Читать книгу Kısmet Koyu - Dawn Brower - Страница 8

BÖLÜM ÜÇ

Оглавление

Holly, Noel çiçeğini Hoş Tesadüfler Yoluna taşıyıp, tezgâhın üzerine yerleştirdi. Ivy ortalarda olmadığına göre arka taraftaydı. Hiç müşterileri yoktu ve zilin sesi kız kardeşini Holly’nin gelişi konusunda uyarmış olmalıydı. Yardıma ihtiyacı olan birisi var mı diye bakmak üzere gelmesi uzun sürmezdi. Holly gözlerini kapıya dikti ve alt dudağını ısırdı. Kız kardeşi, eski erkek arkadaşının Kısmet Koyu’na geri dönmesinden mutlu olmayacaktı.

Gabriel, onun hayatının aşkıydı. Genç kadını şöhret ve para uğruna terk etmişti. Şimdi sakatlanmıştı ve belki bir daha asla profesyonel olarak futbol oynayamayacaktı. Bu konuda Gabriel ile konuşmak istememişti. Onun için acı verici bir konu olmalıydı. Genç adama neden geri döndüğünü, ne kadar süreyle burada kalmayı planladığını sormalıydı. Gabriel’in arkadaşı içinde değişik duygular uyandırmasaydı, sorabilirdi de. Adını öğrenme zahmetine dahi girmemişti. Genç adam onu çok garip hissettirmişti. Holly hâlâ tüm kahvesini onun üzerine döktüğüne inanamıyordu. Adam kim bilir onun hakkında neler düşünmüştü?

Ivy tezgâha gelirken “Ahh! Sadece senmişsin. Tadım başladı mı?” diye sordu.

“Evet”, diye cevapladı Holly. “Bunlar Noel Baba kupaları mı?” Her dükkânın, katılmak isteyenlere verebileceği sınırlı sayıda kupası vardı. Kupalar, mağazalarda sunulan sıcak kakaoya erişimi sağlıyordu. Katılımcılar istedikleri kadar kakao içebiliyordu. “Neden onları daha önce çıkarmadın? Ben yokken bunu yapacağını düşünmüştüm.” Kahve almaya gitmek yerine dükkânda kalmalıydı. “Dur, sana yardım edeyim.”

“Senin neyin var?” Ivy şaşırmış bir ifadeyle ona bakıyordu. “Garip davranıyorsun.”

“Ben iyiyim.” Genç kadın sessizce çalışmaya başladı ve bardakları düzgün sıralar halinde tezgâhın arkasındaki rafa yerleştirdi. Sıcak kakaonun çoğu arka tarafta büyük bir kaptaydı, ama birazını yakındaki bir tezgâhın üzerindeki içecek dağıtıcısına koymuşlardı. Önceden kupalarını almış olan müşteriler içeceklerine buradan ulaşabilirdi. Noel Baba kupalarını almak isteyenler kasaya gelerek, satın alabilirlerdi.

“Uzun süre ortalarda yoktun. Neden bu kadar oyalandın?” Ivy, Noel çiçeklerini alarak dükkân vitrinine götürdü. Çiçekleri yerel bir sanatçı tarafından yapılmış resmin her iki yanına yerleştirdi. Sık sık yerel sanatçıların eserlerini sergilerler, satılmalarında yardımcı olurlardı. Hoş Tesadüfler Yolu bu satışlardan küçük bir yüzde alırdı.

“Cadı Kazanı’nda küçük bir aksilik yaşadım.” Holly gözlerini Ivy’den kaçırdı. Çarpıştığı yakışıklı adamın üstüne kahvesini döktüğü için hâlâ utanıyordu. Daha önce onun kadar mükemmel bir adam görmemişti. Gece vakti gökyüzüne benzeyen siyah saçları vardı. Aynı koyuluktaki mavi gözleri, neredeyse kapkara görünüyordu. Sert bakışları onları daha da koyulaştırıyordu. Runaways oyuncularından biri değildi. Gabriel'in onu nereden tanıdığını merak etmeden duramıyordu.

“Ahh! Tek söyleyeceğin bu mu?”

Holly, zil sayesinde daha doğrusu tadıma katılanların dükkân kapısını açarak içeri girmesiyle cevap vermekten kurtuldu. Hepsinin elinde Noel Baba kupaları vardı, bu yüzden onları Hoş Tesadüfler Yolu’nun çikolatalı içeceğini bulabilecekleri yere doğru yönlendirdi. Kakaolu içeceği beğenmelerini umuyordu.

“Nereye bakıyorsun öyle?” diye sordu adamın biri. Holly’nin ödü kopmuştu. Ona nasılda gizlice yaklaşmışlardı? Dükkâna giren ve çıkan onca insan arasında bunu yapmak oldukça kolaydı. Özellikle kendi düşüncelerinde bu kadar kaybolmuşken.

