Читать книгу Alınan - Блейк Пирс - Страница 10

Bölüm 6

Оглавление

Riley, çocukları Fredericksburg’un lüks bir bölgesine doğru götürürken arabanın saatine baktı ve ne kadar az zamanı kaldığını görerek telaşlandı. Hemen Meredith’in sözleri geldi aklına.

Eğer geç kalırsan, bu bize pahalıya mal olacak.

Belki (yalnızca belki) tam zamanında havaalanında olabilirdi. Yalnızca eve uğrayıp birkaç parça eşya almayı planlamıştı ama şimdi olaylar karışmıştı. Meredith’i arayıp ailevi sorunların onu geciktirebileceğini söylemeyi düşündü. Sonra vazgeçti. Patronu her zaman olduğu gibi isteksiz olurdu. Ondan kendisine anlayış göstermesini bekleyemezdi.

Neyse ki Brian’ın ev adresi Ryan’ın evine giden yol üzerindeydi. Arabayı ön bahçeye çekip durdurduğunda, “İçeri gelip ailene olanları anlatmak istiyorum.” dedi.

“Onlar evde değil,” dedi Brian omuz silkerek.  “Babam alışverişe gitti. Annem de pek evde durmaz.”

Arabadan indi ve dönüp, “Eve bıraktığınız için teşekkür ederim.” dedi.  Brian eve doğru yürürken, Riley, anne ve babasının böyle bir çocuğu evde nasıl yalnız bıraktıklarını merak ediyordu. Bir gencin ne tür belaların içine girebileceğini bilmiyorlar mıydı?

Belki de annesinin bu konuda başka seçeneği yoktur, diye düşündü Riley üzüntüyle.  Ben yargılayamam ki.

Brian eve girer girmez Riley yola çıktı. April yol boyunca hiç konuşmamıştı ve şu an da konuşacağa pek benzemiyordu. Riley bu suskunluğun utançtan mı yoksa huysuzluktan mı olduğunu anlayamıyordu. Kendi kızı hakkında daha bilmediği çok şey olduğunu farkediyordu.

Riley hem kendisi hem de April için üzülüyordu. Daha düne kadar bir arada olmaktan son derece mutluydular. Riley, April’ın bir FBI ajanı olmanın baskısını anlayabildiğini sanıyordu. Sonra dün gece April’ı babasının evinde kalmaya zorlamıştı ve bugün April buna karşı isyan etmişti.

Riley kendisine daha sempatik olması gerektiğini anımsattı. Her zaman asi birisi olmuştu. Ayrıca Riley annesini kaybetmenin ve babasından uzak olmanın ne demek olduğunu biliyordu. April, kendisine de aynı şeyin olacağından korkuyor olmalıydı.

Benim güvenliğim için korkuyor, diye düşündü Riley. Son aylarda April annesinin hem fiziksel hem de duygusal olarak yaralandığına tanık olmuştu. Dün geceki davetsiz misafirin verdiği korkudan sonra April daha çok endişelenmeye başlamıştı. Riley, kızının hisleriyle daha yakından ilgilenmeye karar verdi. Onun yaşındaki herkes Riley’in hayatındaki karmaşa ile baş etmek için zorlanabilirdi.

Riley, Ryan ile bir kez kaldıkları evin önüne çekti arabayı. Bu ev, yan kapısındaki revak ile ya da Ryan’ın dediği gibi porte-cochère ile, büyük ve güzel bir evdi. Artık Riley arabasını evin otoparkına ya da otoparkın güneşliğinin altına bırakmaktansa sokağa park etmeyi tercih ediyordu.

Burda kendisini hiçbir zaman evinde gibi hissetmemişti. Bu saygın bölgedeki komşuluk yaşantısı ona hiç uygun gelmemişti. Evliliğinin, evininin, yaşantısının beklentilerini asla yerine getiremeyeceğini hissetmişti.

Yıllar geçtikçe Riley normal bir yaşantı sürmektense, işini yaparken daha mutlu olduğunu hissetmişti. Sonunda evliliğini, evini ve yaşantısını terkederek bir genç kızın annesi olmanın gereklilikleriye yaşamaya karar verdi.

April arabanın kapısını açarken Riley, ‘’Bekle.’’ dedi.

April ona dönüp merakla baktı.

Düşünmek için fazla beklemeden, “Anladım. Anlıyorum.” Dedi Riley.

April ona şaşkın gözlerle bakıyordu. Bir an gözyaşlarına boğulacakmış gibi göründü. Riley de en az kızı kadar şaşkındı. Onu neyin kendine getirdiğini gerçekten bilmiyordu. Bildiği tek şey, zamanı varken vermemiş olduğu annelik dersi için şu anda hiç zamanı olmadığıydı. Ayrıca tam olarak doğru şeyi söylediğini seziyordu.

Riley ve April arabadan çıkarak birlikte eve doğru yürüdüler. Ryan’ın evde olup olmadığını düşünmüyordu bile. Onunla tartışmak istemiyordu. Zaten esrar olayını da ona söylememeye karar vermişti. Aslında söylemesi gerektiğini biliyordu ama bu konuya vereceği tepkiyle uğraşmak için yeterince zamanı yoktu. Yine de birkaç gün için gideceğini açıklamak zorundaydı. Yıllardır ailenin hizmetçisi olarak çalışmış, şişman, Guetamalalı kadın Gabriela, Riley ve April’ı kapıda karşıladı.  Gabriela’nın gözleri endişeyle açıldı.

Kadın, ağır bir aksanla, “Hija, nerede kaldınız?” diye sordu.

