Читать книгу Köle, Savaşçı, Kraliçe - Морган Райс, Morgan Rice - Страница 10

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Оглавление

Kraliyet ailesiyle çevrili Thanos, elindeki altın şarap kadehini tutup keyifli ifadesinde ısrarcı olmak için uğraş veriyor ancak pek başarılı olamıyordu. Burada olmaktan nefret ediyordu. Bu insanlardan, ailesinden nefret ediyordu. Kraliyet törenlerine, özellikle de Ölüm Festivali'nin ardından yapılanlara katılmaktan nefret ediyordu. İnsanların nasıl yaşadıklarını, ne kadar fakir olduklarını biliyordu ve tüm bu gösteri ve şımarıklığın ne kadar manasız ve adaletsiz olduğunu hissedebiliyordu. Buradan uzakta olmak için her şeyini verirdi.

Kuzenleri Lucious, Aria ve Varius'la beraber duran Thanos şirin sohbetlerine katılmak için ufacık bir çaba sarf etmiyor bunun yerine saray bahçelerinde  togaları ve stolalarını kuşanıp yüzlerindeki sahte gülümsemeler ve zoraki nezaketle dolaşan kraliyet misafirlerini izliyordu. Kuzenlerinden bir kaçı düzenlenmiş çimler üzerindeki yiyecek ve şarap dolu masalar arasından birbirlerine yiyecek fırlatıyorlardı. Diğerleri Ölüm Festivali'nde en sevdikleri sahneleri yeniden anlatırken bugün hayatını kaybedenlerle dalga geçip kahkaha atıyorlardı.

Yüzlerce insan diye düşündü Thanos ve içlerinden biri bile onurlu değil.

"Önümüzdeki ay, üç tane savaşçı efendi satın alacağım," dedi en büyükleri Lucious, neredeyse bağırarak; alnındaki terleri ipek mendiliyle silerken. "Stefanus ödediğimin yarısı bile etmezmiş, eğer bugün ölmemiş olsaydı ilk turda öyle kız gibi dövüştüğü için kılıcı bizzat kendim saplayacaktım."

Aria ve Varius güldüler fakat Thanos bu yorumu eğlenceli bulmadı. Ölüm Festivali'ni bir oyun olarak düşünseler de düşünmeseler de cesur olanlara ve ölenlere saygı göstermeleri gerekirdi.

"Brennius'u gördünüz mü?" diye sordu Aria, kocaman mavi gözlerini büyüterek. "Aslında onu almayı düşünmüştüm ama antrenman sırasında bana öyle kendini beğenmiş bir ifadeyle baktı ki. Buna inanabiliyor musunuz?" diye ekledi gözlerini devirip puflarken.

"Bir de kokarca gibi kokuyor," diye ekledi Lucious.

Thanos dışında herkes bir kez daha güldü.

"Hiç birimiz onu seçmezdik," dedi Varius. "Beklenenden daha uzun dayanmış olsa da korkunç bir formdaydı."

Thanos bir saniye daha sessiz kalamayacaktı artık.

"Brennius'un tüm arenadakilerden daha iyi formu vardı," diye karşı çıktı. "Hakkında bir şey bilmediğin savaş sanatı hakkında yorum yapma bari."

Kuzenler sustu ve Aria'nın gözleri yere bakarken fal taşı gibi açıldı. Varius göğsünden nefes verdi ve kaşlarını çatarak kollarını birleştirdi. Thanos'a sanki ona meydan okur gibi yaklaşırken havadaki gerginlik arttı.

"Kendilerine önem veren şu savaşçıları bir kenara bırakın," dedi Aria aralarına girip durumu savuştururken. Çocuklara daha yakına toplanmaları için işaret ettikten sonra, "garip bir dedikodu duydum. Küçük bir kuş kralın Ölüm Festivali'nde kraliyet soyundan birinin dövüşmesini istediğini söyledi."

Hepsi birden sessizliğe gömülürken rahatsız bir şekilde birbirlerine baktılar.

"Belki," dedi Lucious. "Tabii o ben olamam. Aptal bir oyun için hayatımı riske etmek istemem."

Thanos çoğu savaşçıyı yeneceğini biliyordu fakat bir başka insanı öldürmek yapmak istediği bir şey değildi.

"Sadece ölmekten korkuyorsun," dedi Aria.

"Korkmuyorum," diye karşı çıktı Lucious. "Lafını geri al!"

Thanos'un sabrı bitmişti. Yürüdü.

Thanos sanki birine bakar gibi dolanırken uzaktan kuzeni olan Stephania'yı izledi, muhtemelen onu arıyordu. Bir kaç hafta önce Kraliçe, Thanos'a hayatını Stephania'yla birleştireceğini söylese de Thanos bu konuda hemfikir değildi. Stephania da diğer kuzenleri gibi şımarıktı ve onunla evlenmektense isminden, mirasından ve hatta kılıcından vazgeçebilirdi. Oldukça güzel olduğu doğruydu, altın sarısı saçları, süt beyazı teni ve kan kırmızısı dudakları vardı ama hayatın ona nasıl adil davranmadığını hakkında onu bir kez daha dinlemek zorunda kalırsa kulaklarını kesebilirdi.

