaşik 1000 senedir, ve böyle bir gezegen bizim sistemimizde yok, demekki nuh yildizi sistemin cok dişinda bir yerde ve yine

تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ

Ta'rucul melâiketu ver rûhu ileyhi fî yevmin kâne mikdaruhu hamsîne elfe seneh

Meali :

Meleklerin bulundugu gezegende sadece bir gün sizinki ile veya bizimki ile ellibin sene

(mearic suresi melekler suresi 4)

ve Adem atamizin ömrünün 3000 sene oldugu rivayetler arasinda, ve hal böyle olunca, elli vakit namaz kilicak kadar uzun bir günü olan, ve seneside dünyaninki ile 3000 sene olan gezegen, ve yildiz sistemindeydiler, ve o yüzden ademin boyuda 70 zira zaten 33 metre minare gibi burda minarelrin gezdigini düşünebilirmisin aklin alirmi orantisiz olur onun koyonu ne kadar kedisi ne kadar düşün bakalim, onun yiyecegi bir yumurta senin yumurtandan olsa, karni kac yumurta ile doyar degilmi. öyle olunca, bizim yeni tezimiz Hz Adem bir senesi 3000 sene olan bir sistemde yaşadi ve ömrüde bir tur idi yani ve o gezegenin bir günüde bizim bir günümüzden degildi, yani 24 saat degildi, ve bir merkürün günü bile bizimki ile 58 güne eşit .

ve Muhamed Mustafa mirac ederken, birinci kat semaya cikdilar bilmem kim peygamberi gördü, ikinciye cikdilar bilmem kimi gördü deniyor, ve ona dedi "bana bilmem kac vakit namaz veerildi ümmetim yapamadilar geri dön Allah biraz azaltsin" dedi diye anlatiliyor, birinci sema ikinci sema ne olaki, yani başka yildiz sistemleri, yani ve onlar orada yaşiyorlar halen demekki.

---oOo---

Sr. T. Facebbokdan bir paylaşiminda bir aşk hikaysini anlatiyor

bir adam bir kitap okur ve o kitapda bir aşk hikaysi yaziliymiş, ve sonra oda aşkini aramakdadir, ve kitap bitince, kitabin sonunda okuyanlar ismini yazmiş, ve bir kadin ismi görürür, o isme aşik olur, ve onun adresini bulur ve senelerce onunla platonik aşk yaşar, onunla yazişir, ve sonunda görmeye karar verir, ve buluşacaklari sirada, kadin gögsüne kirmizi gül takacagini ordan onu tanimasini söyler, ve fakat buluşma yerinde bir kirmizi gülde ihtiyar bir kadinda vardir, ve o genc güzel kadini aradigi buluşacagi kendi kadini zanneder, ve fakat o kadin gelip yanindan gecer ,halbuki o onu imtihan için ihtiyar kadina vermiş kirmizi gülü, ve ve adam benim platonik aşkim bu ihtiyar kadindi diye ona yönelir, ve sonra imtihani kazanir, ve kiz ona döner koşar diye anlatirken, tam o koca kari bu giden kiz bana bu gülü verdi demeden önce ben o giden kiz benim kizimdi diyecek sandim ve serdara şu yorumu yaptim:

Ya, serdar cok güzel hikaye, mesala daldaki elmalardan birisi kurtlu ve buruşuk kalabilir, su ona az ulaşmiş olabilir amma, o elma o dalin elmasi. o dal has dal ise, o buruşuk elmanin anasi olan dal ve babasi olan dal, vaktinin en güzeliydi belki, o yüzden böyle elma veren bir dal oldu degilmi. ben hikayenin sonunu tahmin etmeye calişirken düşünmüşdümki, o kadin giden kiz benim kizim diyecek sandiydim , neyse yani o elma GILiz kaldiysa bile, soyunda nice selviler olabilir degilmi, eger o selvileri bulamadiysan, bilki işde o buruşuk elmanin cekirdeginin biryerine dürmüş bükmüş sokmuşdur rabbim, sen onu, o buruşuk elmayi alda, yeni nesil için o selvileri onun icinden cikaran ol, ona koca, cocuklarina baba ol ki, o selviler hayat bulsun.hatce gibi kirkligin icinden nice fatma gibi güzeller, ifetli kadinlar cikaran muhammed sünnetine uyda, fatmalara baba ol. dedim.

---oOo---

yine serdar bir şiirinde

Bir Ah Etmem

Elde mızrap dilde türkü değilsin

Nasıl çalsın söylesene saz beni

Bende ben ol herkes beni sen bilsin

Bak aynaya senden gizli süz beni

.....

be hey serdar mizrap ve tel iniler, amma sözü ben söylerim,

onun derdine tercuman haline arguman eylerim,

bendeki ses olmasa onun miriltisi zrilitisi dile gelip hal olmaz,

hali olmayanin ahvalide olmaz,

ahvalsiz hikaye KISSa degil masal bilenem olmaz. dedik.

yine facebook da birisine selam haakkindaki yorumum:

Selamun aleyküm demek "Sana Allahin Selami var demekdir " hani tahiyattaki Allahin muhammedi miracda selamlamasi gibi, ve bizler muhammedleriz. yine bir misal ile, biz Avusturyada oldugumuzdan, burda bunu tam manasi ile duymakdayiz, bunlar selam verirken "GrüßGot" derler" yani" Allah seni selamliyor",veya "Allaha Selam olsun" beni, Allah selamliyorsa, ben cevabi niye Allah a degilde sana veriyorum bre muzip nasreddin, hadi bunu cözebilirsen sana pekiyi vercen karnede, unutma tahiyatta selami verenle, alan kim, Selamda farz ile sünnet ne, bir bak iyi düşün. neden vermek farz degilde sünnet deniyor, halbuki muhammede selami veren, Allah iken, niye selam vermek sünnet, almak farz? hadi cevabinida yazalim, selami veren Allah olunca, almamak cok büyük edebsizlikdir, o halde Allah kim? muhammed kim? ikinci soru. hersey vahdette bitiyor azizim.

--oOo---

Rabbim Mehdi ve Cemaatine "nefsini bilen Rabini bilir" Kurali geregi Nefsinide Rabbinide bilmeyi nasip eylesin

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 9 Kasım 2015 Pazartesi

Original Kar © glan

Rıza Makamından Marziye Makamına Doğru Yol Alış

(Kar©glanin 3 Kasım 2015 Vaazi)

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً فَادْخُلِي فِي عِبَادِي وَادْخُلِي جَنَّتِي

Sadakallahul Aziym Fecr Suresi 27.28.29.30. Ayetler

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyetuhân nefsul mutmainnetu. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten. Fedhulî fî ibâdî. Vedhulî cennetî.

Meali :

Ey Nefs-i Mutmainne (Hakikati yaşamakta tatmine ulaşmış bilinç)! . Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!. Kullarımın içine dâhil ol! , Cennetim'e dâhil ol!.

Sadakallahul Aziym Fecr Suresi 27.28.29.30. Ayetler

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Yemek yerken Lokmalarınızı iyice çigneyipde yutun, hastaliklarin coğu buna uymamakdandır"

( Hadis-i Şerif )

Allahümme Salli ala Muhammed ve ala Eli Muhammed

Allahümme barik ala Muhamed ve ala Eli Muhammed

Allahümme Salli ala Cebrail

Allahümme Salli ala Mikail

Yolculugumuza başliyoruz :

Nefs-i Raziye Nedir? , Pişmanliklari Olmayan Nefis Nedir? Denilince

Nefsi Mutmainneden daha yüksek makama çikarsa bir nefis, artik Rabbinin onun için yazdiği, kaderinde yaşadiği hiçbirşeyin tesadüfen değil, bilinçli bir kader çizimi olduğu, ve her yaşananin bir sebebinin olduğunu anlamaya başlar.

yani riza rahmandan razi olmakdir. şayet ecel için bile çağiriyorsa, rahmana iman ve itaat etki, seni bir başka bahara götürmek için çağiriyor, yeni bir doğuma hazirlamak için verdiği ruh emanetini geri cağiriyor, ve kaderine razi ol. ve artik ne zaman keşke şöyle olsaydi, bu olmazdi, keşke böyle yapsaydim, bilmem doktur olurdum, bilmem şöyle yapsaydim hakim olurdum deme, bilki bu gün ne oldunsa ne başina geldiyse, senin için en iyisi o, birak keşkeleri ve rahmandan razi ol kurtul. demişdik. ve yine ikinci olarakda Maakami Marziyenin başininda, hayatin tek şıklı degil çok şıklı olduğunu anladigin, ve bir kararda durmanin kör cahil karari olduğunu anladigin zaman, ve hayatta başka seçeneklerin de oldugunu unutma, bunu anladigin zaman makami marziyeye dogru yürüdün demekdir diyorduk. ve Hz Davud aleyhisselam, eğilmezin bükülmezin sanan, secde etmiyon diyen, demir cibilliyatli şeytani ateşde kizidirip şekil veren, egip büken ve ona başka seçeneklerin de olduğunu öğreten peygamber. Hz Süleyman ise onu demir haliyle değil, bizzat şeytan haliyle caliştirip başka seçenekerinde olduğunu öğreten peygamber. demişdik.

ve gecen haftadaki sohbettede, Ramazan orucunun riyazet için degil, atomlari anlama oldugunu, ve atomlarin ise, cibilliyatlari geregi, yemeyip icmeyip, ciş ve tuvaletde etmediklerini ve cinsi münasebettede bulunmadiklarini, ve fakat canli olduklarinida biliyoruz, ve hal böyle olunca, bu özellikleri taşiyanlara, Rahman olan Allahin, meleklerim dedigini ,ve dinimizde bu özelikleri taşiyan gruba, melekler dedigini anlatmişdik.

ve Sayilar : sadece 1 - 1,5 - 2 - 2,5 - 3 -3,5 - .... diye sayilmaz istersen sayilari 1,2,3,4,.. diye sayarsin istersende 2,4,6,... diye ve istersende 10,20,30,40,50,... diye ve yine veya 100,200,300,... diye de sayabilirsin,

bir KISSA anlatalim, Bir zamanlar bizim ikamet ettigimiz schrems de, yeni Tekke, nakşi Tekkesi acildi, ve ben nakşilere katildim, ve yeni sofiyim, daha önce imam hatip mezunuyum.Bir aciklama yaparsak bu Avusturyada meslk okullarinda meslekler ögretilir, ve Lehr Beruf diye bir sistem vardir, ögrenci 3 ay meslek okuluna gider ,3 ay da bir firmada o meslek üzerine praktik yapip calişir, ve yine tekrar 3 ay veya alti ay okula gidip 6 ay veya 3 ay calişir, ve bu okuluna meslegine göre, ike sene üc senede veya 4 senede bu meslek ögrenilir amma, praktik yapa yapa, yani hem ögrenip, ve hem o meslek üzerine calişarak.

