Читать книгу Cesurun Gecesi - Морган Райс, Morgan Rice - Страница 14

BÖLÜM DOKUZ

Оглавление

Kyra Theon’un sırtında hızla Marda’nın güneyine doğru uçarken, bu karanlık diyarı terk ediyor oluşu nedeniyle yavaş yavaş kendine gelmeye başlıyordu. Olduğundan çok daha güçlü hissediyordu. Sağ elinde Hakikat Asası’nı taşıyordu, asadan parlak bir ışık yayılıyor, ikisini de içinde tutuyordu. Bunun kendisinden çok daha büyük bir silah olduğunu biliyordu, kaderi değiştirebilecek bir nesneydi, onu kendi gücüyle dolduruyor, Kyra’nın ona hükmettiği gibi silah da Kyra’ya hükmediyordu. Bu silahı elinde tutmak ona evrenin daha büyük olduğunu, kendisinin de daha büyük olduğunu hissettiriyordu.

Kyra sanki doğduğu günden beri taşımaya yazgılı olduğu bir silahı tutuyormuş gibi hissetti. Hayatında ilk defa neyin eksik olduğunu anlamıştı ve tamamlanmış hissediyordu. O ve asa, Marda’nın derinliklerinden çıkarttığı bu silah birdi.

Kyra, artık daha iri ve daha güçlü olan Theon’u güneye doğru uçurdu, Theon’un gözlerindeki öfke ve intikam kendininkiyle aynıydı. Saatler boyunca uçtular ve sonunda kasvet kaybolmaya ve Escalon’un yeşillikleri görülür hale gelmeye başladı. Anavatanını görmek Kyra’yı heyecanlandırmıştı; orayı bir daha asla göremeyeceğini düşünmüştü. İçinde bir aciliyet duygusu hissetti, babasının Ra’nın orduları tarafından sarılmış olduğunu, ona güneyde ihtiyacı olduğunu, Pandesialı askerlerin topraklarını doldurduğunu, Pandesia gemilerinin denizden Escalon’u vurduğunu, yüksekte bir yerlerde Escalon’u yıkmak isteyen ejderhaların daireler çizdiğini ve trollerin istila halinde olduğunu biliyordu, milyonlarca yaratık anavatanını parçalıyordu. Escalon her açıdan darboğazdaydı.

Kyra gözlerini kırptı ve anavatanının parçalanışı görüntülerini, uzun harabe, moloz ve kül düzlüklerini aklından çıkarmaya çalıştı. Aynı zamanda, asayı daha sıkı kavradıkça, bu silahın kurtuluş için bir umut olabileceğini düşünüyordu. Bu asa, Theon ve kendi güçleri gerçekten Escalon’u kurtarabilir miydi? Bu kadar dağılmış bir şey kurtarılabilir miydi? Escalon bir zamanlar olduğu haline geri dönebilir miydi?

Kyra bilmiyordu. Fakat umut hep vardı. Babasının ona öğrettiği şey buydu: en karanlık anda bile, her şey amansız görünse, tamamen yok edilmiş gibi dursa bile, her zaman umut vardı. Her zaman bir hayat, bir umut, bir değişim kıvılcımı vardı. Hiçbir şey mutlak değildi. Yıkım bile!

Kyra içinde kaderinin oluşmakta olduğunu hissederek, bir iyimserlik hissi ile, her an daha da güçlendiğini hissederek uçmaya devam etti. Düşündü ve kendi içinde bir şeyi fethetmiş olduğunu hissetti. Örümcek ağını kesişini hatırladı ve o ağı keserken kendi içinde de bir şeyi kesip atmış gibi hissetti. Kendi başına hayatta kalmaya zorlanmıştı ve en derin şeytanlarını alt etmişti. Artık Volis Kalesi’nde büyümüş olan o kız değildi; hatta Marda'ya gitmiş olan kız da değildi. Artık bir kadın olarak dönüyordu. Bir savaşçı olarak…

Aşağıdaki arazinin değiştiğini hissederek bulutların arasından aşağı baktı ve bir zamanlar Ateşler'in olduğu sınıra gelmiş olduklarını gördü. Arazideki büyük yarayı incelerken aşağıda gözüne bir hareketlilik takıldı.

“Theon, aşağı.”

Kalın bulutların arasından aşağı doğru dalışa geçtiler ve kasvet dağıldığında Kyra sevdiği ülkesini tekrar gördüğü için çok mutlu oldu. Kendi topraklarını, tanıdığı tepeleri ve ağaçları görmek, Escalon’un havasını solumak onu heyecanlandırmıştı.

Fakat bir kez daha baktığında morali bozuldu. Aşağıda milyonlarca trol ülkesini dolduruyor, Marda’dan güneye doğru koşuyordu. Görüntü, yaratıkların toplu istilasını andırıyordu ve gümbürtüleri oradan bile duyulabiliyordu. Bu gördüklerine kendi ulusunun direnç gösterip gösteremeyeceğinden emin değildi. Halkının kendisine ihtiyacı olduğunu ve hızlı olması gerektiğini biliyordu.

