Читать книгу Yalvaran - Блейк Пирс - Страница 15
Bölüm Dokuz
ОглавлениеAdam fahişeleri izlerken eğleniyordu. Onların köşede grup olmaları ve çoklukla ikisi bir arada neşeyle aşağı yukarı yürümeleri hoşuna gidiyordu. Onları kolaylıkla kontrollerini kaybeden telekızlar ve eskortlardan daha enerjik bulmuştu.
Örneğin şu an onlardan bir tanesini, fotoğrafını çekmek için yavaş ilerleyen bir arabanın içindeki kaba, genç adamlara küfrederken görmüştü. Adam onu azcık bile suçlamamıştı. Sonuçta kadın burada çalışmak için bulunuyordu, onlara gösteri yapmak için değil.
Saygı nerede? diye düşündü adam zoraki gülümseyerek. Zamane çocukları.
Şimdi gençler kadına gülüyor ve laf atıyorlardı. Ama bazısı İspanyolca olan sert ve renkli yanıtlarına karşılık veremiyorlardı. Kadının tarzı hoşuna gitmişti.
Bu akşam semt semt dolaşmış ve fahişelerin toplandığı bir dizi ucuz otelin önüne parketmişti. Diğer kızların küfreden kıza göre seksi davranışları daha basit, karşılamaları tuhaftı. Adam onları izlerken içlerinden biri tişörtünü kaldırarak yavaşça ilerleyen bir arabanın sürücüsüne dar iç çamaşırını gösterdi. Sürücü durmadı.
Adam ilk başta dikkatini çeken kıza dikti gözlerini. Kızgınlıkla etrafta dolanıyor ve diğer kızlara söyleniyordu.
Adam eğer isterse kızı alabileceğini biliyordu. Kız onun bir sonraki kurbanı olabilirdi. Bunun için tek yapması gereken, onun dikkatini çekmek için kaldırımdan arabayı ona doğru sürmekti.
Ama hayır, bunu yapamazdı. Bunu hiç yapmamıştı. Hiç sokakta bir fahişeye yaklaşmamıştı. Kızın kendisine gelmesi ona bağlıydı. Bu, bir ajans ya da genelev aracılığıyla tanıştığı fahişeler için de aynıydı. Onları kendilerine doğrudan sormadan buluşmak için ayrı bir yerden alırdı. Bu onların fikri olmalıydı.
Şans eseri alıngan kız adamın pahalı arabasını farketti ve ona doğru yaklaştı. Arabası çok cezbediciydi. Bu nedenle çok şık giyinmişti.
Ama nasılsa gece sona ermişti. Son seferden daha dikkatli olması gerekiyordu. Beceriksiz davranmış, cesedi uçurumdaki çıkıntıdan bırakmış ve batmasını beklemişti.
Ve kız nasıl da telaş yaratmıştı! Bir FBI ajanının kız kardeşi. Adamlar Quantico’dan büyük silahlarla gelmişlerdi. Bu hiç hoşuna gitmemişti. Tanınmak ya da şöhret olmak istemiyordu. Tek istediği arzularını yerine getirmekti.
Ve buna hakkı yok muydu? Sağlıklı bir erkek arzularını karşılamadığında ne olurdu?
Dalgıçları, gölün altını kontrol etmeleri için gönderiyorlardı şimdi. Üzerinden üç yıl bile geçmiş olsa orada ne bulacaklarını biliyordu. Bundan hiç ama hiç hoşlanmamıştı.
Yalnızca kendisi için endişelenmiyordu. İşin tuhafı göl için de kendisini kötü hissediyordu. Dalgıçların inceleme yapmak için dalmaları ve her gizli köşe bucağını kurcalamaları ona oldukça müstehcen, invazif ve affedilmez bir saldırı gibi geliyordu. Sonuçta göl kötü bir şey yapmamıştı. Neden o rahatsız ediliyordu ki? Neyse, endişelenmiyordu. Kurbanı izleyerek ona ulaşabilecekleri bir yol yoktu. Bu mümkün değildi. Bu gölle işi bitmişti ama. Yeni kurbanını nereye saklayacağına henüz karar vermemişti fakat gece bitmeden önce bir karar verecekti. Şimdi neşeli kız onun arabasına bakıyordu. Her adımında ayrı bir şımarıklıkla kendisine doğru yaklaşmaya başladı.