ve ben imam hatip mezunuyum, amma imam olmadim ve mezun olmadan önce son sene, bir kac camide ramazan dolayisiyla, ve birde bazi cumalar olmak üzre praktik yapmişligim vardi ve , ve bizim Tekkede sofiler icinde bilgili kimse az olunca biz sürünün başini cekiyorduk, Bazen imam, bazen müezzin, bazen vaiz bazen hatip oluyorduk. ve Tekkeyi acanlardan Süleyman sofi vardi, O da, daha dinini, yeni yeni ögreniyordu. ve bir gün kandil gecesi oldu, ve o duymuş gelmiş işte tesbih namazi, veya 100 rekat namaz kilmak hakkinda birşeyler duymuş ve kandil gecesi namazi kilcaz, Hani bunu yazarken evet vardir, bu caizdir demiyorum, o eski zamandaki tecrübesiziligin verdiği hal ile, öyleydi o günlerde, daha dogrusu acemi sofileriz, başmizdada daha bilgili kimse yok, Hani en yakinimizda, 130 km ilerde Viyanada, büyük Dergahda da Bazi Vekil abilerimiz vardi, onlar dahi FIKIH ilminde bilgili degillerdi, tasavvuf üzre daha bilglililerdi. Bizde bu kadar bilincli degiliz o zamanlar. ve fakat o geceyi, birazda olsa ibadet ve taatle gecirmek istiyoruz, ve O (Süleyman sofi) dedi ben bu 100 rekat namazi kilcan dedi. bende iyi bende kilan bari dedim, ve namaza başladik , ben daha önce hic 100 rekatli namaz prakatigi yapmamişim, nasil kilinir bilmiyorum. daha önce taa cocukken, bir gece kadir gecesiydi gece saat 3 te kalkip camiye gittik kurna kursu arkadaşlarmizla, ve köyümüzde, sabaha kadar iki rekat, iki rekat namaz kilmişligim var, amma 100 rekat birden kilmişligim yok, ve ben zannediyorunki bu 100 rekati bir defada kilacagiz, imamda olsan dokdurda olsan, praktigin yoksa yokdur. praktik mühim, yani insan önce bir ilmi bir meslegi önce ilmen bilecek, buna "ilmelyakin" bilgi denilir, sonra yine "aynelyakin" vardir oda birisi onu yaparken görerek ögrenecek, bilcek. sonrada "hakkal yakin" yani onu yaparak bilecek, ve biz bu 100 rekati ne ilmen biliyoruz, ne aynel yakin nede hakkal yakin, öyle o güne kadar yapmişligimizda yok. ve ben başladim namaza kendimce ikinci rekatlarda hic oturmadan arka arkaya tek rekat tek rekat tam on rekati bir defada kildim ve selam verdim. yani hic durmadan dokuz rekat ve onuncu rekatta oturdum ve ve selam verdim. ve selam verme sebebim ise, süleyman sofi görmüş veya bilmiş, bir yandan namaz kiliyor bir yandanda beni takip etmiş, ve dedi namazin arsinda: öyle kilmaycan iki rekatta bir oturcan manasinda bişeyler dedi. burayi burda birakip ikinci örnege gecelim,

ve yine bir başka örnek ikamet ettigim yerde Murat ile Serat diye iki köylümüz genc vardi, hatta ozmanlar dah cocuktular, onlar daha önce memleketteyken herhalde kuran kursuna gidip ögrenmemişler, ve ve burayada erken yaşta gelince, dinlerini ve namaz niyaz bilgileriniburda ögrendiler, Allah razi olsun, Adanali bir hocamiz vardi, onun tedrisatindan gecip, burda ögrendiler. buralarin bircok genci onun sayesinde namaz abdest hakkinda bilgili oldular, taaki cuma kildirip hutbe verebilcek kadar bir bilgi ögretmişdi o hoca. ve bu Serat ve Murat ile iki anım varki, birincisi biz her meslekden her telden biraz cakdigimizdan, bakır su tesisati döşemesinide biliriz, ve bunlar benim ev aldıgım köyden ev aldılar, ve Avusturyanın eski evlerinde banyo yok, cok eski evler, ve banyo ihtiyaclarını legenle yapıyorlarmış, sanki bizim eski köylerde varmıydı, iki göz oda varsa, hamamlik varsa var, yoksa coluk cocuk legeden yıkanır degilmi, işde ben o köyden onlardan daha önce ev aldım, ve evlerde banyo odası olmayınca, kendim, kücük bir odam vardı, orayı fayanslayıp, ve su tesisatı döşeyip, ve elekrikli sıcak su termostatı baglayıp, banyo odası yapip, ve lavabo monte ettim .ve bunları yaparken bir tecrübe kazanıp, nasıl su tesisatı döşenir, nasıl fayans yapıştrılır, bir mekanikciden ve birde fayans yapan birilerine bakip, aynel yakin gördüm, ve evimde bunları uygulayıp, yaparak bu melsek ilimlerinin hakkal yakin bilgisine vardım. ve bu ilmi hakkal yakin bilmiş oldum, ve tecrübe ve praktik yapmak, hakkal yakin bilgisi kazanmak icindir. ve bu Serat ve Muratlarda ayni köyden ev aldılar, onların evlerindede banyo odası yok, yine onlarda banyo odası yapacaklar evlerine, ve babalari Nazmi amca müsait olan bölümlerini sıvayıp sonra bizlerin göstermesi ile ögrenip, fayanslayacak ve fakat, önce su tesisatının döşenmesi lazım, ve Selim isiminde bir başka genc var, o da nerden ögrendiyse, su tesisat işini biraz ögrenmiş, Türkiyden meslek lisesi mezunu galiba amma agac ve marangozluk üzerineydi galiba , amma ordanmi ögrendi ,bu Avusturyadami ögrendi ögrenmiş, amma püf noktasını kacırmış herhalde. ve bu Murat ile Serat gil, Selime su tesisatını döşetiyorlarmış, ve ben bir meseleden dolayı bunların eve vardım, ve dediler su döşüyorduk dediler, ve o Selimin elinde iri taşli bir zımpara var, ve elindeki borunun ucunu bu kalın taşlı zımpara ile sürtmüş, ve borunun ucunda kalın ve derin oyuklar oluşmuş, ve bakır boru tesisatında, zımpara veya Tellwolle denen ince bir bulaşık teliyle, onun, borunun lehimlenecek ucunu sürtüp, üstündeki patina denen bakir küfünü almak icindir. ve fakat bizim milletimiz elinde olanla yetinmeye alışdıgından işde Nazmi amcanın elinde, bu kalın taşlı zımpara olunca, veya bilmediklerinden kalın taşlı zımpara almışlar, ve borunun ucunu sürtünce, ucundaki patinayı silcegine, borunun ucunu oyuk oyuk oymuş, ve ben bunu görünce Selime dedim : bak bu böyle olmaz, yaptıgın bu lehim tumaz, cünkü o zımparanın actıgı oyuklardan su kacırır bu tesisat dedim, ve Serat daha genc delikanlı bile degil dah cocuk sayılır, ve hemenn bilgiclik tasladı ve dedi adam biliyor, senmi bilcen bu Selimmi bilcek, manasinda konuşdu. Selim kendi evlerinide döşemiş dedi. iyi dedim, bak ben söyliyen bu tesisat tutmaz dedim. ve Selime kalın zımpara ile silme ucunu dedim, ve o dedi elimizde bu var, bunu getirdiler gibi bişeyler dedi, bende biloyorumda dercesine, ve fakat bilen insan onu kullanırmı , neysa onlar devam edip yapmışlar, ve sonunda yaptıklari yerler, tesisat bitip su basılınca, hatta öyleki Nazmi amca sıvamış ve üstünüde fayans ile kaplamiş, ve böylece kapanıp altta kalan tesisat su kacırmış, ve komşuları ile bitişik olan duvarından komşusunun evine sızmış, ve daha sonra tesisatı tekrar acıp düzeltmek zorunda kaldılar, ve hatta tamirininde bir kısmını ben yaptım. ve ben her ne kadar bir yerini düzeltsem de, o Selimin kalın zımpara ile yaptıgı bütün yerler bozuk, ve su kacırmış sayılır, ve iki defa filan söküp söküp tamir etmek zorunda kaldılar, yani hani nasrettin hoca ormana gider,ve dalın budagına oturur, ve dali kesmeye başlar , ordan gecerken gören bir cobanın, hocam bindigin dalı kesiyorsun, biraz sonra düşeceksin demesi, ve sonunda ona itimad etmeyen hocanın, biraz sonra bindigi dalı kesip düşmesi, ve sonra koşup o cobana yetişip, sen düşcegimi bildin, ölcegimide bilirsin diye, ona vefat edecegi zamani sormasi kıssası gibi, onları yalnış zımpara kulanırken biz gördük, ve bakın bu olmaz bindiginiz dalı kesiyorsunuz der gibi onları uyarmışdık, amma onlarda yine nasradınlık edip devam etmişler, ve sonunda daldan düşen olmuşlar, ikinci kıssa Seratın kardeşi Murat, o Adanalı hocadan biraz din ögrendi ve bunlar birgün bizim tekkeye, bizim cagrılamız sonu gelip sofi oldular, amma, işde bir gün ben gusl abdestini anlatırken,abdestin sonunda bütün bedenin ıslatılması için, sag omuzdan, sol omuzdan, ve birde başdan aşagı su dökülüp ovalanmasını anlatırken, Allahu alem, önce sagdan sonra soldan, sonra başa dökülür veyada önce başa, sonra sag omza, sonra sol omza döklür demiş olabilirm. ve Muratta ayni Serat gibi hemen Bilgiclik yapıp dedi, haaa ha haha, hayir öyle degil dedi, ben önce başa dökülür dediysem, o hayır önce başa degil, sag omza dökülür gibi bir itiraz edip, ben daha iyi biliyon, ve yeni ögrendim dedi, halbuki bunun hayatta canlı bir örnegi olan, temsili misal ile, bir kazagı giyerken bir insan, önce kafasını sokup, sonra sag veya sol kolunu sokarak giyebilcegi gibi, veya yine önce sag veya sol kolunu sokup, en son başını sokarakda giyebilcegi gibi, veya önce sag kolu, sonra başını, ve sonra sol kolunuda sokabilir.

ve yani bir kararda cahil kararında saplanıp kalmamak lazım sözümüzü, bu üc örnek ile aciklamış olduk.