Hızla bahçenin dışına, gül çalılarına doğru koşarken misafirlerden hiç biriyle göz teması kurmamaya gayret etti fakat tam köşeyi dönmüştü ki Stephania parlayan kahverengi gözleriyle önüne çıkıverdi.

"İyi akşamlar, Thanos," dedi göz kamaştırıcı gülümsemesiyle, çoğu gencin salyasını akıtabilirdi ama Thanos'unkini değil.

"Sana da iyi akşamlar," dedi Thanos ve etrafından dolaşarak yürümeye devam etti.

Stolasını kaldırdı ve ardından ısrarcı bir sinek gibi onu takip etmeye başladı.

"Sence de bu haksızlık değil mi–" diye başladı.

"Meşgulüm," diye cevapladı Thanos, istediğinden daha sert bir tonda oldu bu, Stephania'nın nefesi kesildi. Ardından ona döndü. "Üzgünüm, tüm bu törenlerden sıkıldım."

"Belki benimle bahçede dolaşmak istersin?" dedi Stephania, sağ kaşı ona doğru yaklaşırken kalkmıştı.

Bu kesinlikle Thanos'un istediği son şeydi.

"Dinle," dedi. "Kraliçemizin ve annenin aklından bir şekilde birbirimize ait olduğumuz fikri geçiyor doğru, ama–"

Arkasından "Thanos!" diye seslenen birini duydu.

Thanos dönünce kralın ulağını gördü.

"Kral, hemen taraçada ona katılmanızı istiyor," dedi. "Siz de leydim."

"Nedenini sorabilir miyim?" dedi Thanos.

"Konuşulacak çok şey var," dedi ulak.

Geçmişte kralla sıradan her hangi bir konuda sohbet etmeyen Thanos ne için çağrıldığını merak etti.

"Elbette," dedi.

Canını sıkan bir şekilde yüzü parlayan Stephania koluna girdi ve birlikte yürüyerek ulağı taraçaya kadar takip ettiler.

Thanos kralın çok sayıda danışmanının ve hatta veliaht prensin hali hazırda banklar ve koltuklarda oturduklarını görünce buraya kendinin de davet edilmiş olmasını garipsedi. İmparatorluk'un yönetim şekliyle ilgili fikirleri buradaki herkesten oldukça farklı olduğu için sohbetlerine nasıl bir değer katacağından pek emin değildi. Kendi kendine yapabileceği en iyi şeyin çenesini tutmak olduğunu düşündü.

"Ne kadar güzel bir çift olmuşsunuz," dedi kraliçe onlar içeri girerken sıcak gülümsemesiyle.

Thanos dudaklarını kapalı tutmak için ısırıp oturması için Stephania'ya yanında yer açtı.

Herkes yerleştikten sonra kral ayağa kalkıp herkesi susturdu. Amcası diz boyunda bir toga giymişti fakat diğerlerininki beyaz, kırmızı ve maviyken onunki sadece krallara ayrılmış olan mor renkteydi. Kelleşen şakakları etrafında altın bir burum vardı, yanakları ve gözleri güçten düşmüş görünse de gülümsüyordu.

"Kitleler başa çıkılmaz hale geldiler," derken sesi yavaş ve ciddiydi. Etrafındaki tüm yüzleri bir kralın nüfuzuyla tek tek taradı. "Onlara kimin kral olduğunu ve daha sert kuralları devreye sokmanın zamanı geldi de geçiyor. Bu günden itibaren tüm mal ve gıdalar üzerindeki vergiyi iki katına çıkarıyorum."

Aniden şaşırtıcı bir mırıldanma ve ardından onaylayan kafaların sallanışları geldi.

"Mükemmel bir seçim, hazretleri," dedi danışmanlarından biri.

Thanos kulaklarına inanamıyordu. Halkın vergisini iki katına çıkarmak mı? Halkın arasına karıştığı için mevcut vergilerin zaten halkın çoğunun karşılayabileceğinden çok daha fazla olduğunu biliyordu. Açlıktan çocukları ölen annelerin yaslarına şahit olmuştu. Daha yeni evsiz, derisinin altından kemikleri sayılan dört yaşındaki bir kıza yemek ikram etmişti.

Thanos kafasını çevirmek zorunda kaldı aksi halde bu deliliğe karşı bir çift laf edecekti.

"Son olarak," dedi kral, "bundan sonra, oluşmakta olan yer altı devrimini dengede tutabilmek için her ailenin ilk doğan erkek çocuğu kralın ordusuna hizmet edecek."

Kralın bu dahiyane kararı üzerine küçük bir kalabalık birbiri ardına yorumda bulundu.

Ancak sonunda Thanos kralın ona döndüğünü hissetti.

"Thanos," dedi kral nihayet. "Sessiz kaldın. Konuş!"