Kyra Hakikat Asası’nın elinde titreştiğini hissetti ve sonra yüksek perdeden bir ıslık sesi çıkarttı. Kyra silahın kendisinden eyleme geçmesini, darbe yapmasını istediğini hissetti. Silah mı kendisine komuta ediyor, yoksa kendisi mi silaha komuta ediyor emin olamıyordu.

Kyra asayı yere doğrulttu ve o anda asadan bir çatırtı sesi geldi. Avcunun içinde bir şimşek ve gök gürültüsü tutuyormuş gibiydi. Yoğun bir ışın topu asadan ileri fırlayıp hızla yere doğru gitmeye başladığında Kyra büyülenmiş gibi izledi.

Yüzlerce trol durup gökyüzüne baktı ve Kyra onların gökyüzünden kendilerine doğru gelen ışın topunu gördüklerinde yüzlerinde oluşan panik ve dehşeti gördü. Kaçacak vakitleri yoktu.

Ardından bir patlama oldu, öyle güçlüydü ki yerden Theon ve Kyra’yı bile sarsmıştı. Işın topu yere bir göktaşı kadar güçlü çarpmıştı. Işık dalgalanmaya başladığında binlerce trol sürekli genişleyen ışık dalgalarıyla ezilmişti.

Kyra hayret içinde asayı inceledi. Trolleri yok etmek için asayı tekrar savurmaya hazırlandığı sırada üzerlerinden korkunç bir kükreme duyuldu. Kyra havaya baktı ve bulutların arasından fırlayan bir kızıl ejderhanın yüzünü gördüğünde şoke oldu; arkasında bir düzine kadar daha ejderha vardı.

Kyra onlara asasıyla saldıramadan önce ejderha pençelerini uzatıp Theon’u savurdu. Theon savunmasız yakalanmıştı ve güçlü bir darbe sonucunda havada dönmeye başladı.

Theon havada, neredeyse kontrolden çıkmış şekilde yuvarlanırken, Kyra can havliyle tutunuyordu. Theon kendini toparlamaya çalışırken kanatları ters dönmüştü ve tekrar tekrar dönüyordu ve sonunda kendini düzeltene kadar Kyra onun pullarına güçlükle tutunuyordu.

Theon meydan okur şekilde kükredi ve diğerlerinden daha küçük boyutlu olmasına rağmen korkusuzca yukarı, onu savuran ejderhaya doğru atıldı. Ejderha kendisinden daha küçük olan Theon’un geri dönmüş olmasına açık şekilde şaşırmıştı ve o daha bir tepki veremeden Theon dişlerini onun kuyruğuna geçirdi.

Theon kuyruğunu kopardığında daha büyük olan ejderha çığlık attı. Bir süre kuyruksuz şekilde uçtu, daha sonra kendini kaybedip, yüzüstü, doğrudan yere düşmeye başladı. Yerde bir çukur oluşturarak ve bir toz bulutu kaldırarak yere çakıldı.

Kyra avcunun içinde yanmakta olduğunu hissettiği asayı kaldırdı ve üç ejderha daha üzerlerine doğru gelirken asayı savurdu. Bir ışık topu fırlayıp üç ejderhanın yüzünde patlarken Kyra izledi. Ejderhalar çığlık atarak havada durdular ve sonra sarsıldılar. Kaskatı hale geldikten sonra kaya gibi dümdüz düşmeye başladılar ve sonunda ölü bir şekilde, bir patlamayla yere çarptılar.

Kyra kendi gücüne hayret etmişti. Hakikat Asası gerçekten de tek bir savurmayla üç ejderhayı birden öldürmüş müydü?

Bir düzine daha ejderha belirdiğinde Kyra tekrar asayı kaldırdı ve ejderhaların düşmesi beklentisiyle asayı indirdiğine aniden elinde korkunç bir acı hissettiğinde şaşırdı. Dönüp baktığında gözünün ucuyla bir ejderhanın arkalarından gelmiş olduğunu ve pençelerinin elinin tersini çizdiğini gördü. Ejderha elini kesip kanatırken aynı anda Hakikat Asası’nı yakalayıp ellerinden aldı.

Kyra acıdan çok asayı yitirmiş olmanın korkusuyla çığlık attı. Ejderha uçarak asayı kendisinden uzaklaştırırken çaresiz bir şekilde izledi. Daha sonra ejderha asayı bıraktı ve Kyra asanın döne döne yere düşüşünü dehşet içinde izledi. Asa, Escalon’un son umudu yok olacaktı.

Ve artık savunması kalmış olan Kyra, kendisin parçalamaya hazır ejderha sürüsüyle karşı karşıyaydı.

Cesurun Gecesi

Подняться наверх