Yani illa senin o Adanali imamdan ögrendigin, duydugun gibi, illa sag omza, önce dökülcek, diye bir durum yok, zaten asıl gaye vücutta kuru yer kalmıyacak kadar vücutu ıslatmakdır gaye, hatta eger havuz veya akar suda yıkanırsan, sadece suya dalıp cıkman yeterli oluverir, öyle dökünmeye bile gerek kalmaz, ve insanlar işde bir kararda saplanıp kalıyorlar, ve ondan başka secenek yok sanıyorlar, yine o Süleyman sofiye sözümüz: namaz öyle aynen sayıları: bir , birbucuk, iki,ikibucuk diye bucuklu saymak zorunda degiliz. ben istersem sayıları aynen benim 10 rekatı tek defada kıldıgım gibi 10,20,30, diyede sayabilirsin, ne mecbruyetim var benim , bucuklu saymaya degilmi, yani bir rekat tam, sonra bucuk rakat ikincide otur, sonra bir rekat daha sonra otur, bu mecbur degildir, varmi dinde böyle bir kural, namaz illa iki rekat iki rekat kılınır diye,

ve Rıza makamı senin Allahdan razı olmana denir, yani sen ne zaman vay şöyle yapaydım şöyle olmazdı, veya şöyle yapmayaydım şöyle olurdu gibi, keşkelerini bırakınca, ve Allah, o an seni neye layık gördüyse, ondan razı olman ile rıza makamının kazanılcagını yazdık. ve ondan bir üst makam olan makamı marziyeyi kazanmak için ise, atomlari veya mellekligi anlamakla olacagına hafif deyinmişdik. ve mesala su 100°C de kaynar, öyle sen 80°C de kaynadı diye ocakdan indirirsen, kaynamış ve mikroplari kırılmış olmaz, veya demir belli sıcaklıkda egilir bükülür ve işlenip su verilir, daha önce olmaz, demirin ergime sıcakligi farklı, yine portakal mesala akdeniz ikiliminde yetişen bir bitki, onu alıp gelip Alplerde yetiştiren dersen, ondan tam verim alamazsın, belki serada veya evde yetişir amma, tam sürüm verim alınmaz, yani, Allahu Tealanin dünyamıza koydugu yasaları vardır, ve atomları ve bitkileri anlamak demek, melekleri anlamak demek dedik, ve onları anlamak icinde, bu fizik yasaları denen yasaları bilmek lazımdır. ve hal böyle olunca Allahın demire koydugu yasa ile, altına koydugu yasa, aynı degil. ve cibilliyati altın olmaya talip olan birisini, demir yasaları ile terbiyet edip , işleyip altın yapılamaz. yine altınada, demir veya kömüre yapılan muamele yapılmaz degilmi, ve bunu anlamak idrak etmek demek, yani bu makam cogunlukla hastalıkla imtahanla kazanılır, ve arapca "marziye"nin kök kelimesi maraz demek hastalik veya araz demek engel demekdir. ve engel ve marazı aşmanın yolu, mesela suyu ocakdan 80°C de indirmek degil, Allahın senden razı oldugu zamana kadar sabretmek demişdik, ve ve su oldun ise yansanda pişsende 100° C ya kadar sabretcen, yandım demeycen, ve sen su oldunsa senin kaynama noktan 100°C daha önce sen vıyklarsan, yandım pişdim diye ocakdan indirirler seni, ve ham kalırsın eremezsin marziye makamına. ve ey seyri sülük edecek tasavvuf yolunun yolcusu, mehdi askeri, sen makamı marziyeye cıkmak istiyorsan

öyle renk bir tek siyah deme, şeytan gibi bir renkte ve bir kararda diretme , bilki Allahin yarattıgı bircok melek, ve bircok renk var, hatta bizim görmedigmiz bircok melek ve renklerinde oldugu bilim adamlarinca bilinmekde, ve Allah kainati cok renkli yarattı.

Eskiden bilgisayardaki bilgilerimizi kaydedebilcegimiz taşınabilir speicher medialardan, disket vardı, ve o zamanlar bilgisayarların gücüde azdi, kaydedilcek biligilerde kücükdü, ve disket denilen 1,44Mb lik veya 2Mb lik disketlere kaydediliyordu, ve o zaman bilgiler byte ve kilo byte olarak hesap ediliyordu, daha sonra 700 lük CD ler cıkdı, ve artik 100 mb lik bilgiler olmaya başladı, ve daha sonra DVD ler cıkdı bu sefer GB bazında bilgiler oldu, ve sonrada SD ler cikdi şimdi 10 GB hatta 100 GB lik SD ler var, Hatta Terabyt bazinda festplatteler yapıldı yani şimdiki bilgileri, biz hala mesala 2275Mb dedigimizde, daha kolay yazmak için 2GB275Mb diye yazabiliriz ve bunu bugün daha byte cinsinden yazmaya kalkarsak 2385510400 yazmamiz lazım, ve böyle hesaplamaya kalkarsak, o zaman gözden kacan bir sıfır, veya bir rakam herşeyi alt üst eder, degilmi, kisaca yani:

a Süleyman sofi, namazi öyle bir, birbucuk, iki, iki bucuk, üc diye kılıp bucuklu sayılmak zorunda degil, hele birde kılıncak namaz, 4 rekat 6 rekat degilde 100 rekat ise, o zaman GB bazında veya Mb bazında kılmak uygundur. ve

ikinci rekatta oturmak vacip deniyor, nerde delil, hani kurandan delil olmasi lazim vacip olmasi için, bana kurandan delil göster, iki rekatta bir oturulcagına dair, yok degilmi. ve işde Muratla Serata gelince bilgiclik tasladilar tabi bunu yazmakla onlari kücümsemiyorum onlar cocukdu o zamanlar ve ceremesini babaları ödedi,o tesisattan sızan sudan komşularının duvarı ıslanmiş, ve duvar kagıtlari dökülmüş, ve o yüzden komşunun duvarınıda yeniden sıvatmak, ve duvar kagıtı kapalatmak zorunda kaldılar.

Pazar günkü secimi güya (:::) ve Davudoglu ve (:::) kazanmış gözüküyor , halbuki yalan, yine yukardaki birilirinin yaptigi hile hurda, ve Atatürkün dedigi "cebren ve hile, Vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, tutulmuş olabilir" dedigi, ve o zamandan bu günü gördügü yer olan, ve cebren ve hile ile olan durum. ve miletvekillerinden biri cikdı (Boynukalın) dedi, sen kazansanda kazanmnsanda seni başkan yapacagız, ve yani cebren ve hile ile başkan yaptılar bile, millet ise uyuyor, bu ahmak muhaletfetlede işbirligi halindeler, vatanı satan satana , Allah cezalarını versin inşallah , hemde hepsininde.

Uhuddada Sanki Muhammed ve taraftarları yenilmiş gibi gözükmüşdü, daha sonra Allah, ellerindeki Halidi aldı, Müslüman etdi. ve durum degişdi. Taktik degiştiriyoruz, eger bu ahmak Muhalefet siyaset yapamıyorsa, yapacak bişey yok degil, bizde (:::) yi Karoglan hoca sevdalısı yapıncaya kadar, yani Muhammedi yenmeye kalkan Halidleri müslüman edinceye kadar, bu yola devam edecegiz, madem öyle olmadı, bizde onlari döndürürüz, karşi durmak işe yaramadıysa onlari ters ceviririz bizde. Artık ahmak muhalefetle benim işim bitmişdir. Bundan sonra siyasetde yazmayacagım söylemeyecegim inşallah.

Allahın kılıcı Halid(Seyfullah veya Seyfettin), henüz müslüman olmadıysa yapacak ne varki, Allah KILICINI, Kafirden Yana savuruyorsa kim Allahın kılıcını yenebilir..

Muhammed olsan ne yazar Mehdi olsan Ne yazar.

Dün Muhammedi dinlemeyenler, Uhudda MAGLUP olduklari gibi, (HDP ile Koalisyon kurup bunlari devirin demişdik) bizi dinlemeyen ahmak müslümanlarda bu gece maglup olmuş oluyor, Müslümanlar sözümüzü dinlemez olduysa , Halid bin _Velid gibi bir gün dinleyip müslüman olcak kafirler Elbet vardir. ve Mehdinin son mucizesi ve Kerametide bu olcakdır zaten "müslümanlar kafir, kafirlerde müslüman olcak"

PS DipNot : Lafı götünden anlayanlara: (:::) Allahin kılıcıdır demek degil bizim maksadımız, sadece Benzetme yaptık, KIYAS Yaptık, Kıyas bir örnekden alınan dersin, yeni durumda uygulanmasıdır .

--oOo---

Başka bir mesela yine bizler yedigimiz ictiklerimizle, ve yeme edeblerimizle, o yiyecekden olacak olan tohumu, daha hamurken, veye yerken ekerken bicerken , yogurmuş oluyoruz, ve

Evliyânın büyüklerinden ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin on beşincisi olan Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Bu- hârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin en başta gelen talebelerin- den Alâeddîn-i Attâr şöyle anlatmıştır: Zamânında âlim ve sâlih kimseler ziyâretine gelip, hâlis ve helâl yemek yiyelim diye onun yemeklerini yerlerdi. Her zaman ve her işte sünnet-i seniyyeye uyar ve bilhassa yemek husûsunda Peygamber efendimize uymaya çok dikkat ederdi. Çoğu zaman ekmeği kendi pişirir ve sofra hizmetini kendi yapardı. Yemek yerken; “Sofra başında kendinizi Allahü teâlânın huzûrunda biliniz. O´nun verdiği nîmeti yediğimizi unutmayınız.” buyururdu. Cemâat ile toplu hâlde yemek yerken, içlerinden biri gaflet ile ağzına bir lokma alsa; “Önündeki yemeği, Allahü teâlânın huzûrunda olduğunu unutmadan ye! Allahü teâlâyı hatırla, başka şeyler düşünme. Allahü teâlâ, sana senden yakındır. O´nu düşün.” buyururdu. Bir yemek gafletle, öfkeyle veya zorla pişirilse, o yemekten kendisi yemez, yedirmezdi.

yani gdapal yogrulmuş bir lokmadan olcak cocuk ve nesil işde dünyaya gadab ve zulumet sacmakla meşgul olur. o yüzden Muhamed dedi "Yemek yerken Lokmalarinizi iyice cigneyipde yutun" dedi

Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine; “Yediğin neredendir ” diye soranlara şöyle cevap verirdi: “Siz benim nereden yediğimi ne yapacaksınız. Kendinizin ne sûretle yediğinize bakınız. Çünkü gülerek yiyenle ağlayarak yiyen bir olmaz. Az yiyen el, çok yiyene denk olmaz. Yediğiniz ekmeğin nereden olduğuna, çoluk çocuğunun oturduğu evin hangi yoldan kazanıldığına dikkat ediniz.” buyurdu.

Peygamber efendimiz buyurdu ki:

“Yemekten önce elini yıkayan, fakirlikten kurtulur.”

İlk lokmayı alırken Besmele ile yemeğe başlamalı, yemeği bitirince “Elhamdülillah!” demelidir. Ev sâhibi ise, en önce yemeğe o başlamalıdır.

Elini, elbisesini, sofrayı, örtüyü kirletmemeli, elle yenilecek şeyleri üç parmakla yemeli, yerken ağzını açmamalı, büyük lokma almamalı, lokmayı ağzına alır almaz, çiğnemeden yutmamalı, normalden fazla da ağzında tutmamalıdır. Bir lokmayı yutmadan, ikinci bir lokmaya el uzatmamalı, dökülen kırıntıları toplamalıdır.

Bir hadis-i şerif meali de şöyle:

(İnsanların mizaçları farklıdır. Kimi geç kızar, öfkesi tez geçer. Kimi çabuk kızar, çabuk yatışır, bu ise kendisini telafi eder. Kimi de tez kızar geç yatışır. En iyisi, geç kızıp öfkesi çabuk geçendir. En kötüsü de, çabuk kızıp geç yatışandır.)

