Читать книгу Белый Тюльпан. Самые пронзительные турецкие рассказы ХХ века. Уровень 1 - - Страница 5

Beyaz Lâle

Оглавление

Hudutta bozulan ordu iki günden beri[50] Serez’den[51] geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve kırmızı, giysileri paramparça idi. Dursalar düşeceklermiş gibi, omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş; yorgun ve perişan, ağır ağır yürüyorlardı.

Askerin çekilmesi bitince Bulgarlar, Türk mahallelerinde gezinmeye başladılar. Şehrin Rum ve Bulgar olmayan kısmı[52] derin bir sükût içinde uyuyordu. Bütün perdeler inmişti. Kafeslerde heyecanlı gölgeler oynaşıyor, sararmış erkekler demirleri vurulmuş kapıların arkasında kalplerinin çarpıntısını dinler gibi, bütün gün bütün gece pinekliyorlardı.

Bu sıkıcı, bu üzücü sükûnet çok sürmedi. Ertesi gün Bulgar ordusu mızıka çalarak şehre girdi, hükümeti ve kışlaları doldurdu. Aynı zamanda birçok komitacı[53] da karınca gibi sokaklara üşüşmüştü. Galipler sevinçlerinden bir yerde duramıyorlar, ayaklarında görünmez kanatlar varmış gibi, oraya buraya koşuyorlardı.

Şehrin yağmasının ve ahalinin katliamının intizamını belirtmek ve usule göre idare etmek, Binbaşı Radko Balkaneski’nin vazifesiydi. O, daha içeri girilmeden merkez kumandanı tarafından tayin edildi.

Bu, gayet mükemmel tahsil ve terbiye görmüş bir gençti. Lise öğrenimini İstanbul’da Galatasaray Sultanisi’nde bitirmiş, bin dokuz yüzde Sofya Harp Okulu’ndan çıkmış, birkaç sene sonra yedek orduya geçmişti. Asil ve zengin bir çiftçi olan babasının bitmez tükenmez denilen parasıyla[54] yaşıyor, hayatının bir kısmını çılgın eğlencelerle, bir kısmını da milli işlerle, yani Makedonya teşkilatıyla[55], bomba amirliğiyle geçiriyordu. Bekârdı. Evlenmeye vakit bulamamıştı. Çünkü hayatının bütün yazlarını Makedonya’da geçirir, teşkilatı teftiş eder, komite mahkemesince verilip de nasılsa uygulanmayan muallâk ve mukaddes kararları yerine getirirdi. Çok zengin olduğundan paranın önemi yoktu. Bütün ruhu, bütün mevcudiyeti hayalde toplanmış: Büyük Bulgaristan İmparatorluğu…

Elbise giydirilmiş bir tunç kadar güzel ve mütenasip vücudu vardı. Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi. Sol kolunu yürürken ve ayakta dururken hep kalçasına dayardı. Az lâkırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi.

Hükümetin karşısındaki Türklerin merkez kumandanlık dairesine[56] girince şapkasını çıkardı. Çok ve sert saçlarını eliyle geriye attı.

– Ne kadar çete reisi[57] varsa, beş dakikaya kadar hepsi buraya… diye emir verdi.

Yaver koşarak dışarı çıktı. Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar. Henüz nizamiye ve gönüllü taburlarının neferleri dağılmamıştı. Radko beş dakikayı boş geçirmek istemedi. Sabahtan beri hiçbir şey yememişti. Hizmetçisini çağırdı. Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu. Sonra Türk kumandanının daha toz konmamış olan yumuşak ve geniş koltuğuna yerleşti. Sigarasını yaktı. Burası kalın fes rengi[58] perdeli, halı döşeli süslü bir oda idi. Bir askeri mevkiden ziyade dul ve ihtiyar bir kadının hücresine benziyordu. Duvarlarda askerliğe ait ne bir levha, ne bir program, ne bir timsal vardı. Radko, insana uyku getiren bu yumuşak koltukta duramadı. Ayağa kalktı, gitti, açık pencerenin kenarına dayandı. Aşağıda kaynaşan askerlere bakarak planını zihninden geçirdi. Serez’de Türkler çok zengindiler. Şimdi bunların kaçamayanları toplanacak, önce işkence ile kasalarındaki ve bankalardaki paraları alınacak, sonra hepsi öldürülecekti. Bu yarım saatlik bir işti. Lâkin geriye güç bir şey kalıyordu. Şehirde en güzel Türk kızının hangisi olduğunu anlamak… Kendisine Cuma’dan, Osenova’dan seçilen on dört – on beş yaşında dokuz tane kız getirmişlerdi. Beğenmedi. Bunların ikisi güzelce idi ama pek zayıf idiler. Yedisi adeta köylü idi. Avazları çıktığı kadar ağlıyorlar, işte kabalaşan elleriyle yüzlerini kapamaya çalışıyorlardı. Gürültülerinden, hıçkırıklarından hiddetlenmiş, hepsini ihtiyattaki taburun askerlerine vermişti. Kendisine layık kız burada, Serez’de idi.

50

«İki günden beri» – уже два дня.

51

«Serez» – Серре, крупный город на территории современной Греции; с XIV века находился под управлением Османской империи; в начале XX века оказался местом вооруженного противостояния болгар и местных греков; по результатам Балканской войны 1912–1913 лет отошел к современной Греции.

52

«Şehrin Rum ve Bulgar olmayan kısmı» – не являющаяся греческой и болгарской часть города.

53

«Komitacı» – член тайной организации, использующей вооруженные методы для достижения своих политических целей; террорист.

54

«Bitmez tükenmez denilen parasıyla» – на его деньги, которые никогда не заканчивались.

55

«Makedonya teşkilatı» – группировка македонских повстанцев.

56

«Türklerin merkez kumandanlık dairesi» – Центральное командование армии Османской империи.

57

«Çete reisi» – руководитель местной разбойной группировки.

58

«Fes rengi» – темно-красный цвет.

Белый Тюльпан. Самые пронзительные турецкие рассказы ХХ века. Уровень 1

Подняться наверх