Читать книгу Aldatilmiş - Морган Райс, Morgan Rice - Страница 14

Yedinci Bölüm

Оглавление

Samantha zincirlenmiş bir şekilde ayakta duruyordu. Bü- yük oda boyunca sürüklenirken koluna sıkı sıkı yapış-mış bir sürü vampir tarafından kıskaçta tutuluyordu.  Oda bir mezbahaya dönüşmüş gibiydi.  Nereye  kafasını çevirse, Kyle ve lanetli kılıcı tarafından parçalara ayrılmış eski mec- lisine bağlı binlerce vampirin cesetlerini, zeminin her yerini kaplamış kan gölünü görüyordu. Demek ki kılıç hayal etti- ğinin çok daha ötesinde bir güce sahipti.

Gelgelelim  tüm bu katliama  rağmen  yüzlerce  vampir hayatta kalmıştı.  Onlar artık Kyle’ın halkıydı.  Ayrıca her geçen saniyeyle birlikte açık kapılardan onlara yenileri ek- leniyordu.  İşin doğrusu, Kyle’a sadakatlerini sunmak  için yalvarmaya  hazır vampir  sürülerinin  sonu gelmeyecekmiş gibi duruyordu. Artık açık bir şekilde burası onun meclisiy- di. Rexius öldükten sonra sadakat sunulabilecek başka kimse kalmamıştı. Kyle bunu hak etmişti. Ona ihanet etmiş olan her vampiri ortadan kaldırmayı başarmıştı.

Ona Rexius’a  karşı savaşında yardım etmiş olan yüzlerce vampir vardı. Bazıları Kyle’a gerçekten sadık olsa da bazıları sadece fırsatçıydı. Diğerleri ise Rexius’u  sevmiyor ve ellerine bir fırsat geçmesini bekliyordu. Şehrin her yerindeki meclis- lerden vampirler akın etmeye devam etti. Haberler vampirle- rin dünyasında hızla yayılıyor ve gelenlerin tamamı da yaklaş- makta olan savaşın bir parçası olmak istiyordu. Katılanların sebepleri ne olursa olsun artık bu, Kyle’ın ordusuydu.

Kyle lider ve kılıç da onun elinde olduğuna göre şimdiye kadar vampir ırkının karşılaşmadığı türden bir savaşın kapı- da olduğu aşikârdı. Kyle acımasız ve kan dökme meraklısıy- dı, bu katliam bile onu tatmin etmemişti. İçinde bir türlü boşaltamadığı bir kin vardı. Ona sadakatlerini sunmak için koştura koştura kapısına dayanmamış olan dışarıdaki tüm vampirler bunun bedelini ödeyeceklerdi, tüm masum insan- larla birlikte. Samantha gayet iyi biliyordu ki onun güttüğü kan davasının sonu gelecek gibi değildi ve New York City yakında onun oyuncağı haline gelecekti.

Tüm bu kargaşanın içinde Samantha’yı doğruca odanın ortasına sürüklediler.

Şimdi Rexius’un  tahtında oturan Kyle, gücünün tadını çıkarıyor, tüm vampirler karşısında eğilmişken yüzünde şey- tani bir sırıtmayla bekliyordu.

Kyle’ın yanında dikilmekte olan Sergei, elindeki metali üç kez zemine vurdu.

Tüm oda, binlerce vampir kusursuz bir şekilde sıraya geç- ti. Hepsi yumruklarını kaldırıp bağırdı: “Çok yaşa Kyle!”

Samantha’nın dili tutulmuştu. İnanılmaz bir güç ve sada- kat gösterisiydi. Hayatı boyunca böylesi bir itaatkârlık gör- memişti. Kyle mıknatıs gibiydi. Daha şimdiden bir tirandı.

Ne var ki Kyle askerleriyle ilgileniyormuş gibi görünmü- yordu. Gözleri Samantha’nın üzerindeydi. Tüm oda ona yö- nelmiş ilgisinin farkındaydı ve olacakları izlemeye hazırlan- maktalarken odanın içindeki uğultu dindi.

“Pekâlâ” dedi Kyle ona. “Kılıç için benimle dövüştün. Ancak gördüğün gibi, onu elinde tutan benim.”

“Şimdilik”  diye yanıt verdi Samantha.

Bırakalım bunu biraz düşünsün,  diye düşündü. Zira yü- rekten inanıyordu ki kılıç sonsuza kadar ona ait olmayacak- tı. Kılıcı elinde tutması gereken kişi kesinlikle Kyle değildi.

Kyle kaşlarını kaldırdı.

“Seni neden bu kadar canlı tuttuğumu biliyor musun?” diye sordu.