[Tirmizi]

yani mesela adam cig köfte yapacak yarım saat yoguruyor, onu kızdırcan pişircen diye, yarım saat ovuyor, ve cig et, gec kızıyor, öyle biberle yogurursan, ve bu yogurma işleminin uzun veya kısa olmasihani cig köfte sadece bir misla agzindaki lokmayı cignemkde ayni işlem, yine ekmeğin yoğrulmasida ayni. yine tohum ve meni olcak ekmegin hazirlanmasindaki ilk basamakdir, ve burclarla alakalidir, ve doğacak cocuğun burcu ile alakalidir. hic Muhammed sadece gec kizanin erken soguyanin iyi olcağini söylemiş olabilirmi, bu hadisde bir eksik taraf var. cünkü eğer erkek ve kadindan biri kiş biri yaz burcuysa, cocuğu yogururken cinsi münasebetteki sevişme ve sex zamaninin uzunluğu agizdan giren lokma ,hamurken yoğruldu, sonra agizda ciğnenirken yoğruldu, ve onun en son sevişmedeki son hal onun son yoğrulmasini temsil eder, ve o lokmalar, eğer sicak tabiatli ise, o cocuk olcak tohum ikisinde erkek ve kadinda, erken uyanip ve erken boşalirlar, ve yoğrulma süresi az olur, cünkü sicaklik pişmesine sebeb olur, ikisi kiş burcu olursa, ve dogacak cocukda kış burçlu olcak ise bu cift bunlar yogur yogur isinamazlar, ve gelipde gelesiye vakit alir, ve uzun süreli sex, ve cinsi münasebet, dogacak cocuk kiş burcu olcaksa soguk taaa uzakdan güneşe getirilip, muhammed olarak dogacak yani, gec kizip sonrada, cabuk soguyan dedi muhammed, mesala aluminyumun ergime noktasi yüksek

demirin erime sıcaklığı 1540 C

Oksijenin kaynama noktası –182,9 °C ve donma noktası –218,4 °C

krom un erime noktası 1875 c.

azot un erime noktası -195,8 c kaynama noktası : -210 c

Gri dökme demir ERGİME NOKTASI 1150 - 1250 °C

Alüminyum ERGİME NOKTASI 660 °C kaynama noktasi 2060 °C

Altın ERGİME NOKTASI 1063 °C kaynama noktasi 2970 °C

İridyum ERGİME NOKTASI 2454 °C kaynama noktasi 5300 °C

dökme demirden kalorifer yapilir ve cabuk veya normal isinirhata gec isinir yani suya bakrakdan su 100°c de dökme demir ise 1150°C gec isinip gec sogur, ve hic muhamed diyebillirmiki kalorifer olmak kötüdür, ve kalorifer olmamak lazim, iyi olmayan bişeydir diye. ve Allah, iyisiyle kötüsüyle, sicagiyla soğuğuyla, her insani farkli istidatta halketmiş. ve herkesin doğma sebebi olan bir hikmeti var, o kötü bu iyi olmaz, işde bunu anlamak, ve bizim daha eskiden yapmaya calişdiğimiz gibi, dünyayi sadece müslüman haline sokmak fikiri yanliştir. ve bu dünyada secenekler boldur, rabbim öyle koymuş, ve gecesiyle gündüzüyle sabahi ile akşami ile, yazi ile kişi ile, bahari sonabahari ile, hepsi yerince gerekli, ve yerince güzeldir.

Tek kararda saplanip kalmayin ve makami mariziyeye yürüyün ey insanlik.

Yoğrulma ve sex süresi, taaaa o lokma, ekilirken başlayip, yerken agizda ciğnenirken devam eder, ve sonrada onun tohum yani meni oldugunda vücüttan firlatalcaği vakitte, yine yola devam edilir, ve bunun doğacak cocuğun burclariyla alakali oldugunu, o tohumun burcu ile alakali oduğunu söyledik. ve iki başak burcu evlenirse, iki sicak birbirini yakar, yahut başak ve aslan burcu, yine cok sicak, bunlardan bir ilyasin veya idrisin doğmasi muhtemeldir. cünkü ilyas bir girdi cennete, birdaha cikmasina gerek kalmadi, ve hal böyle olunca, zeker rahme dahil olunca sicaklikdan olgunlaşip, bir daha dişari cikmadan fişkiriveren meni, ve tohumdan olma cocuk, yani iki başak veya, başak aslan gibi iki sicak burcdan olacak cocuk, ve yogrulmasi hizli olan, ve pişmesi cabuk olan, yani yufka ekmegi öyle ocakda elli saat pişirilmez, hemen tavlatilir alinir, yani hafif ateş yeterlidir.

--oOo---

Yeni Reklam ve haberler cikmaya başladi Neymiş sucuk ve cinsi kanser yapiyormuş diye, halbuki amaclari dünyadan hayvanlari kaldirmak, ve suni et icad ettiler , yani labaratuarda et üretebiliyorlar artik, onun için , diyorlarki hayvanlar dünyamiza, ters ve dişkilari ve derileri ile kötü gaz birakiyorlar, ve atmosfermizi kirlendiriyorlar diyorlar, onun için bu hayvnlarin tüketilip bitirilmesi lazim diyorlar, halbuki bu söz yalan, Bu söz dünyada gözleri dolardan başka birşey görmiyen ticaretci şirketlerin sözü, ve suni eti satmak makasadlari, bunun için bu uydurduklari hikaye, ve bunlarla, insanlar bu yeni duruma aliştirilmaya calişiliyor.

Uyan insanoglu kanma bu sahtekarlara , gözleri dolardan başka şey görmeyenlere.

evet katarlar sucuklarin icine zararli bir katki, ve bak inanmiyorsan gör derler, evet yapamazlar degil yaparlar. amma sucugu avrupa icad etmedi, dedem ninem fabrika sucugu yemedi, dogal kasap sucugu yedi, biberli kimyonlu tuzlu et kiymasinin barsakdan yapilmiş kiliflara doldurulmasi ile sonrada kurtulmasi ile tüketilen bir gida idi sucuk. amm siz kattiniz onun icine başka tadlandiricilari, diger katki maddelerini biz degil , bizim sucugumuz zararli falan degildi, degilde zaten, sizin sucugunuz zararli olabilir, bizi ilgilendirmez bu . Ey insanlik artik sucuklardada bio ya gidinizi ve kasap sucuguna iltifat ediniz artik, fabrika sucugu degil, bu kafirler bunu yapmak için ( suni et satilmasi için) her halti geveceklerdir.

--oOo---

Makami Marziyeyi kazancaksan, lokmana dikkat et, lokman nasil pişiyor, rabbim o lokmanin ekilmesinde bicilmeside ve yoğrulup pişirilmesinde, nasil bir kural koymuş, yani cibilliyatin demirmi altinmi, cabukmu kiziyon, gecmi soguyon dökme demirmisin, o zaman istidatin bir kalorifer olmak, alu ve altin gibi isiyi cabukmu iletiyon o zaman sen düşün ne gibisin, yahut Biii metalmisin yani ISIYA cok duyarli olan maddeler gibi, yani ilyas veya idris gibi, o zaman FI schalter (FI anahtarı) olursun dünyada, dünyanin sigortasi olursun yani.

Artik senin rabbinden razi oldugun degil, rabbinin senden razi oldugu makami ögren, ey insanlik, ve kaynama noktani ögren fizik kurllarini bir oku ögren, cocugun olcak lokmayi iyi ek, iyi bic, ve ona göre, zamanina mevsimine göre, öyle cigne ye, ve ne sadece portakalla insan doyar, nede üzümle ile, her mevsimde ayri, bir güzellik veayri meyva sebzeler var, mevsimin ve zamanin en iylerini rabbim biz bildirmiş zaten.

Rabbim, mehdi ve cematine, ölüpde bedenlerimiz bozuldukdan sonra, toplanipda yeniden haşrolcagimiz zaman "sen rabbinden razi, rabbinde senden razi olarak, gir kularimin icine, gir cennetime" buyurdugu ,Salih bir bedene girecek lokma ve cocuk olmayi nasip etsin, ve yine şimdi dahi cocugumuz olcak lokmalarda da ayni kurallara dikkat etmeyi nasip eylesin.

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 3 Kasım 2015 Salı

Original Kar © glan

Bardakdan Boşanır gibi dalı budağı kıran yağmur yağmasının sebebi ve çaresi

(Kar©glanin 26 Ekim 2015 Vaazi)

28 Muharrem 2015 Pazartesi

وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا فَسَاء مَطَرُ الْمُنذَرِينَ

Sadakallahul Aziym şuara Suresi 173. Ayet

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Ve emtarnâ aleyhim matara(mataran), fe sâe matarul munzerîn

Meali :

Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

Sadakallahul Aziym şuara Suresi 173. Ayet

مَثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَتَثْبِيتًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Sadakallahul Aziym Bakara163

Ve meselullezîne yunfikûne emvâlehumubtigâe mardâtillâhi ve tesbîten min enfusihim ke meseli cennetin bi rabvetin esâbehâ vâbilun fe âtet ukulehâ dı’feyn(dı’feyni), fe in lem yusıbhâ vâbilun fe tall(tallun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr

Meali :

Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Sadakallahul Aziym Bakara163

---oOo---

Suyu bir defada değil, iki veya üç defada içmek ve içerken içine nefes vermemek hakkinda

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Su bardağını ağzından uzaklaştır, sonra nefes al."

( Ebu Said ra)

"Su içtiğinizde emerek (yudum yudum) için, ağzınıza dökercesine içmeyin"

(Hazret-i Ali ra)

"Sizden biriniz su içtiğinde su kabına üflemesin."

(Ebu Katade ra)

( Yukardakiler Hadis-i Şeriftirler )

Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed Mustafa Raufurrahim

Allahümme Salli ala Seyyidina Hasan vel Hüseyin, Evladü Kerim

Allahümme Salli ala Mehdiyyü Müntezar Hidayatür Rabbel Allemin

ve sallu ala Sübülene Mehdi, Ebül alemin, Ümmül Alemin

Ve Sallu ala Cebrail ,Vahyi Rabbel Alemin

Yolculugumuza başliyoruz :

KIYAMETi yaşiyoruz ve insanlik KIYAM ettik demişdik, ve haşri meydani kurulmuş, insanlar ise haala farkinda degiller.

ve bizler kainatin joy sticki konumundaki, kumanda merkezi gibi oldugumuz için, bizlerin yaptigi bütün amellerimizin, bütün kainata bir etkisi var.

ve şimdi yagan yagmurlar için diyorki meterolji uzmanlari, bir senede düşecek yagmur, mesela 20 dakika icinde falan yere düşdü, ve sel oldu diyorlarda, bunun sebebi ne acaba diye düşünüp, bu konunun FIKHI ve dini boyutunu söyliyen, anlatan bir tane hoca, tasavvuf adami cikmadi daha. ve görev bize düşdü.

Ey insanlar, bunun sebebi insanlarin edeb bilmeyip, edebsizligi.