Holly, genç adamın bakışlarıyla karşılaşmak üzere döndü. “Yeniden, merhaba.” Gabriel neredeydi? Arkadaşıyla birlikte tadıma katılmamış mıydı? Dükkânda Ivy’i arandı ama ortalarda gözükmüyordu. Nereye gitmişti? Eğer Gabriel’in kasabada olduğunu öğrenirse, öfke nöbeti geçirirdi. Genç adamı hâlâ seviyordu. Holly bir an bile onu sevmekten vazgeçtiğine inanmamıştı, ama sevgi ile nefret arasında da ince bir çizgi vardı. Gabriel onu derinden yaralamıştı ve Ivy’de bu yaralar açıkça görülüyordu.

“Düzgün bir şekilde tanıştırıldığımızı sanmıyorum.” Genç adam elini uzattı. “Ben Nicholas Bell.”

“Ahh! Tanıştığımıza memnun oldum.” Bu adam karşısında neden dili tutuluyordu? “Kasabada uzun süre mi kalacaksınız?”

“Ben istemezsem, hayır” diye cevap verdi. “Tatilin geri kalanında havanın çok daha iyi olduğu bir yere gitmeden önce Gabe'nin ailesiyle birkaç gün geçirmesi gerekiyor.”

“Ahh!” Genç adam onun tanıştığı en kalın kafalı kadın olduğunu düşünüyor olmalıydı. “Anlıyorum.” Genç adamın elindeki Noel Baba kupasını göstererek, “Biraz daha kakao ister misiniz?”

Genç adam kötü bir fikirmiş gibi kupasına baktı. “Birkaç bardak içtim. Eğer daha fazla içersem, sanırım bir çikolataya dönüşeceğim.”

Genç kadın, onun çok leziz bir çikolata olacağını düşündü. Holly neredeyse ondan bir parça koparmanın düşüncesi ile dudaklarını yalayacaktı. Gerçek anlamıyla değil elbette, ama kesinlikle çok daha samimi bir şekilde. Kafasından bu düşünceleri uzaklaştırmalıydı. Genç adam ona uygun biri değildi. Nicholas, Kısmet Koyu’ndan nefret ediyordu ve genç kadın bu kasabadan asla ayrılmayacaktı. Kasaba onun hayatıydı. “Bu çok kötü. Kasabanın en iyi kakaosu Hoş Tesadüfler Yolundadır.”

“Bundan emin misin?” Genç adamın dudakları çapkın bir gülümsemeyle kıvrıldı. “Dükkânda durmak zorunda mısın? Birlikte biraz dolaşmak ister misin? Buranın sahibi nerede?” Genç adam dükkânın içerisine bakındı. “Onlardan mola vermek veya erken paydos etmek için izin iste.”

Genç kadın evet demek istedi, ama Ivy’i tek başına bırakamazdı. Ayrıca genç adamın dükkânın sahibi olduğunu düşünememesinden rahatsız olmuştu. Sadece yirmi üç yaşındaydı, ama bu bir işletme sahibi olmanın sorumluluğunu üstlenemeyeceği anlamına gelmiyordu. Genç adam ondan dört veya beş yaş büyük olmalıydı. Yaşı Gabriel’in yaşına yakın gibiydi.

“Sanırım imkânsız.” Holly başını salladı. “O bizi köle gibi çalıştırır.”

“Bu çok kötü. Birlikte güzel vakit geçirebilirdik.” Genç adam gülümsemeyi bıraktı. “Eğer bana nerede olduğunu gösterirsen, belki seni bırakması için onu ikna edebilirim.”

“Bu mümkün değil.” dedi Holly. “Öyle olsaydı, zaten evet derdim.”

“Ne?” Kafası karışmış bir şekilde genç kadına baktı ve sonra kafasını salladı “Anlıyorum. Dükkânın sahibi sensin.”

Genç kadın başıyla onayladı. “Kız kardeşim ve ben.” Genç kadın dükkânın diğer ucunu işaret etti. Ivy sonunda geri dönmüştü ve çok da mutlu görünmüyordu. “Ivy.”

“Belki daha sonra.” Genç adam Ivy’e doğru baktı. Onun ilgisinin kız kardeşine kaymasından bir an huzursuzluk duydu. Genç adam hercai bir tip miydi? İşin geçeği, genç kadının ona hiç ihtiyacı yoktu… Genç adamı yalnız bırakarak tezgâhın arkasında çalışmaya başladı. Holly’nin sahip olamayacağı bir adam ile ilgili hayaller kurmaktan daha önemli işleri vardı.

Kısmet Koyu

Подняться наверх