Читать книгу Diriliş - Морган Райс, Morgan Rice - Страница 12

ALTINCI BÖLÜM

Оглавление

Caitlin and Caleb, hastane koridorunda birlikte yürüyerek bekleme salonuna doğru gittiler. Eşyalarını toplamak ve giyinmek için Scarlet’in birkaç dakikaya ihtiyacı vardı ve onlar da Scarlet’in mahremiyetine saygı göstererek yalnız hazırlanmasına müsaade ettiler. Caitlin, Scarlet’in hastaneden ne kadar hızlı taburcu olduğuna inanamıyordu: saat daha sabahın dokuzu olmadan buradan çıkmış olacaklardı. Caitlin gerçekten Scarlet’in evde kalıp dinlenmesini istiyordu, ama Scarlet bugün okula gitmekte ısrar etti.

Her şey gerçeküstü gibi geliyordu. Daha birkaç saat önce Caitlin, Ruth tarafından uyandırılmıştı ve kızının yaşayıp yaşamadığını merak ediyordu. Şimdi ise saat sabahın dokuzu olmuştu, Scarlet görünüşte iyiydi ve okula gitmek için hazırlanıyordu. Caitlin, Scarlet normale döndüğü için heyecanlanması gerektiğini biliyordu, ama ona hiçbir şey normal gelmiyordu. İçten içe titriyor ve daha kötü şeylerin onları bekliyor olduğunu seziyordu.

Devasa bambu sürgünleri olan, camlardan içeriye güneş ışığının aktığı, ortada kocaman fokurdayan bir çeşmenin bulunduğu geniş, yüksek tavanlı ve camekânlı bekleme odasına girdiklerinde Caleb her zamanki mutluluğunu kavuşmuş gibi görünüyordu. Caitlin, onun bütün bunları geride bırakmaya kararlı olduğunu ve her şeyin normale döndüğünde ısrar edeceğini sezebiliyordu. Ve bu Caitlin’i rahatsız ediyordu. Caleb sanki olağandışı hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

O devasa, boş avludan geçerlerken Caitlin sonunda “Demek bu kadar, öyle mi?” diye sordu, ayak sesleri mermer zeminde yankılanıyordu. “Şimdi gidip Scarlet’i okula bırakacağız ve hiçbir şey olmamış gibi davranacağız, öyle mi?”

Caitlin kavga etmek istemiyordu ama kendini de tutamıyordu. Bunu böylece bırakamazdı.

Caleb “Daha başka ne yapmamız gerekiyor?” diye sordu. “Scarlet iyi olduğunu söyledi. Doktor onun iyi olduğunu söyledi. Hemşireler iyi olduğunu söyledi. Bütün testler iyi olduğunu gösteriyor. Eve gitmek istemiyor. Ve bunun için ben de onu suçlayamam. Okula gitmek isterken neden bütün gün odasında oturup yatakta uzansın ki?”

Caleb “Ve açıkçası,” diye ekledi “sanırım okula gitmesi iyi bir fikir. Bence hayatına kaldığı yerden devam etmeli. Bence hepimiz bunu yapmalıyız.” Caleb sanki Caitlin’e bir mesaj veriyormuş gibi ona garip bir şekilde baktı. “Onun nerede olduğunu ya da ona gerçekten ne olduğunu bilmeden geçirdiğimiz korkunç bir gün ve geceydi. Ama bize geri döndü. Önemli olan tek şey bu. Benim tek önem verdiğim bu. Ben bunları arkamızda bırakmak ve hayatımıza devam etmek istiyorum. Buna takılıp kalmak istemiyorum. Bunun Scarlet’e de bir yararının olacağını zannetmiyorum. Onun bir tür komplekse girip normal olup olmadığı konusunda endişelenmeye başlamasını istemiyorum. Ben, onun bize dönmüş olmasından dolayı minnettarım, güvende ve sağlıklı ya bu yeter. Önemli olan tek şey bu, sence de öyle değil mi?”

Caleb durup Caitline’e dönünce, sabah güneşi Caleb’in kocaman kahverengi gözlerini aydınlattı; Caitlin o gözlerde umut, her şeyi göze alma ve her şeyin yeniden iyi olduğunu, bütün olanları arkalarında bırakacaklarını söylemesi için kendisine karşı bir yalvarma gördü.

Caitlin de bundan başka bir şey istemiyordu. O gözlere bakınca onların yalnızca mutlu olmasını istiyordu. Gerçekten tartışmak istemiyordu. Ama olanları kafasının içinde ne kadar gerilere atarsa atsın, başarılı olamıyordu. Kızının hayatı, sağlığı-geleceği- tehlikedeydi. Ve tabi insanlığın geleceği de. Ne kadar tatsız bir durum olursa olsun, Caitlin bunu çözmek zorunda olduğunu hissetti.

Diriliş

Подняться наверх