Читать книгу Korku ve Arkadaşı - - Страница 5
ОглавлениеHerkes cinneti kendinden uzak sanır.
Oysa, zamanla insan arasındaki tuhaf yerin adıdır gece ve
Akıl orada uyur
Ağaçlar orada boylanır
Çünkü bütün düşler gerçektir orada.
Sayrının imparatorlukları gecede kurulur.
Gözden ırak yangınlar, gökyüzünü tutar.
Sokaklar bir tuhaf iklime girer
Bilen bilir: Artık bütün bahçeler yasemin kokar.
Gecede kaybolanlardan öğrendim bu tekerlemeyi. Çoğu, tümünü bilmez, ancak son satırı bir şarkı gibi söylemekten hoşlanır. Gecede kaybolan bu insanların sayısını sorarsanız, söyleyemem; çoktur. Cinsiyetini söyleyemem; yoktur. Ve kaybolmaya muktedir bu kadar insan olması biraz tuhaftır. Ben onlara sayısız öyküler verdim, onlardan öyküler aldım. Artık biliyorum ki, kiminin uyanamadığı kâbus, kiminin yaşadığı tek gerçek olabilir. Düşlere gidecek olanları bir bakışta tanıyışım bu yüzden… Biliyorum ki haklılar;
“herkes cinneti kendinden uzak sanır.”
Bütün bir şehri içine alan suretini karanlıkta gördüğümde, anladım ki o da gidecek. Çünkü, elleri hiç tekin değil, yüzündeki acıya aldırmadan, gözlerinin keskinliğini sınıyor karanlıkta. Anladım ki kararını vermiş ama bundan haberi yok. Sonra bahçenin bir yarısında açan çiçeklerin sesini duyduğunu ve içinde büyüteceği dikenlere hazırlandığını fark ettim.
Düş, umduğumdan da güzel başladı fakat sonra çok büyüdü, sayrılı bir çalkantıya dönüştü. Bu çalkantı, her şeyi içine aldı. Birbirine değen uyumsuz parçalar, üstünlüklerini bağırdılar. Sesler önce büyüdü, sonra azaldı ve bitti. Başlayan sessizlik öyle koyulaştı ki tarakla taranır, bıçakla kesilir hale geldi. Bu soluksuz maddenin içinde, tek bir çıtırtı belirdi; öncesiz ve sonrasız. Yangın başladı.
Yangın bu anda şehrin bütün pencerelerinden görülebilecek kadar büyüktü aslında. Kent sakinleri sıcaklığı, ergimeyi fark ettiler fark etmesine ya, bunu nerede arayacaklarını bilemediler. Eğer çıkıp baksalardı, kendi bahçelerini, kendi sokaklarını, kendi çocuklarını göreceklerdi. Fakat hepsi cinneti kendinden uzakta bildi. Eğer baksalardı, öykülerden tanıdıkları acıların kendi aynalarında biriktiğini ve o aynalarda kendi suretlerinin durduğunu göreceklerdi. Baksalardı, bir yangının daha başlarken, ardında ne kadar kül sakladığını… Her türlü yanıtın gün ve gece altında ayan olduğunu, asıl hünerin yanıtları beklemekten öte, soruları sormakta olduğunu…
Fakat bakmadılar. Bu öyküler, yangın sonrası devşirilip, kurutulup boyanmış ve kırık aynalarda yüzleri çoğaltmaya bırakılmıştır.