Читать книгу Şafak Sökmeden - Морган Райс, Morgan Rice - Страница 9

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Оглавление

Kate ilk iki dersi güçlükle bitirdi, ama kendini hala pek iyi hissetmiyordu. Zil çaldığında öğlen yemeği saatinin geldiğini ve yenide arkadaşlarıyla birlikte olacağını düşünerek rahatladı.

Kate kalabalık kafeteryada arkadaşlarıyla birlikte sıraya geçti ve yemeklere çok yakından bakmamaya çalıştı. Yemek seçmek çok zordu. Bir vejetaryen olan Nicole ne yiyeceğine karar vermekte her zaman çok zorlanırdı. Bugün patates ve kuru fasulye yiyecekti, Dinah ve Amy ise tavuklu tikka masala ve pilav alarak yiyeceklerini kolay bir şekilde seçtiler. Kate curry sosunun çok yağlı olduğunu düşünüyordu, ama normalden daha iri olan Dinah pek umursamıyordu, çünkü uzundu ve cüsseliydi. Amy çok zayıftı ve kilo alma korkusu olmadan istediği her şeyi yiyebilirdi. Nicole çok fazla titizleniyormuş gibi görünmemeye çalışıyordu.

Sonunda Kate salatada karar kıldı. Annesinin kilosu hakkında söylediklerinin temelsiz olduğunu biliyordu, ama yine de birkaç kilo verirse annesinin kendisine o kadar sert davranmayabileceğini düşünüyordu.

Dinah tabağını görünce, “Kızım,” dedi, “lütfen bana sadece bunu yiyeceğini söyleme. Bugün senin doğum günün! En azından bir tatlı al!”

Kate oturduğu yerde alçaldı.

“Aslında, Tony öğle yemeğinde beni görürse bana pasta getireceğini söyledi,” dedi.

Diğer üç kız birbirlerine bakarak sırıttılar. Kate bundan bahsettiği için kendisini aptal gibi hissetti.

Nicole birden, “Aman Tanrım,” dedi.

Herkes konuşmayı bıraktı ve onun nereye baktığını görmeye çalıştı.

Kafeteryaya çok yakışıklı bir çocuk girmişti.

Kate arkasını dönerken, “Aman,” dedi. “Bu Elijah. Son sınıfa gidiyor, okula bir ay önce başladı. Madison’ın onun hakkında konuştuğunu duydum.”

Nicole sesinde en ufak bir sertlik olmadan, “Bu yakışıklı okulda bir aydır dolaşıyor ve ben onu daha ancak şimdi mi görüyorum?” dedi. Çarpılmış gibiydi, gözlerini ondan alamıyordu.

Dinah da ondan hoşlanmış gibiydi.

“Kesinlikle. Aynı Titanik’teki Leonardo Di Caprio gibi.”

Nicole, “Ama düşünceli,” diye mırıldandı. “Karanlık ve düşünceli.”

Kate bir daha baktı. Elijah gerçekten de çok çekiciydi. Ama Madison’ın annesine anlattıklarından duyduğu kadarıyla, Elijah yalnızdı. Hiçbir zaman birisiyle dolaştığı görülmemişti. Bir ay önce okula geldiğinde Madison onu kendi arkadaş grubuna katmaya çalışmıştı, ama o isteksiz davranmıştı; Madison bunu bir küçümseme olarak algılamıştı. Bundan sonra da onun bir kaçık olduğuna ve ilgi gösterilmeyi hak etmediğine karar vermişti.

Gerçekten de eşine az rastlanan biri gibiydi. Aslında bu büyük ihtimalle Kate’in onu bir kafeterya gibi kalabalık bir yerde ilk görüşüydü. San Marcos büyük bir okuldu ama Elijah gibi birisi öyle kalabalık içerisinde kolay kolay kaybolup gitmezdi. Onu neden daha sık görmemiş olduğunu merak etti.

Nicole, “Okul balosu hakkında konuştuklarımızı hatırlıyor musun?” dedi. “Hepsini unutun. Eğer baloya onunla gidersem üçünüzü de ekerim!”

Herkes gülmeye başladı. Kate dışında. Kate Elijah’a bakıyor, insan kalabalığı içinde nasıl davrandığını izliyordu. Uçacak gibi hafif görünüyordu ve sanki yürümüyor da kayıp gidiyordu. Çok zarif bir hareket tarzı vardı, her bir adımı dans eder gibi atıyordu. Çok büyüleyiciydi.

Daha sonra birilerinin ona baktığını fark etmiş gibi kafasını çevirdi. Kalabalık kafeteryanın ta diğer ucundan gözleri kesişti. O an Kate’in üzerinden daha önce hiç yaşamadığı bir heyecan dalgası geçti. Sanki elektrik çarpmıştı, vücudundaki her bir sinir ucu alev alev yanıyordu.

Daha genç birkaç çocuk Kate’in masasını önünden geçti ve görüş açısını kapattı.

Onlar geçene kadar Elijah çoktan gitmişti.

Kafasını çevirdi ve daha önce yürümekte olduğu yöndeki kapıdan çıkarken onu görmeye çalıştı ama göremedi. Kaybolmuştu.

Kate gülüşen arkadaşlarına, “Kızlar,” dedi, “siz de bunu gördünüz mü?”

Hepsi kafaları karışık bir şekilde ona baktı.

“Neyi?”

“Elijah. Bir saniye önce oradaydı ve birdenbire kaybolup gitti.”

Birkaç saniye önce olduğu yere bakıyordu. Kafeteryadan böylesine hızlı bir şekilde çıkıp gitmesi olanaksızdı.

Nicole, “Elijah,” diye güldü, iki eliyle rol yapar gibi kalbini tuttu. Daha sonra alaycı bir saldırganlıkla Kate’e baktı. “Onun için seninle savaşacağım. Yumruklar, saç çekmeler, tırnakla kazımalar, elimde neyim var, neyim yoksa hepsiyle savaşacağım.”

Kızlar yeniden gülmeye başladılar, ama Kate onlara katılmadı. Bakışları Elijah’ın kısa bir süre önce durduğu yere takılıp kalmıştı. Serseme dönmüştü.

Az önce şahit olduğu şey tam olarak neydi?

Şafak Sökmeden

Подняться наверх