Muhammedin hadisi var suyu bir yudumda icmeyin, icerken üce bölün ve üc yudumda için, ve ona nefes vermeyin, ve dinlenerek için, ve aynen bir cocugun annesinin memesini emdigi gibi emerek için, ve yine cökerek veya oturarak iciniz buyurdu.

ve Allah, halifesi olan insni, aziz bir surette halketi ki, kendi suretinde. ve o yüzden bütün isimleri üzerinde cereyan etmekde. ve hal böyle olunca, bazi ahmak hocalar allah yemez icmez afedesiniz sicmaz ciş etmez demeye getiriyorlar, o zaman biz niye ciş ediyoruz, veya yemek yiyoruz, hani biz O nun suretindeydik, biz yiyorsak , O da yer, bizi iciyorsak oda icer, biz ciş ediyorsak oda eder demek lazim gelmezmiki . ve bu dava taa firavundan buyana sürüp gelmiş, ve musa ile firavunun atişmalari sonucu, musa der: benim rabbim gökten yagmur yagidirir der, hadi sen tanri isen sende yagdirda görelim der. ve firavun düşünür bulundugu şehire direkler diktirir, ve üstüne cadir gerdirir, ve üstünde su dökdürür, ve cagirir musayi bak bende yagdiriyorum der, hadi bana inan der, ve bu atişmalar, taaki Allah yemez icmez Tuvalate gitmeze kadar gider, ve halbuki insanlar yer icern hayvanlar yer icern ve ruh taşir. ruhsuz denilen sade elementler, yemez icmez, tuvalet yapmazlar, ve cinsi münasebette bulunmazlar, ve onlar için veya bu özellikleri taşiyanlar için, bizim dinimiz melekler diyor. melekler yemez, icmez, sicmaz, ciş de etmez, ve cinsi münasebettede bulunmazlar. ve o zman elmentler melekler olmuş olmuyormu, bu görevi bizim dünyamizda tek yapabilenlere biz elementler toprak daş diyoruz. Allah ise onlara meleklerim diyor. ve bizim bedenimizin asli toprak, yani elementlerden oldugu için, işde Allah yemez icmez meselesi ondandir, öz itibari ile demir elementi yahut altin elementi, yemez icmez, cişde etmez, amma altini biz bedenimize alinca, onun suya, icmeye ihtiyaci vardir. cünkü vücuda alinan su, ciş etmek için degil, vücudun elastikiyetini saglamak icindir. yani ekmegin kurusu nasil ogculanir kirilir dökülür ise, işde eger vücudumuzu oluşturan elementler, eger Allahin rahmeti olan su olmasa, elastikiyet kazanamaz, ve öyle el kol, hareket edemez, kol bacak bükünce kiriliverir. ve kirilmamasinin sebebi, sudan dolayidir, ve su molekülleri, onu bir jel gibi elastikiyet icinde, egilmesini bükülmesini kolay kilar, ve bu moleküler yapi icinde vücuttaki atik madde karişmiş olan, yani ölü hücrelerin kariştigi su idrar halinde vücuttan tahliye edilirki, yerine yeni canli, ölü olmayan elmentler ve su molekülleri alinabilsin diye . ve Allah bu görevi ,ferc uzvumuza vermiş. ve daha önce burclar meselesinde yazdik söyledik, ve ayin görülmesi, dogacak cocuga alametdir dedik. ve ayin yörüngesi 28 gündür bir günde kaybolur ve SIFIR nokasi oluşur, ve sayilar sifirdan başlar. ve kadinin rahmine kadar olan, yani cenine kadar olan mesafe 27 cm dir, ondan uzun bir zeker, hamile bir kadinda rahme dahil olursa, cenin zamanindan önce yirtilir ve catlak yumurtalar meydana gelir. ve catlak insanlar olur, aynen miley cyrus gibi catlak insanlar. ve itidal yani orta boy zeker pi sayisi olan 13,765....... ve muhammedin orta yolu secin dedigi yol, yani sirati müstakim demek, işde o dogacak cocuk olcak bir tohumun anne babasina girip, meni olup, sonra taa zekere ve rahme kadar olan yolculugudur. ve en son sirat köprüsü ise, erkegi kadina baglayan köprü olan zekerdir. ve ve siratin uzunluguda işde insandan insana farkeder, ve burclar işde gezegenler ile alakalidir ve uzakdan yüzüp güneşe kadar gelenuzakdann yüzüp gelen sperma. birisi en uzklari pluto burcu, ve ondan uzak bir yildiz var diyorlar, ve hal böyle olunca oniki yildiz ve oniki burc var, ve herbirisinin güneşe olan uzakligi farkli, ve aynen arabanin debriajinin üstten kavrayani ve dipden kavrayani gibi, işde kiş burcu kimseler uzun köprüden gecip gelenler demekdir yahut uzun yol yüzenler, ve yaz burclari güneşe yakin ve sicak burclar ise güneşe, bir tik uzakdaki merkür gibi kisa köprüden gecenler veya kisa mesafe yüzenler. ve zeker meniyi firlatir, aradaki mesafeyi yüzmek zorunda olan sperma, işde kuvvesi ile eger güclü ise uzakdada olsa, yani kisa köprüden yola cikdiysada mesafeyi yüzüp yumurtaya dahil olur, eger gücsüz ise yolda ölür, veya gücsüz zayif bir yumurtayada, Allahin rahmeti, onun babasini uzun zekerli uzun köprülü yapar, ve onlrin spermalari işde, taa yumurtanin agzina kadar, hatta daha uzunlari üsütün kadar varir. ve o yumurtalara sadece kapiyi tiklatmak kalir. ve kadin yumurtasi kime kaipiyi acarsa, o dahil olur, ve cocuk meydana gelir.

Ve Abdülkadir geylani için 60 gün hic birşey yemeden durdu deniliyor , halbuki dinimizde riyazet yokdur, oruc riyazet degildir, sadece atomlari anlama ve onlar gibi olma hikmetini kavramak icindir. ve Allah olmak için degil, ve onlar melekler demişdik, yani allahligi degil melekligi ögrenmek icindir.

Ve anlatilirki saidi nursinin talebesi veya bir arkadaşi varmiş, uzun süre riyazet yapmiş, yememiş icmemiş, güya Allah olcak Ahmak. ve said ona hatrim için ye deyince, biraz bişeyler yemiş, ve sonra ya hasta olmuş yahuta ölmüş diye anlatiliyor, bre ahmak yemek icmek olmasaydi, bunca sebzeyi meyvayi halkeden, bunca tahili yaratan, var eden, bunca kesilip yenebilen hayvanlari, kesip yiyin diyen Allah, boşunami dedi kurban kesin diye, yiyin için israf etmeyin diye, allah yermi? yer. seninle benimle, benim yemem ile, O da yemiş icmiş, ve benimle cişe bile gitmiş olur , yemeyen icmeyan Allah degil melekleridir, ve Allahdan gayri bir mevcudat olmayinca, onlarda yani, meleklerinde Allah tecelli edince, onlardaki hali ile, Allah yemez, icmez, cinsi münsabette bulunmaz, amma insanlarda tecelli gösterince, yer icer ,.... ve cişe gitmeyip zekeri kirmiyacaz diye ugraşan ahmaklar firavun soyudur, ve insan zekeri en fazla 27 li kadir olur, ondan uzun olmaz, hadi olduda oldu 28 veya bir gün daha ay uzadi, 29 oldu ondan uzun 90 lik zeker olmaz, 90 lik zeker kadinin neresine dahil olcak, ahmak firavun soyu, tabi oraya giremeyice bu uzattiklari zekeri, erkekleri kadinlari endoskopi yapiyoz diye, yahut sen hastasin dübüründen bakicaz diye, kandirip erkekleerin kadinlarin dübürüne sokuyorlar bu kafir soyu, ve kainatin diger ucu eksi 272 derece diyen 272 li kelvin zekeri oluşturmak için gayret ediyorlar, Halbuki Allah insan bedeninde oranatisiz bir yer yaratmamişken, ve kadin ile erkegi, iki elmanin yarisi gibi yapmişken, ve zekeri SIRAT tayin etmişken, yani köprü geciş tayin etmişken, tohumun cennete dahili, anne rahmine dahili için köprü yapan, ve onun sebebini cocugun erkekden kadina dahil olmasina ve dogum tarihine sebeb kilmişken, dübürden sokulan bu uzun 90 lik 100 lük veya 120 lik veya 272 lik zeker neyin nesi, ondan cocuk dogmazki ,yapma Ayten cocuk dogmaz götden, ve şeyhlik meyhlik hepsi bu zekeri uzatmak ve afedesiniz firavun adeti, ve salak sofilerin icinde zekeri taşitmak, ve aynen bir şişe takilan sucuklar veya elmalar gibi arda arda takilan, alttan takip üstten cikartip, elmayi elmaya eklemek veya zekeri zekere eklemek veya uzaya gitmek için füzemnin götüne tüpler takip tüpü tüpe taka sonra giderkenden yakit tüplerini biraka biraka gidiyor diyorlar, kainatin diger ucuna uzanmak hikayesi, ve en uzagi kim bilir oraya uzanan bilir degilmi, ve bunun için oradaki bilgiye ulmaşmak için, gözlerini acmak için zekerlerini uzatan ahmaklar, halbuki göz bir anda bakinci süreyyayi görebilcek, süreyya kadar uzagi görebilcek bir istidatta yaratilmişken, gönül gözüyle degil, afedisiniz kicindaki şeytan ve firavun tikiyle bakmaya calişan ahmaklardan bu dünyanin kurtulmasi şart oldu artik.

ve yagmur meselesine gelince işde, sen kainatsin, ve icine su dökücen, ve bu su o kainatda yagmur olcak, ve o yagmuru öyle tek seferde dökme dedi muhammed, ve üce böl dedi ve dinlene dinlene dök icine, yani öyle ic suyu dedi. ve yine icerken oturki, onun düşme damla sürati yavaşlasin, miden ve barsaklarina zarar vermesin manasinda oldugu gibi, dünyamizdada işde, öyle sert yagan civgin yagmuru degil, yavaş yavaş sine sine yagan yagmur güzel, ve mesala bir kiloluk bir taşi, bir metre yüksekden birakirsan, o bir kilo degil, artik on kilo gibi bir kuvvet kazanir yer cekimi sebebiyle, yine minareden birakilan bir cigil kafani delip gecebilir, o yüzden ebabil kuşlarinin attiklari siccinler işde üstüne düştükleri insanin, tepesinden girip altindan cikiyorlardi. cok yüksekden birakilmişlardi onlar, ve o yüzden su icerken cökmek ve karninin katlanmasini saglar ve katlanan karin sayesinde, düşme mesafesi kisalir, ve düşme agirligi ve sertligi yumuşatilmiş olur yani.

ve bazi evlerde ve sanayilerde 3 fazli elektrik kullanilirki, tek hat isinip da sigorta atmasin diye, yani tek kabloya yük binmesin diye üc kablodan sanayi ceryani veerilir, üc fazli. eski tek fazli elekrik hatti olan evlerrde işde, bir firin acip, birde bilmem süpürge calişirsa, bir de kahve makinesi, az sonra o hattin kablosu isinir, ve isinince LS lerdeki bi metel bükülür ve hattin ceryanini keser, ve sen sigorta atti dersin. ve böyle bir sigorta atinca, sen hala LS sigortayi kaldirip, yine ayni hatta cokca yüklenirsen, Allah muhafaza elektrik yanigini cikmasina sebeb olursun. işde yagmur hattinida muhammed üc defada için, dinlene dinlene için diye ondan dedi, ve aynen üc fazli elektrik gibi, hatlari yormayan elektrik, ve üc yudumda icince, suda yagmur yagarken, su molekülleerini yormayan, onlarin isinmasina sebeb olmayan yagmur için, isinip buhar olup yagmursuz kalmamak için, üc yudumda veya daha fazla yudumda dinlendire dinlendire için dedi . Bütün mesele bundan ibarettir.