Adam yolcu penceresini indirdi ve kız başını camdan içeri uzattı. Koyu renk ruju, renkli farı ve dövme gibi görünen sert kavisli kaşları ile ağır makyajlı, koyu tenli bir Latin’di kız. Küpeleri büyük, altın boyalı haçlardı.
“Güzel araba,” dedi.
Adam gülümsedi.
“Senin gibi güzel bir kızın bu saatte sokaklarda işi ne?” diye sordu adam. “Uyku saatin geçmedi mi?”
“Belki bana iyi geceler öpücüğü vermek istersin,” dedi kız gülümseyerek.
Kızın dişleri adama dikkat çekici derecede beyaz ve düzgün görünmüşlerdi. Gerçekten de çok sağlıklı görünüyordu. Bu çok nadir bir durumdu. Sokaklardaki hırsız kızların çoğu uyuşturucu bağımlılığının değişik aşamalarındaydılar.
“Tarzından hoşlandım,” dedi adam. “Çok chola.”
Kızın gülümsemesi yüzüne yayıldı. Adam kızın bir Latin gangstere ait bu ismi bir iltifat olarak aldığını görebiliyordu.
“Adın ne?” diye sordu adam.
“Socorro.”
Ah, “socorro,” diye düşündü adam. İspanyolca “yardım” demek.
“Bahse girerim çok yardım ediyorsun,” dedi hınzır bir ses tonuyla.
Kız, koyu kahverengi gözlerini aynı hınzırlıkla adama çevirdi. “Şu an biraz yardım alman gerekiyormuş gibi görünüyor.” dedi.
“Belki de,” dedi adam.
Ama kuralları konuşmaya başlamadan önce adamın arabasının yanındaki boşluğa bir araba park etti. Adam sürücü koltuğundaki kişinin pencereden bağırdığını duydu.
“¡Socorro!” dedi sürücü. “¡Vente!”
Kız en ufak bir kızgınlık göstermeden hemen toparlandı.
“¿Porqué?” diye geri bağırdı.
“Vente aquí, ¡puta!”
Adam kızın gözlerinde korkunun izlerini görmüştü. Arabadaki adamın kendisine fahişe diye seslenmesinden kaynaklanıyor olamazdı bu. Adam, arabadaki kişinin kızın pezevengi olduğunu ve bu gece ne kadar para kazandığını kontrol ettiğini anlamıştı.
“¡Pinche Pablo!” diye kısık sesle mırıldandı kız. Sonra arabaya doğru yürüdü.
Adam arabada oturmuş kızın geri gelip kendisi ile anlaşıp anlaşmayacağını merak ediyordu. Her iki durum da hoşuna gitmemişti. Oturup beklemek ona göre değildi.
Kıza duyduğu ilgi aniden yok oldu. Hayır, artık onunla uğraşmak istemiyordu. Kızınsa ne kadar şanslı olduundan haberi yoktu oysa.
Ayrıca bu kenar mahallede ne yapıyordu ki? Sonraki kurbanının klas olması gerekiyordu.
Chiffon, diye düşündü. Neredeyse Chiffon’u unutmuştu. Belki de onu özel bir durum için saklamışımdır.
Bekleyebilirdi. Bu gece olmak zorunda değildi. Çok istekli olmasına karşın kötü hislerini dizginleyerek arabasıyla oradan uzaklaştı. Bunun en iyi kişisel özelliklerinden birisi olduğunu düşünüyordu.
Sonuçta çok medeni bir adamdı.