Читать книгу Yalvaran - Блейк Пирс - Страница 6
Prolog
ОглавлениеJanine aşağıdaki kıyıda suyun içinde bir karaltı gördüğünü sandı. Bu şey büyük ve siyahtı. Kıyıya vuran suyun içinde hafifçe hareket ediyor gibiydi.
Esrarlı sigaradan bir nefes çekti ve sigarayı erkek arkadaşına verdi. Bu karaltı büyük bir balık olabilir miydi? Ya da başka tür bir canlı?
Janine kendi kendisine hayallere kapılıp gitmemesini söyleyerek hafifçe ürperdi. Korkmak onun uçuşunu mahvedebilirdi. Nimbo Gölü tıpkı diğer Arizona gölleri gibi balıklarla dolu büyük bir yapay rezervuardı. Burada Nessi canavarları olduğuna dair hiç hikaye duymamıştı.
Colby’nin, “Vay be, göl ışıl ışıl!” dediğini duydu.
Janine erkek arkadaşına bakmak için döndü. Çilli yüzü ve kızıl saçları öğlen güneşinin altında parlıyordu. Esrarlı sigaradan bir nefes çekmişti ve aptal bir ifadeyle suya bakıyordu. Janine kıkırdadı. “Sen ışıl ışılsın oğlum,” dedi. “Her yerin.”
“Evet, göl yüzünden,” dedi Colby.
Janine dönüp Nimbo Gölü’ne baktı. Henüz tam olarak kafayı bulmamış olmasına rağmen görüntü inanılmazdı. Öğlen güneşi kanyonun duvarlarını kızıl ve altın rengine boyamıştı. Su, büyük ve parlak bir ayna gibi renkleri yansıtıyordu.
Nimbo’nun İspanyolca ışık halkası demek olduğunu hatırladı. İsim tam olarak uyuyordu.
Sigarayı yeniden alıp, boğazını aşağıya doğru hafifçe yakan dumanı derin derin içine çekti. Artık bir dakika içinde kafayı bulacak ve kendisini daha iyi hissedecekti. Bu çok keyifli olacaktı.
Yine de suyun içindeki siyah karaltı ne olabilirdi ki?
Sadece ışık oyunu, dedi Janine kendi kendine.
Ne olursa olsun ondan ürkmek ya da korkmak yerine en iyisi onu görmezden gelmekti. Her şey harikaydı. Burası onların en sevdikleri yerdi. Colby’nin ve kendisinin... Son derece güzel, göldeki koylardan birine sıkışmış, kamp alanından uzak, her şeyden ve herkesten uzak bir yer. O ve Colby buraya daha çok haftasonları geliyorlardı ama bugün okulu asmışlardı ve buraya yeni gelmişlerdi. Yaz sonu havası kaçırılmayacak kadar güzeldi. Burası Phoenix’ten daha serin ve güzeldi. Colby’nin arabası arkalarındaki çamurlu yolda park halindeydi.
Janine göle bakarken gerçekten giderek artan bir duyguyla doldu. Göl neredeyse gözleri kamaştıracak kadar muhteşem görünüyordu. Colby de öyle. Colby’e sarılıp onu öptü. O da Janine’i öptü. Bu his harikaydı. Onunla ilgili her şey muhteşem görünüyor ve hissettiriyordu. Dudaklarını ondan çekip Colby’nin gözlerinin içine bakarak nefes nefese, “Nimbo’nun ışık halesi demek olduğunu biliyor muydun?”
“Vay canına,” dedi. “Vay canına.”
Hayatında ilk kez bu kadar inanılmaz bir şey duymuş gibiydi. Bunu söylerken sanki kutsal ya da ona benzer bir sözmüş gibi şaşkın ve komik görünüyordu. Janine gülmeye başlayınca Colby de güldü. Sonraki birkaç dakika sarılmış halde kalarak birbirlerini okşayıp sevdiler.
Janine kendisini geri çekti.
“Sorun ne?” diye sordu Colby.
“Hiçbir şey,” dedi Janine.
Janine bir anda bluzunu yukarıya kaldırdı. Colby’nin gözleri kocaman açıldı.
“Ne yapıyorsun?” diye sordu.
“Ne yapıyorum sence?”
Colby’nin tişörtünü çıkarmaya uğraşıyordu.
“Bir dakika,” dedi Colby. “Burada mı yani?”
“Neden olmasın? Arabanın arka koltuğundan iyidir. Kimse bizi görmüyor.”
“Ama ya bir tekne…”
Janine güldü. “Tekne geçse bile bu kimin umurunda ki?”
Colby şimdi onunla birlikte hareket ediyor, tişörtünü çıkarmasına yardım ediyordu. Telaş içinde beceriksizlikler yapıyor ve heyecanlarına heyecan katıyorlardı. Janine bunu daha önce burada yapmayı akıl etmediklerini düşünüyordu. Bu hiç de burada ilk kez uyuşturucu içmelerine benzemiyordu.
Ama Janine suyun içindeki karaltıya bakmaya devam ediyordu. O nesne, ne olduğunu öğrenene kadar kendisine rahatsızlık verecek ve her şeyi mahvedecekti.
Nefes nefese ayağa kalktı.
“Hadi,” dedi. “Gidip bir şeye bakmamız gerek.”
“Ne?” diye sordu Colby.
“Bilmiyorum. Sadece gel.”
Colby’nin elini tuttu ve sert yokuştan kıyıya doğru tökezleyerek indiler. Janine gerilmeye başlamıştı. Bundan nefret ediyordu. Kısa süre sonra o karaltının zararsız olduğunu anlayacak ve kendisini yeniden iyi hissetmeye başlayacaktı.
Yine de aniden ve sert biçimde kafayı bulmamış olmayı diliyordu.
Attıkları her adımla birlikte cisim daha netleşiyordu. Siyah plastikten yapılmıştı ve oluşan hava kabarcıkları suyun yüzüne çıkıyordu. Ayrıca hemen yanında küçük ve beyaz bir şey vardı.
Suya yaklaşık bir metre kala Janin bunun siyah bir çöp torbası olduğunu gördü. Ucu açıktı ve açık kısımdan doğal olmayan beyazlıkta bir el sarkıyordu.
Belki de bir vitrin mankeni, diye düşündü Janine.
Daha yakından bakmak için suya doğru eğildi. Tırnaklar ellerdeki solgun renge kontrast oluşturacak biçimde parlak kırmızı ojeyle boyanmıştı. Janine’in bedenine elektrik akımına benzer korkunç bir his yayıldı.
El gerçekti. Bu bir kadın eliydi. Torbada ölü bir beden vardı.
Janine çığlık atmaya başladı. Colby’nin de bağırdığını duyuyordu.
Ve uzun bir süre durmadan bağıracaklarını biliyordu.