--oOo---

Biz Dünyada Merkezdeyiz, ve biz gözlerimizi kapatip uyuyunca, bizim enerji boyutumuz olan yildizlarda işiklarini kapatip uyurlar, ve ölünce ise bir yildiz dökülmüş olur. halbuki kainatin taban i nereside nereye dökülcek yildiz, ve eger biz kainatta kücücük bir gezegende iken, bunu nasil algilayacagiz, eger yildizlar daldan elma düşer gibi dökülcek olsaydi ve ,

Esteuzubillah

وَإِذَا النُّجُومُ انكَدَرَتْ

ve izân nucûmunkederat.

Meali:

Yıldızlar sönüpde döküldüğü zaman,

(Tekvir suresi 2)

ayetini biz nasil anliyacagiz, kainat elma dalimida ondan elmalar düşer gibimi dökülcek yildzilar. ve yildiz kaydi dedikleri mesele, dünya döndügü için, sadace o yildizin bulundugu tarafi, dünya dönüp gecince, onu gören tarafdaki insanlar artik , o yildiz görünmez oldugu sirada, sanki bir yildiz kaydi gibi görünür, halbuki o sadece, o menzilden bir başka menzile, dünyanin yön degiştirmesi sebebiyle olan, bir göz yanilmasidir. halbuki yildizlar sönüpde dökülmesinden kasdedilen dökülme, o yildizin bedeni olan dünyadaki bedeninin, hayat enrjisinin tükenip, hayata gözlerini yummasidir, hayat enerjisinin bitmesidir. ve kiyamet alameti olarak yildizlar döküldügünde denmesi ise, ve yildizlar demek herkesin tanidigi, şeyhler, alimler, sanatilcar, peygamberler ve ashablari ve evliyalar gibi, ilminden sanatindan fayda feyiz alinan şahislarin, nurlari ziyalari işiklarinin kaynagi olan enerji merkezleridir. onlar ölünce hayata gözlerini kapayinca, işde yildiz söndü denilmekde, ve o ayetteki yildizlarin dökülmesi, taninmiş kimselerin bir bir ölmesi demek, ve büyükler işik sacanlar gidince, işiksiz alimsiz sanaticisiz, marifetsiz insanlar, dogru yolu bulamazlar ve kiyamet kopar işde.

ve biz merkezdeyiz demişdik, ve mesela ankara cebeci hukuk fakültesindeki bir ögrenci için, O, ben Türkiyedeyin deyince yalniş olmaz, bütüne bakinca Türkiyededir, amma biraz ice inince, Türkiyenin hangi bölgesindensin deriz, biraz daha iceri girince, ve o derki ic Anadolu bölgesindeyin, ve onun ic andaoluda olmasi, Türkiye de ve Ankara da olmasina engel degildir, yine biraz daha ice inince, bu sefer hangi şehrinden deyince, Ankarada deyince, onun Ankarada olmasi yine Türkiye dede olmasini ve ic Andolu bölgesindede olmasini anlatmiş olur. biraz daha ice inince bu sefer Ankaranin hangi semti, dahada inince hangi cadde, daha inince hangi mahalle, dahada inince hangi sokak, dahada inince hangi ev, ve o evede gelince girince, o evdeki sen kimsin, ismin ne? sonra bu sefer tekrar dişa dogru nerelisin? annen kim? baban kim? Türkmüsün? yabancimisin? derken dişa dogru yol alinir, ve bizim dünyali olmamiz, yukardaki yildizlarin insan ve beden hallerinin, biz olmayacgini ispat etmez, bilhassa aynen cebeci hukukdaki Raşitin telefonla amerikayla görüşürken, Raşit Türkiyeden ariyor demeleri gibi, merkez en icdir, fakat benim merkezde olmam, en dişdaki bdenim olan YILDIZ olan benin icinde olmamin ispatidir. ve ben, dişdaki benliklerimiz, işte o yildiz denilen enerjimizin yogunlaştigi yerdeki nücum halimizdir, ve böyle olunca, o yukardakiler biziz. ve güneş partiküllerden oluşuyor, ve mesala biz Ankarada isek, Ankaradaki bütün agaclar, dikenler, güller, elmalar armutlar, kediler, köpekler dallar, topraklar, taşlar, ve binalar,... ile biz Ankara denen yeri oluşturuyorsak, ve her ankarali için bu taşolsun toprak olsunveya bir kedi olsun, ben Ankaraliyin veya ben Ankarayin demesi, bir üste cikinca Türkiyeliyin demesi, bir üste cikinca dünyaliyin demesi kadar, normal bir söz olmayacagi gibi, her insaninda enel hak ( Ben HAKKIN, hak bende tecelli ediyor) demesi kadar normal bir söz olamaz. her yildiz da binlerce partikülden oluşur, ve onlar işde ahmetler, mehmetler, veya o mahellenin, kedileri köpekleri, tuzlari biberleri ile birlikte, o yildizin partiküllerini oluşturur, ve bu yüzden her soy zinciri, soyunun bagli oldugu agac zinciri, semadaki sistemleri oluşturur, ve yine sistemler sülalere soylara, soylar peygamberlere dayanir, ve bir peygamber yine başka bir peygambere baglidir, ve bütün peygamberler ademin icinden cikdi geldi, öyle olunca bütün alem Hz Ademi oluşturur. Hz Adem ise Halifeyi Ruyu Zemindir , ve Allahin Suretinde halkolan ilk beden.

ve insan bedeninde sistemler vardir, böbrek sistemi, tirnaklar, saclar, killar, dişler, parmaklar. ve mesela orta parmagin tirnaginin bir bölgesi ve yeri var, ve uzayabilcegi miktar icinde bir karar bicildiyse, ve o tirnak gurubu, diger parmaklardaki tirnaklarla birlikte, ayri ayri olmalarina ragmen, tirnaklarimiz denen bütünü oluştururlar. ve yildizlarin geziyor olmasi, yine bizim Temsili misal, Ankaradan istanabula gitmemiz, veya Ankarada, işe okula gelip gitmemiz gibi hareketlerimiz, ve sabah işe, akşam eve,sabah işe hayat sürenler vardir, ve döner durur senelerce, bazilari ise, uzun seyahatlere cikar, yani yörünge degişikligi, ve bir parmagimizdaki tirnak, o tirnak grubunu temsil eder yine bir tirnak bütün bedene atfedilir ve ahmetin tirnagi, mehmetin tirnagi oluverir.

ve parcalar bütünü gösterir, ve bütünler bir başka bütüne bagli, ve biz hepimiz, yek ve tek ve vahid olan Hak Tealanin parcalariyiz, ve bütün O diye atfedilen, Hu olan Allah, ve bizler Allahin partikülleriyiz.

ve cennette iken, Adem atamiza şu agacdan yeme denildi ki, sirattan cennete dahil olan cocuk bedeni oluşunca, o ceninin icinde büyüyor. ve orda yemek yok icmek yok, afedesiniz sicmak ciş etmekde yok, ve eger orda ciş ve tuvalet olsaydi, annenin karni, degil 9 ay, 2 ayda pislenir ve sişerdi, orda yemek yok, icmekde yok, ve sicmakda yok, ve düşünün bir akvaryumu, kücücük baliklar bile, kücücük boklariyla, akvaryumu temizlemezsen,pislikden görünmez hale sokuyorlar, ve cennette pislemek olsa idi, ne zordu bu dogacak cocugun hali, boklara belenirdi degilmi, ve taaki onun barsaklarinin calişmasi, dünyaya gözlerini acinca başlar, memeden emince başlar, ve o zaman barsak sismtemi devreye girer, daha önce cocukda barsaklar ve mide görevde degildir. ve o ayet de gecen bu meyvaya dokunmadan kasit, cennette pisleme olamaycagi icindir. anne karninda, cocugun barsak sistemi calişsa, Allah muhafaza serum yiyeninde sicabilcegi cişliyebilcegi gibi, annesinin karnina sicar batirirdi degilmi, o yüzden cennette o agacdan yememe icmeme sicmama, anne karnini temsil eder işde. ve bütün marifet din diyanet yeniden bir cocuk olarak dogabilmek, parclarimizn ölüp, bozulup dagildikdan sonra, toplanip bir araya gelip yeni beden olabilmesi icindir, ve haşr ve cennette cehennemde hepsi bunlardan ibarettir.

--oOo---

Rabbim Teala vetakaddes hazretleri , Mehdi ve cemaatine, ölüp ve bedenlerimizin, bozulup dagildikdan sonra, tekrar haşrolup, toplanip bir beden olabilmemiz için, rahman ve rahim olan Allaha varmayi, yani babamiz ve annemiz olcak olan, ve cennet gibi bir Anne ve Babaya varmayi nasip eylesin inşallah. ordan da yeniden bilincli bir beden olarak, bir YILDIZ olarak dogmayi nasip eylesin inşallah.

--oOo---

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 26 Ekim 2015 Pazartesi

Original Kar © glan

Irkçılıkla - Nesepce Üstünlük Özsoy ve Takvaca Üstünlük Farkli Kulvarlardır

(Kar©glanin 19 Ekim 2015 Vaazi)

21 Muharrem 2015 Pazartesi

قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِن جَعَلَ اللَّهُ عَلَيْكُمُ اللَّيْلَ سَرْمَدًا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُم بِضِيَاء أَفَلَا تَسْمَعُونَ

لْ أَرَأَيْتُمْ إِن جَعَلَ اللَّهُ عَلَيْكُمُ النَّهَارَ سَرْمَدًا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُم بِلَيْلٍ تَسْكُنُونَ فِيهِ أَفَلَا تُبْصِرُونَ

Sadakallahul Aziym Kasas Suresi 71 - 72. Ayetler

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Kul e reeytum in cealallâhu aleykumul leyle sermeden ilâ yevmil kıyâmeti men ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bi dıyâ’(dıyâin), e fe lâ tesme’ûn.

Kul e reeytum in cealallâhu aleykumun nehâre sermeden ilâ yevmil kıyâmeti men ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bi leylin teskunûne fîh(fîhi), e fe lâ tubsırûn

Meali :

De ki: "Gördmediniz mi Eğer Allah geceyi sizin üzerinizde kıyâmet gününe kadar devamlı kılsaydı, Allah’tan başka size ışığı getirecek İlâh kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?

De ki: "Gördmediniz mi Eğer Allah, gündüzü sizin üzerinizde kıyâmete kadar devamlı kılsaydı, Allah’tan başka size, içinde sükûn bulduğunuz (dinlendiğiniz) geceyi getirecek İlâh kimdir? Hâlâ Kalp Gözünüzle görmeyecek misiniz?"

Sadakallahul Aziym Kasas Suresi 71 - 72. Ayetler

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Asabiyet dâvâsına kalkışan (ırkçılık yapan), onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir.”