“Afedersin Gabriela,” dedi April usulca.

Gabriela dikkatle April’ın yüzüne baktı. Onun yüz ifadesinden Riley, April’ın esrar içtiğinin farkına vardığını anlıyordu.

Tonta!” dedi Gabriela sertçe.

Lo siento mucho,” diye yanıt verdi April pişman bir ses tonuyla.

Gabriela, “Vente conmigo,” dedi. April’la birlikte uzaklaşırlarken dönüp Riley’e onaylamayan bir bakış fırlattı.

Riley bu bakışın altında ezilmişti. Gabriela onu bu dünyada utandıran birkaç kişiden biriydi. Üstelik April ile çok iyi anlaşıyor ve kendisinin olduğundan daha iyi bir ebeyenlik yapıyordu ona.

Riley, Gabriela’nın ardından seslendi, “Ryan burada mı?”

Gabriela uzaklaşırken yanıtladı, “Sí.” Sonra evin içine doğru seslendi, “Señor Paige, kızınız geldi.”

Ryan çıkmak için giyinip hazırlanmış olarak koridorda belirdi. Riley’i görünce şaşırdı.

“Burada ne arıyorsun?” diye sordu. “April neredeydi?”

“Benim evimdeydi.”

“Ne? Dün gece olanlardan sonra onu yine o eve mi götürdün?”

Riley’in sesi sinirden titriyordu.

“Onu hiçbir yere götürmedim,” dedi. “Oraya nasıl gittiğini bilmek istiyorsan ona sorabilirsin. Seninle yaşamak istemiyorsa buna karışamam. Bunu halledecek tek kişi sensin.”

“Bu tamamen senin hatan, Riley. Onun kontrolden çıkmasına izin verdin.”

Bir an için Riley çok kızdı. Ama bu kızgınlık ona Ryan’ın haklı olabileceği korkusunu veriyordu. Bu adil değildi ama Ryan onu çileden çıkarmayı çok iyi biliyordu. Riley uzun, derin bir nefes aldı ve, “Bak, birkaç günlüğüne kasabadan ayrılıyorum.  Upstate New York’ta davam var. April burada kalmak zorunda. Lütfen durumu Gabriela’ya açıklar mısın?”

Gabriela’ya durumu sen açıkla,” dedi Ryan. “Benim buluşmak zorunda olduğum bir müşterim var. Hemen şimdi.”

“Benim de yetişmek zorunda olduğum bir uçak var. Hemen şimdi.”

Durup bir an birbirlerine baktılar. Tartışmaları çıkmaza girmişti. Onun gözlerine baktığında Riley bir zamanlar onu sevdiğini hatırladı. Onun da en az kendisi kadar sevdiği görünüyordu. Bu, her ikisinin de çok genç ve deneyimsiz oldukları, Ryan’ın başarılı bir avukat ve kendisinin de bir FBI ajanı olmasından çok önceydi.

Hala çok yakışıklı bir adam olduğunu düşünmekten geri duramıyordu. Bu şekilde görünebilmek için bir sürü şeye katlanıyor ve saatlerini spor salonlarında harcıyordu. Riley ayrıca onun hayatında pek çok kadın olduğunu da biliyordu. Bir bekar olarak özgürlüğünün tadını çıkarması ve ebeveynlik hakkında pek fazla endişelenmemesi ise sorunun bir parçasıydı.

Ben bu kadar iyisini yapamıyorum, diye düşündü.

Sonra Ryan, “Her zaman senin işin” dedi.

Riley öfkesini içine attı. Bunu defalarca konuşmuşlardı. Onun işi bir şekilde hem çok tehlikeli hem de çok önemsiz olmuştu nedense. Önemli olan Ryan’ın işiydi çünkü daha çok para kazanıyordu ve dünyada gerçek bir fark yarattığını iddia ediyordu. Sanki zengin müşterileri için baktığı davalar Riley’in kötülüğe karşı verdiği amansız savaştan fazlaydı. Ama şu an bu bitik, eski tartışmanın içine giremezdi. Nasılsa ikisi de kazanamayacaktı. “Geri döndüğümde konuşuruz,” dedi.

Dönüp evden çıktı. Ryan’ın kapıyı arkasından kapattığını duydu.

Riley arabasına binip yola çıktı. Quantico’ya dönmek için bir saatten az zamanı vardı. Başı kazan gibiydi. Çok kısa zamanda çok fazla şey olmuştu. Daha az önce yeni bir dava almaya karar vermişti. Ama şimdi bunun doğru olup olmadığını düşünüyordu. Yalnızca April’ı zora sokacağından değil, aynı zamanda Peterson’un hayatına yeniden gireceğinden emindi.

Ama bir biçimde mantıklı da geliyordu. April babası ile kaldığı sürece Peterson’un saldırısından korunmuş olacaktı ve Riley’in yokluğunda Peterson başka bir kurban almayacaktı. Onunla ilgili ne kadar şaşkın olsa da Riley bir şeyden emindi. Peterson onu intikam için hedef almıştı. Kendisi ya da başka birisi hedeflenen sonraki kişi değildi aslında. Bu nedenle bir süre ondan uzak durmak iyi olacaktı.

Ayrıca kendisine, son davasından öğrendiği bir dersi anımsattı; dünyadaki tüm kötülükleri aynı anda yok edemezdi. Basit bir sloganı anımsadı: Her seferde tek canavar. Şu an gerçekten vahşi bir canavarın peşindeydi. Yakında tekrar harekete geçeceğini bildiği bir adamın.

Alınan

Подняться наверх