Taraçaya sessizlik hakim olurken tüm gözler Thanos'a döndü. Ayağa kalktı, açlık çeken o kız için, acıyla yaşayan anneler için ve hiç bir önemi yokmuş gibi görünen hayatlar için konuşması gerektiğini biliyordu. Onları temsil etmesi gerekliydi, çünkü bunu o yapmazsa kimse yapmayacaktı.

"Daha sert kurallar isyanı bastırmayacaktır," dedi kalbi göğsünde atarken. "Sadece daha da cesaretlendirecektir. Vatandaşların üzerine korku salmak ve özgürlüklerinden mahrum bırakmak onları bize karşı kışkırtıp isyana katılmaya teşvik etmekten başka bir işe yaramayacaktır."

Bir kaç kişi güldü, diğerleri ise kendi aralarında konuştular. Stephania elini tutarak onu susturmaya çalıştı fakat Thanos elini çekti.

"Büyük bir kral, tebaasına hükmetmek için korku kadar sevgiyi de kullanır," dedi Thanos.

Kral kraliçeye rahatsızlık duyduğunu belirten bir bakış attı. Ayağa kalkıp Thanos'un yanına yürüdü.

"Thanos, konuştuğun için cesur genç bir adamsın," dedi elini omzuna koyarak. "Ancak söylediğin gibi kendi kendilerini yöneten bu insanlar genç kardeşini soğukkanlılıkla öldürenlerle aynı kişiler değil mi?"

Thanos kıpkırmızı kesildi. Amcası, kardeşinin ölümünü nasıl bu kadar saygısızca bir biçimde dile getirebilirdi? Thanos yıllardır kardeşi ardından tuttuğu yas nedeniyle  yastığa başını hep kederle koymuştu.

"Kardeşimi öldürenlerin kendilerine yetecek yiyecekleri yoktu," dedi Thanos. "Çaresiz bir adam çaresiz yöntemleri deneyecektir."

"Kral'ın bilgeliğini mi sorguluyorsun?" diye sordu kraliçe.

Thanos, başka kimsenin bu fikre karşı durmamasına hayret ediyordu. Bunun ne kadar adaletsiz olduğunu görmüyorlar mıydı? Yeni kanunların isyanı sadece körükleyeceğini fark etmiyorlar mıydı?

" İnsanların tüm bir ömür boyunca acı çekmeleri ve bundan kar sağlamanızdan başka bir şey istemedikleriyle ilgili kandıramazsınız," dedi Thanos.

Grup içerisinde bu sözleri kınayan homurtular yükseldi.

"Sert konuşuyorsun yeğenim," dedi kral gözlerinin içine bakarak. "Neredeyse isyana katılmak istediğini anlayacağım."

"Belki de zaten bir parçasıdır?" dedi kraliçe kaşlarını kaldırarak.

"Hayır değilim," diye cevapladı Thanos sinirle.

Taraçadaki hava gittikçe ısındı ve Thanos eğer dikkat etmezse davası bile görülmeden ölüm cezasıyla sonuçlanabilecek ihanetle suçlanabileceğini fark etti.

Stephania ayağa kalkıp Thanos'un ellerini tuttu fakat zamanlamasından rahatsızlık duyan Thanos hemen ellerini çekti.

Stephania'nın ifadesi düştü ve kafasını yere eğdi.

"Belki zamanla inançlarının zayıflığını görürsün," dedi kral Thanos'a. "Şimdilik hükmümüz geçerlidir ve hemen uygulamaya konulmalıdır."

"Güzel," dedi kraliçe aniden gülümseyerek. "Şimdi gündemimizdeki ikinci maddeye geçelim. Thanos, on dokuz yaşındaki genç adam; biz imparatorluk hükümdarları olarak sana bir eş seçtik. Seni ve Stephania'yı evlendirmeye karar verdik."

Thanos gözleri yaşlarla parlayan Stephania'ya baktı, yüzünü kaplayan bir endişe ifadesi taşıyordu. Şaşkın hissetti kendini. Bunu ondan nasıl talep ederlerdi?

"Onunla evlenemem," diye fısıldadı, midesinde bir yumru hissederek.

Kalabalık homurtulara boğuldu ve kraliçe o kadar hızlı bir biçimde ayağa kalktı ki sandalyesi arkaya düştü ve kırıldı.

Ellerini yanında tutarak, "Thanos!" diye bağırdı. "Krala nasıl meydan okursun? İstesen de istemesen de Stephania'yla evleneceksin."

Thanos, üzgün gözlerinden akan yaşların yanaklarından süzüldüğü Stephania'ya baktı.

"Sana layık olmadığımı mı düşünüyorsun?" diye sordu, alt dudağını titreterek.

Elinden geldiği kadarıyla onu rahatlatmak için Stephania'ya doğru bir adım attı fakat ona ulaşamadan elleri yüzünde ağlayarak taraçadan koşup çıktı kız.

Öfkelendiği belli olan kral orada durdu.

“"Onu reddedersen evlat," derken sesi aniden soğuk ve sert bir biçimde taraça içinde yankılandı "bu senin için zindan anlamına gelir."

Köle, Savaşçı, Kraliçe

Подняться наверх