(Ebu Davut, Edeb, 121)

"Sizden câhiliyye ayıplarını ve büyüklenmesini gideren Allah'a hamd olsun. Ey insanlar, tüm insanlar iki gruba ayrılırlar. Bir grup iyilik yapan, iyi olan ve kötülükten sakınanlardır ki bunlar Allah nazarında değerli olan kimselerdir. İkinci grup ise günahkar ve isyankar olanlardır ki bunlar da Allah nazarında değersiz olanlardır. Yoksa insanların hepsi Adem'in çocuklarıdır; Allah Adem'i de topraktan yaratmıştır."

"Allah kıyamet günü sizin soyunuzdan-sopunuzdan sormayacaktır. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız kötülüklerden en çok sakınanınızdır."

( Hadis-i Şerifler)

Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed Mustafa Raufurrahim

Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed Mustafa Afuvvul Kerim

Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammed Mustafa şefikul Halim.

Ve Sallu ala Cemilil enbiyai vel mürselin

Ve Sallu ala Cebrail ,Mikail, israfil, Azrail

Ve Sallu ala cemi il melaiketül mukarrebun.

Yolculugumuza başliyoruz :

"Hepiniz Adem'in oğullarısınız, Adem de topraktan yaratılmıştır. Insanlar babaları ve dedeleri ile övünmekten vazgeçsinler. Çünkü onlar Allah nazarında küçük bir karıncadan daha değersizdirler."

(Tirmizi, Tefsir sure, 49)

Hz. Muhammed (s.a.v), kendini şöyle anlatır: "Ben, atam İbrahim'in duası, kardeşim İsa'nın müjdesi ve annem Âmine'nin rüyasıyım."

(Ahmed bin Hanbel, Müsned, 4/127-128 )

رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ

Rabbenâ veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm.

Meali :

“Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”

Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 129

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ

Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn.

Meali :

Hani, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.

Sadakallahul Aziym Saff Suresi 6

---oOo---

Yukardaki hadisler birbirine ZIT bir mana taşiyor, Eger Irkclik, nesepcilikle ayni olsa, Muhammed, Ben Atam ibrahimin duasiyim diye övünürmü hic, yahutta hem atam ibrahim deyip ögüncek, birde Irkclik etmeyin diyecek, nasil ZIT bir mana, yani öyleyse bunlar farkli şeyler. Cünkü Mesala Bizim tTürkiye Bölgesinde elmanin iyisine, Amasya elmasi denilir, yine tuzun iyisi Himalaya tuzu diyorlar, yani himalaya tuzu diger tuzlara on basiyor, yine kayisinin iyisi Malatya kayisisi, karpuz Diyarbakir, yine kavun Kirkagac, yine portakalin iyisi Washington, Kirazin iyisi Napolyon, yani yer konum ve Lakab, yani soy ve özsoy Irkcilik degil, biz Washington portakal isteyince portakalin iyisini yemek istiyoruzda, öyleyse insanlarda yerlerine bölgelerine göre farkli özellikler gösterip, kendi türlerine göre üstün IRKLAR vardir, Yani ARISOY DURU soy zinciri, seyyidlik veya Şerriflik, yani soyu muhammedin Hasan ve Hüseyin koluna dayananlar, yani Özsoy. yine portakalin, ayvanin, incirin ve kirazin üstün IRKININ olmasi demek, her türün kendi türüne göre üstün olani demek, yine soyu isaya dayananlar, bir tür. ve onlarin icinde bozulmuş karişmiş olanlarin yaninda, irkini soyunu korumuş olanlar ,yine o peygamberin Irkinin seyyididir, yine soyu Luta dayanan ,yine soyu musaya dayanan, yine soyu Haruna dayanan, veya soyu Yakuba dayanan gibi, her tür ve irk bir peygamberi temsil eder, ve o peygamberin seyyidi olanlar, o irkin üstünüdürler, ve mesela Finike portakal yaninda, Washington portakal en üstünü, yine antep fistigi diyoruz, iran fistigida var amma, antep fistigi en krali degilmi, öyleyse soyca nesepce üstünlük vardir,

Rasûlullah (s.a.v.)'a soruldu:

"Kişinin soyunu, sülâlesini (kavmini, ulusunu) sevmesi asabiyet (kavmiyetçilik, ırkçılık) sayılır mı?" Hz Peygamber şöyle cevap verdi: "Hayır.Lâkin kişinin kavmine zulümde yardımcı olması asabiyettir/kavmiyetçiliktir"

(Ahmed bin Hanbel)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Rabbiniz de birdir, babanız da birdir. Dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Acem, Acemin de Arab üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Yine kızılın kara üzerine, karanın da kızıl üzerine üstünlüğü yoktur. Hiç bir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Yalnız takva bakımından biri diğerine üstün olur."

(Ramuz- İbni Neccar)

Burdaki Takva demek Allaha yakin bilgisi demekdir .

Peki Takva yani yakin bilgisi nedir deyince:

Mesala TIB okuyup Doktor hemşire veya saglikci olan birisi, Allahin şafi ismine yakinlik gösterip, ve Allahin nasil şifa verdigini yakinen bilen kimse oldugundan doktor, mesala ciftci Mehmet amcadan, bu şifa verme doktorluk ilmince ondan üstündür, Ammaaaa Ciftci mehmet amcada, Allahin bir başka ismi ve sifatina mazhar olup, oda Allahin o ismi olan, ekmek bicmek, ve yani mesela, bugday ekmek, domatis yetiştirme, veya zeytin aşilama ilminde yakin bilgisine sahip, ve Allahin o ilmindan nasip alip, o ilmini yakinen bilmekde, ve böylece o da doktor Vedat beyden, o konuda daha bilgili, ve ondan o konuda üstündür.

Ve Her Telden cakmak, her iş elinden gelen birisi olmak demek, Mehdi ahlaki demişdik, ve onun böyle her ilimden biraz biraz cakmasi bilmesi demek, cok fazla yakin bilgisine sahip oldugunu gösterir ve

Hz Alinin dedigi

"Damdan düşenin halini, damdan düşen bilir." sözü bunun aciklamasini anlatmiş oluyor.

Bu söz kimindir? bizler Nasuriddinden duyduk diye biliriz halbuki Hz. Ainin sözü.

Peki ne manada anlatioyr deyince, Mehdinin insanliga Hidayet edici olarak, Allahin "El Hadi" isminede mazhar bir üstünlük ile gönderilme sebebi geregi, her tür insani kurtuluşa erdirebilmek, için her tür insanin mahiri oldugu yakin bilgisinden bilmeli ki, o irk ve türü, o konuda yaptigi yanlişlardan kurtarip, hidayete ve dogru yola ulaştirabilsin, o yüzden işde, marangozun halinden, marongoz anlar, doktorun halinden doktor, ve yine Damdan düşenin halinden de, damdan düşen anlar yani.

ve böyle insanlardan biriside Egemizin incisi Cevat Akşit Hoca efendi ,Hem Hoca, hem vaiz, Hem avukat ,hem yazar, hem hukukcu, hem araştirmaci,... daha fazlalari vardir belki amma, ben bu kadarini bilyorum yani "Bir koltukta dokuz karpuz taşiyanlara GIPTA edip özenmişimdir hep. yani yakin bilgisi bazi insanlara göre daha fazla olan insanlar, yani iki üniversite bitirenler, hatta bazilari 3 bitiriyor, işde Takva üstünlük, işde Okudugun ögrendigin ilme göre, sen Allahin hangi isminde mahir oldunsa, o hususda digerlerine göre takvaca yakin ilmince üstünsün, amma onlarda da başka bir yakin biligisi olup, onlarda sana göre üstünlük gösterir. ve böyle olunca sonuc olarak:

قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ

kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ulûl elbâb.

De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Muhakkakki bizim bundan kasdimiz, burada andigimiz zikrettigimiz kimseler, işinin elbabi veya işinin erbabi olan kimselerdir.

Sadakallahul Aziym Zümer Suresi 9

ve Hal böyle olunca, hayatini sadece bir sepet örmeye adamiş bir adam veya insan, eger o sepet işi bitiverirse, sudan cikmiş baliga döner, ve mesleksiz kalip, ac kalir, o yüzden ey Mehdi cemaati, Mehdinin ahlaki ile ahlaklanin, ve her ilimden biraz biraz ögrenin, ve yakin bilginizi artirniz. ve böylece RIZKINIZI kazanmak hususunda biri olmazsa biri olur deyiniz . ve her ilim Allahdandir deyin, ve Allahin bir ismine mazhardir, ve sen hangi ismine mazharsin, yaptigin meslegi derinine, ve basiretinle bir incele bak, Tefekkür et ve ögren.

ve bu ilmi sadece kendinin ögrenip yapman yetmez, ve o ilimin gelecege taşinmasi için, o nuru ve işigi ve yakin bilgini, birilerinede ögretki, o ilin senin dahada ileri varabilsin. mesal cevat hoca Muhamedin nurna ykin oldu ve muhammdin nurnu bir ileri taşidi ve allahin yakin bilgilerin ile bilgilendir ve senin veya O nun bu nuru işigi yaymasi demek, onun ilmini, vaazlari ile başkalarin aktarmasi demek, yine hukuk konusundaki araştirmalari kitaplari, yine oAllahin "El Hakim" yakin bilgisini bir ileri taşimak demek, ve aynen eski 19 mayis ve 29 ekim törenlerinde, ögrencilerin biribirinin üstüne cikarak yaptiklari, insan kulesi gibi, bilgiyi bir üste taşimak, ve dünya gibi jüpiter gibi herkes olabilir amma, Sen güneş ve Yildiz olmasini ögren, ve sen kaynak ol, ve nurunu ziyani başkalarina yansit .

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Veda Hutbesinde Buyurdular

"Benim bu tebliğ ettiklerimi, beni görenler (şâhid olanlar) burda olanlar, burada olmayip görmeyenlere teblîğ etsin, duyursun.Olabilir ki burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur."

ve yine buyurdu ki :

"Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan soysuz, yahut efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lânetine ve bütün Müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı Hak böylesi insanların ne tövbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl eder."

(İbn Hîşâm, IV/253; ayrıca bk. Veda Hutbesi)

Bu sözün esası nesebini inkar etmektir. Yani bir kişi babasını inkar edip başka birisinin çocuğu olduğunu iddia edemez. Bu nedenle bu, ırkçılıkla değil nesebin kime ait olduğuyla ilgilidir.

Ve Muhammedin "ben Atam ibrahimin duasiyin" demesi ve bunun kuranda geciyor olmasi, gösteriyorki, Nesepce üstünlük vardir, yani Özsoy vardir. ve özsoy taa Hz. Ademin habiline, ve bozuksoyda kabiline dayanan iki soy, özsoy veya Bozuk soy, Habil soyu veya Kabil soyu. beyazlar veya siyahlar, geceler veya gündüzler, aydinlik veya karanlik, Bahar ve yaz veya Kiş ve sonbahar, ve baştaki ayet :

De ki: "Gördmediniz mi Eğer Allah geceyi sizin üzerinizde kıyâmet gününe kadar devamlı kılsaydı, Allah’tan başka size ışığı getirecek İlâh kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?

De ki: "Gördmediniz mi Eğer Allah, gündüzü sizin üzerinizde kıyâmete kadar devamlı kılsaydı, Allah’tan başka size, içinde sükûn bulduğunuz (dinlendiğiniz) geceyi getirecek İlâh kimdir? Hâlâ Kalp Gözünüzle görmeyecek misiniz?"