Samantha meydan okur bir şekilde ona baktı. Onunla bir diyaloğa girme heveslisi değildi. Bu yeni mecliste yer almak falan istemiyordu. Ayrılmak, buradan mümkün olduğu ka- dar uzağa gitmek istiyordu. Sadece Sam’i alıp gitmek istiyor- du. Şayet o izin verirse.

Fakat Sam görünürde yoktu. Kyle’ın askerleri tarafından ele geçirilmişti ve onu o zamandan beri görmemişti. Samantha de- likanlının nerede olduğunu buluncaya kadar serinkanlı olmalıy- dı. Kendine  zaman kazandırmalı, eğer gerekirse ona sadakatini sunmalıydı, ta ki Sam ve o buradan kaçabilecek fırsatı buluncaya kadar.

“Rexius’un kılıcı almak için neden benim  yerime  seni gönderdiğini hâlâ bilmiyorum.  Hepimizin bildiği gibi ben daha iyi bir savaşçıyım. Fakat kabul etmeliyim ki senin de bazı maharetlerin var” dedi.

“Fakat  seni canlı tutmamın tek nedeni bu değil. Rexius seni cezalandırmayı planlamıştı. Bundan  anlıyorum ki ona hâlâ sadık olman için bir neden olmamalı. Yaklaşmakta olan bir savaş var ve senin gibi güçlü savaşçıları kullanabilirim. Eğer bana sadakatini sunmaya hazırsan seni hayatta tutmayı tekrar düşünebilirim.”

Samantha düşündü. Ona sadakatini sunmakla ilgili bir der- di yoktu çünkü biliyordu ki çok yakında tüm bunları bırakıp gidecekti. Fakat önce Sam hakkında bir şeyler öğrenmeliydi.

“Çocuğa ne oldu?” diye sordu. “Nerede o?”

Kyle gülümsedi.

“Ah evet, şu çocuk. Hemen  sadede gelelim. Bu insana karşı neden böyle bir düşkünlük gösterdin bilmiyorum  ve böyle yaparak zaten kurallarımızı çiğnedin. Seni sırf bunun için bile öldürebilirim biliyorsun ki. Fakat bunu çok ilginç buluyorum ve işin doğrusu hayatta kalmana izin verme ne- denlerimden birisi de bu.”

“Görüyorsun ki Samantha, cezalandırılman lazım. Vak- tiyle bana değil de Rexius’a sadık kalmış olan her vampirin cezalandırılması gerekiyor. Bu, yeni ordumun başlangıç aşa- ması. Bana ve sadece bana itaat etmeyi öğreneceksiniz.”

“Senin için en kusursuz çözümü  buldum:  Hem bana olan sadakatini kanıtlayacaksın, hem de cezalandırılacaksın. Adamlarım seni çocuğun yanına götürecek, onu buraya ge- tireceksin ve herkesin gözü önünde onu öldüreceksin.”

Bu fikir karşısında Samantha’nın kalbi paramparça oldu. Bu onun asla ama asla yapamayacağı bir şeydi. Onun haya- tına kıyacağına kendi canına kıyardı. Kyle, her zamanki gibi, sanrılar içindeydi. Ve zalimdi. Evet, tam Rexius’un halefi ol- maya uygundu.

“Onu  bizzat kendi ellerinle öldürmeni izlemekten zevk du- yacağım” dedi Kyle, fikri düşününce gülümseyerek. “Görüyor- sun ki bu çocuğu bir fazlalık olarak görüyorum. Kız kardeşiyle aynı soydan geliyor ve tek bildiğim, hepimize zarar verebilecek bir bağışıklığa sahipler. İkisine de güvenmiyorum. Bilmiyorum onun insan olduğunu söylememe gerek var mı?”

Kyle, Samantha’nın yüzünü yakından inceledi.

“Eğer bunu yaparsan seni mevki, onur ve saygınlıkla ödül- lendireceğim. Senin için meclisimde özel bir yer olacak. Bu muhteşem bir savaş olacak, ırkımızın gördüğü en muhteşem savaşlardan biri olacak. Sen de bunun baş mimarlarından biri olabilirsin.”

“Diyelim ki reddettin…  İşkence göreceksin, yavaş yavaş; sonsuz bir acıya mahkûm olacaksın ve ismin meclisimizin tarihinden tamamen silinecek.”

Samantha  düşünmekteyken  odanın tamamında  ölüm sessizliği hâkimdi.  Bir çıkar yol bulmak için kafası fırıldak gibi dönüyordu.

“Neden onu bizzat kendin öldürmüyorsun?”  diye sordu sonunda.

Kyle geri yaslandı ve hafifçe sırıttı.

“İzlemeyeceksem ne zevki kalır” dedi. “En büyük hobile- rimden biri, insanların sevdiklerini öldürmelerini izlemektir.”

Aldatilmiş

Подняться наверх