Читать книгу Kılıç Ayini - Морган Райс, Morgan Rice - Страница 7

BİRİNCİ BÖLÜM

Оглавление

Thorgrin Halka’nın uçsuz bucaksız kırlık alanının tepesinden güneye, Gwendolyn’e doğru bir yere uçan Mycoples’in sırtında ilerliyordu. Aşağıya bakarken Kader Kılıç’ını kavradı ve Andronicus’un milyon askerlik ordusunun engin Halka’yı bir çekirge sürüsü gibi sere serpe kapladığını gördü.  Kılıç’ın elinde bir nabız gibi attığını hissetti ve ona ne yaptırmak istediğini anladı. Halka’yı koruyacaktı. İstilacıları geri püskürtecekti. Kılıç adeta ona emir veriyor gibiydi… Thor’sa ona itaat etmekten fazlasıyla memnundu.

Kısa bir süre sonra, Thor geriye doğru bir daire çizecek ve istilacıların teker teker yaptıklarının bedelini ödemesini sağlayacaktı. Artık Kalkan tekrar kalktığına göre, Andronicus ve adamları orada mahsur kalmışlardı, daha fazla İmparatorluk destek birliği içeri sızamazdı; Thor da her birini öldürmeden rahat etmeyecekti.

Ama henüz öldürme vakti gelmemişti. Thor’un yapması gereken ilk şey tek gerçek aşkını, o sınırları aştığından beri hasretini çektiği kadını bulmaktı: Gwendolyn. Thor ona tekrar bakmak, sarılmak, hayatta olduğunu öğrenmek için can atıyordu. Gömleğinin içine annesinin yüzüğünü yerleştirmişti ve bunu Gwen’e sunup, aşkını itiraf edip evlenmek teklif etmek için yanıp tutuluyordu. Gwen’in başına her ne gelmiş olursa olsun, aralarında hiçbir şeyin değişmediğini bilmesindi istiyordu. Ona hala eskisi kadar çok seviyordu, hatta daha fazla seviyordu ve bunu bilmesini istiyordu.

Mycoples hafif bir uğultu çıkarıyordu ve Thor onun pullarının arasından titreşimi hissedebiliyordu. Mycoples’in de Gwendolyn’in başına bir şey gelmeden ona varmak istediğini sezinliyordu. Mycoples bulutların altına dalıyor, içine girip çıkıyor, iri kanatlarını çırpıyordu ve orada, Halka’nın içinde olmaktan ve Thor’u sırtında taşımaktan memnunmuş gibi gözüküyordu. Aralarındaki bağ giderek güçleniyordu; Thor Mycoples’in onun her düşüncesini ve isteğini paylaştığını hissediyordu. Adeta bir uzantısının üstünde gidiyor gibiydi.

Thor bulutlarından arasına girip çıkarak yoluna devam ederken, düşünceleri Gwendolyn’e kaydı. Eski Kraliçe’nin sözleri düşüncelerine hâkim oluyor, sürekli aklına geliyordu, ama Thor bunları düşünmemeyi tercih ediyordu. Kraliçe’nin anlattıkları ona aklına hayaline gelmeyecek bir biçimde acı vreiyordu. Andronicus mu? Babası mıydı?

Olamazdı. Thor’un bir yanı bunun daha ilk baştan ondan nefret eden eski Kraliçe’nin oynadığı bir başka oyun olduğunu umuyordu. Belki de onu rahatsız etmek, sebebi her neyse kızından uzak tutmak için aklına yanlış düşünceler yerleştirmek istemişti. Thor çaresizce buna inanmak istiyordu.

Ama Kraliçe bunu anlatırken, sözcükler Thor’un bedeninde ve ruhunda yankılanmış, içine işlemişti. Bunların doğru olduğunu biliyordu. Doğru olmadığını düşünmek istese de, Kraliçe bunları söyler söylemez Andronicus’un gerçekten de babası olduğunu anlamıştı.

Bu düşünce Thor’un üstüne bir kâbus gibi çökmüştü. Her zaman zihninin gerisinde bir yerlerde babasının Kral MacGil olduğunu, Gwen’in onun öz kızı olmadığını umup dua etmişti; böylece, birlikte olabilirlerdi. Thor her zaman babasının kim olduğunu öğrendiği gün dünyadaki her şeyin daha mantıklı olmasını, kaderinin açıklığa kavuşacağını ummuştu.

Babasının bir kahraman olmadığını öğrenmek bir şeydi. Bunu kabul edebilirdi. Ama onun bi canavar olduğunu, canavarların en kötüsü olduğunu, her şeyden öte Thor’un ölmesini istediği adam olduğunu öğrenmesi idrak etmekte zorluk çektiği bir durumdu. Thor Andronicus’un kanını taşıyordu. Bu, Thor için ne anlama geliyordu? Thor’un da bir canavar olmaya mahkûm olması mı demekti? Damarlarında sinsi sinsi kötü bir şey mi gizleniyordu? Onun gibi mi olacaktı?  Yoksa aynı kanı paylaştıkları halde ondan farklı olması mümkün müydü? Kader de kanla mı nesilden nesle geçerdi? Yoksa her nesil kendi kaderini mi yaratırdı?

Thor bir yandan da tüm bunların Kader Kılıcı için ne anlama geldiğini anlamaya çabalıyordu. Şayet efsane doğruysa ve sadece bir MacGil kılıcı kullanabiliyorsa, Thor aynı zamanda bir MacGil miydi? Bu doğruysa, Andronicus nasıl babası olabilirdi? Tabii, Andronicus her nasılsa bir MacGil değilse.

En kötüsü de, Thor bu haberi Gwendolyn’le nasıl paylaşacaktı? Onun ne çok nefret ettiği düşmanının oğlu olduğunu nasıl söyleyecekti? Ona saldırılmasını emreden adam. Gwen kesin Thor’dan nefret edecekti. Thor’a her baktığında, Andronicus’un suratını görecekti. Ama Thor’un yine de bu durumu ona anlatması gerekiyordu… Bu sırrı ondan saklayamazdı. Bu sır ilişkilerini mahveder miydi?

Thor öfkeden çıldırmak üzereydi. Andronicus babası olduğu, bunu ona yaptığı için ona saldırmak istiyordu. Uçarlarken, Thor aşağıya baktı ve alanı gözden geçirdi. Andronicus’un orada bir yerlerde olduğunu biliyordu. Çok geçmeden onunla karşı karşıya gelecekti. Onu bulacaktı. Yüzleşecekti. Sonra da onu öldürecekti.

Ama önce Gwendolyn’i bulmalıydı. Güney Orman’ının üstünden geçerlerken, Thor Gwen’in yakınlarda olduğunu hissetti. İçinde Gwen’in başına bir şey geleceğine dair kötü bir his vardı. Gwen’in her an son anını yaşayabileceğini hissederek Mycoples’i daha da hızlı gitmeye zorladı.

Kılıç Ayini

Подняться наверх