Sadakallahul Aziym Kasad Suresi 71 - 72. Ayetler

---oOo---

Teyelli dikiş yapip vaazi vaaza baglarsak, bunun için biraz geri gidip alttan alirsak, yani gecenki vaazda kabede insan öldürdüler, artik kabeyede gitcek zaman kalmdi, deccal fitnesi orayida kapladi demişdik, sesli vaazimizda.

işde yakinen bilmek hususunda aşiri gidenler, atomu parcaladilar, yani onu delip icine girdiler, halbuki onun bir zari vardi, icine almiyordu ve onun hangi madde oldugunu kimlik bilgisini tanitiyordu o atom denen kism, amma ona tecavüz ettiler, ve atom maddenin en kücük denilen yeriydi, ve orasi güvenli bölgeydi. ve kainattada kabe, kainatin cekirdegini temsil eder, ve eger atoma tecavüz edildiyse, o zaman demek olurki, hacca gidince harem bölgesine gelince, ihram giyilir, ve ot bile koparilmayip incitilmez, ve orasi emin denilen bölgedir diye geciyordu, eger emin bölgede tecavüz ve insan öldürülür oluyorsa, yani atomun cekirdegine tecvüz olduysa kainatta emin veya eman bölgesi kalkmişdir, dünyadan eman kalkmişdir, ve artik emin diye bir bölge yokdur, o yüzden

bu fitne vaktinde, evinde durmayi bize tavsiye etdi Muhmmed Mustafa Sallahu Aleyhi vesellem efendimiz.

[Resim: istiaze-ve-Besmele-Kirmizi-Renk.png]

إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا

İz evâl fityetu ilâl kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ raşeden.

Meali :

bu ayetin başindaki kelime, fityetü degil fitnetü dür, ve ayette buyruluyorki kehf ashabi dedilerki "Rabbimiz, fitne cikinca, Katindan bir rahmet olan ve bizi yeniden canladiracak olan Raşidin emrine ver" dediler.

Sadakallahul Aziym Kehf Suresi 10. Ayet

Ve buradaki "Fityetü" kelimesinin yalniş oldugunu ve bunun fitnetü kelimsi oldugunu gecen haftaki sesli vaazda bahsettik ve buna delil mustafa islamoglu hocadan duydugum bir hadis var, internete yazdim amma bulamadim, kaynak musfa hoca. ya arapca grametigi öyle, yahut hadisde böyle varid olmuş, isteyen kafasina takilan kimse, gitsin bu hadisi mustafa hocaya sorrsun hadis şudur :

"okurken, bilemediğiniz harf olursa, y harfi koyupda okuyun "

ve böyle olunca burdaki ftyetüdeki ye harfi ,o ye, nun harfininn yerine konulmuş ye harfidir. delilimiz budur. Allah rizasi için o Hadisi birileri google amcaya eklesin arayinca bulalim inşallah.

Ebu Ümeyye eş-Şa'bânî anlatıyor: "Ey Ebu Sa'lebe, dedim, şu ayet hakkında ne dersin?" (Mealen): "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez..." (Maide 105).

-Bana şu cevabı verdi:

"Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sormuştum: Demişti ki:

"Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir." [Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizî, Tefsir, Mâide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014).]

ve bu hadis gösteriyorki : Bizler Allahu Tealanin 99 güzel esmasini biliriz, ve en son ikisi Raşid ve Saburdur, yani bu hasdis sonda sizi sabir bekliyor demesi, ve asr suresinde sabiri tavsiye edenlerin kurtuluşda oldugundan bahsetmesi ile anliyoruzki, biz Allahin Raşid isimli kullarindan biriyiz, ve o ayette "fitneler cikinca bizi Raşidin emrine ver demek" daha zamanin Raşidin elinde oldugu zaman demek, ve biz gidince göreve sabur veya sabir girecek, ve cetin günler insanligi bekliyor, yani sondan bir önceki zaman, kiyametten hemen öncesi, ve bu fitnelerden kurtulmanin tek caresi, sondan önceki Allah ismiyle mazhar olan, ve yakin bilgisine sahip olan, Raşidin emrine girmek, ve bunun için kehf suresi 10. ayeti, herkesin okuyup onun emrine girmeyi dilemesi lazimdir.

---oOo---

insanlar grup grup FIRKA FIRKA ve herkesin bakiş acisi farkli, senin penceren nereye aciliyor, ne tarafa bakiyor, ve nefsin halleri olan, nefsi raziyede ögrenilmesi gerekenin, hayatin tek şıklı olmadigini, ve başka seceneklerinde oldugunu ögrenmek gerektigini, ve şeytan aleyhillaneye bile bunun ögretilip, onun madesi olan demirin hz davud tarafindan isitilmasi, o egilmezin bükülmezin secde etmeyecegini söyleyen şeytaninda isitilip egilip bükülerek başka seceneklerinde oldugu ögretildigini yazdik söyledik, ve sen şeytandan daha ahmak olmak istemiyorsan, hayata herkesin, senin baktigin yerden bakmaya mecbur olmadigini, ve bunun için rabbimizin dünyayi, ayi güneşi, tur ettirip döndürdgünü, ve dünyanin bir saat önce baktigi yere, bir saat sonra bakmadigini bilmek lazim geldigi, ve yine bir kararda saplanip kalmamak gerektigini, ve dünyada tek dindar (:::) miş, (:::) miymiş gibi hareket etmemek gerektigini ögrenmsi lazim bu insanlarin, ve yine bir misal ile bir kavanoz cikolata alsan : ben ona kahvaltilik diye bakarin, al gel bir, o cikolatayi icad eden adami o mucit gözüyle bakar, satan fabrikanin sahibini düşün, o dolar görerek bakar, 10 kavanoz 50€ ederse 100 kavanoz 500 eder, ben nasil bin kavanoz satip zengin olurum falan filan, veya getir bir biyokimyaciyi o baksin, o ne görür, yag protein B vitamin bilem ne vitamin diye görür ve bakar, yine onu eken ciftci, bu sene on cuval kakao hasat ettim falan filan, yine bir cocuk da, cok tatli bir mama diye bakar. yani herkesin, bir cikolataya bile bakiş acisi, bu kadar farkli iken, nasil oluyorda herkes ahmak tayyipci oluyor anlamyirum ben zaten. herkes bu kadarmi ahmak, bir dinci onlarmi var, namaz kiliyorsa kendine, zekat veriyorsa kendine, sanane onun namazindan abdestinden, ahmak müslüman,

Ne herkes öye cikolatay kahvaltilik gözüyle bakacak, ne mikro biyoloji gözüyle bakacak, nede € $ gözüyle bakcak, Bütüne bakan hepsini görür zaten.

---oOo---

Vücutta binlerce hücre var, herbiri birşeyler istiyor, ve beyin her hücrenin istegini duyup, ona uygun ve gerekli miktardaki, şeker, yag, oksijen, su, her neyse ona gönderilmesini askerine emreder, ve bunun yapilmasini saglar, sen ise bunlarin 100 tanesinin sesini istegini, her vakit ayni anda duysan çildirirsin, ve öyle bir kavara koparki, gürültü koparki, sesleri ayirt emen bile zorlaşir, iyiki onlari duymuyoruz degilmi, öyleyse, Bir beyin bunlari ayri ayri, ayirt edebiliyorsa, sen düşün bütün insanlarin hayvanlarin bitkilerin, elementlerin, diger yarattiklarinin her birinin sesini duasini istegini duyup, onlara gerekli cevabi ve istegini verip, ulaştiran Allahin kudretini ve azametini.

ve buna mesala hani okullarda rehberlik dersi, boş ders gibiyde bizim zamanimizda, ve o dersde ögretmen ögrencileri rahat birakince, her ögrenci grubu, iki sira veya tek siradaki, iki üc kisi, kendi arlarinda konuşur, anlaşir, söyleşirler, amma ögretmen hepsininin üstünde tek baş, ve o hepimizin gürltüsünü duyandir, ve bu serbestlik ile bir ugultu kopardi, sonra bu ugultu yükselince, ögretmen bagirir: " sususun" ve sonra tek ses, tek baş, ögretmenin sesi, ve sessizlik, Tek olan, Vahid olan Allah işde ahmetin sesini duyar, o baginda armut isterken, ona güneş dogdurup yagmur yagidirip armut verdiği gibi, fatma teyzenin kizida, evinde cani armut cekince, işde Allah o Ahmet amca olup, fatma teyzenin kizina armut yedirir, yine mehmetin işini ahmetle, ahmetinkini, muratla, muratinki türkanla gideriverir, ve Allah tekdir Vahiddir, hepsini duyar bilir, ve amma o yeryüzündeki halifeleri, ile birini birine veli eyler, onun işlerini üslnecek veli eyler , ve Allah dostlari velilerde, bu ümmetin irşad yükünü yüklenenlerdir, onlari olgunlaştirmak Kamil etme işini yüklenenlerdir.

ve onlar için Hz. Muhammed buyurdu :

“Ümmetimden kıyamete kadar hak üzere devam eden bir taife bulunacaktır”

(Müslim, iman 247)

Bu yüzden herkesin istidati farkli, nesebi farkli, irki farkli, ve üstünlkük yakin bilgisindedir.

Hz. Muhammed buyurdu :

"Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler olunuz."

"Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek kökten kazıyan şeydir. Allah'a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Size birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın."

Allah'a imandan sonra aklın başı, insanları sevmektir.

Birbirinize buğzetmeyiniz, yekdiğerinizi kıskanmayınız, birbirinize arka çevirip alakanızı kesmeyiniz; ey Allah'ın kulları, hepiniz kardeş olunuz!

( Hadis-i Şerifler)

---OoO---

Bazi ahmak hocalar, ve ahmak bilim adamlari, bizim söylediklerimizin aksini ispat edecegiz diye ugraşiyor, ve bize karşi, fiillerimize sözlerimize karşi kötü nazar ediyorlar ve onlardan

"ma şaellahü la kuvvete illa billah" ile Allaha siginiyorum. ve bunlar bizim hocaligimizi araştirmak için başagaca afyona gidip bizi araştirir olmuşlar, bu kimdir, neyin nesidir, asli fesli, soyu alim birimidir diye,

soyumuz özsoy, yani hasan hüseyine bagli soy, amma anneme bakipda, annemden benim alim olup olmadigini anlamaya calişmak, tam ahmaklikdir ki, bizden önceki büyük örnek hz ibrahim varken, sen nasil ibrahimin babasi Azere bakipda, bunun oglu ibrahim peygamber olabilir dersin, halbuki Azer Nemrutun askeri, ibrahimi öldürmeye calişan, kendini tanri sanan nemrutun memuru olan bir adam. ona bakipda ibrahim bilinmez, ahmak insanlar, öyleyse bizide annemize bakip babamiza bakipda bilemezsiniz, üstünlük Takvada, yani yakin bilgisindedir, kim daha cok yakin biligisine sahip onunla alakali.

Rabbim, bu Ahirzmanda ümmmetin ahiri olan mehdi ve cemaatine, kardeşler olmayi nasip eylesin.

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,

Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 19 Ekim 2015 Pazartesi

Original Kar © glan

Tasavvufi Vaazlar Sohbetler V

Подняться наверх