Читать книгу Alınan - Блейк Пирс - Страница 5

Bölüm 1

Оглавление

Özel Ajan Riley Paige olduğu yerde donmuş, şaşkın gözlerle bakıyordu. Yatağının üzerindeki bir avuç dolusu çakıl taşının orada ne işi vardı? Birileri evine zorla girmiş (ona zarar vermek isteyen birileri) ve taşları oraya koymuştu.

Hemen taşların bir mesajı olduğunu ve eski bir düşmanından geldiğini anladı. Eski düşman ne kadar uğraşsa da onu öldüremediğini söylüyordu.

Peterson yaşıyor.

Bu düşünceyle bedeninin titrediğini hissetti.

Uzun zamandır bundan şüpheleniyordu ve artık emin olmuştu. Daha da kötüsü Peterson evinin içine girmişti. Bunu düşünürken içinden kusmak geldi. Acaba hala burada mıydı?

Korkudan nefesi kesiliyordu. Fiziksel gücünün azaldığını biliyordu. Daha o gün sadist bir katille ölümcül bir karşılaşmadan kurtulmuştu. Başı sarılıydı ve vücudu morluklarla doluydu. Eğer Peterson hala evin içindeyse, onunla karşılaşmaya hazır mıydı?

Riley hemen silahını kınından çıkardı. Elleri titreyerek dolabına gidip kapağı açtı. İçinde kimse yoktu. Yatağının altını kontrol etti. Orada da kimse yoktu.

Riley oturup kendisini net düşünmeye zorladı. Eve geldikten sonra hiç yatak odasına girmiş miydi? Evet girmişti çünkü silahının kınını kapının yanındaki komodinin üzerine koymuştu. Ama ışığı yakmamış, dönüp odaya bakmamıştı bile. Sadece kapıdan girmiş silahını komodinin üzerine bıraktıktan sonra çıkmıştı. Geceliğini banyoda giymişti.

Bu süre boyunca düşmanı evin içinde olabilir miydi? April’la birlikte eve geldikten sonra gecenin geç saatlerine kadar sohbet etmiş ve televizyon izlemişlerdi. Sonra April yatağa gitmişti. Bu ev gibi küçük evlerde gizlenebilmek büyük maharet gerektirirdi. Ama yine de bu ihtimali gözardı edemezdi.

Sonra yeni bir korku sardı her yanını.

April!

Riley köşedeki sehpada duran el fenerini kaptı. Sağ elinde silahı ve sol elinde fener olduğu halde yatak odasından çıkıp koridorun ışığını yaktı. Herhangi bir ses duymayınca doğruca April’ın yatak odasına yöneldi ve hızla kapıyı açtı. Oda zifiri karanlıktı. Tavandaki ışığı yaktı.

Kızı hala yatağındaydı.

April, şaşkınlıkla gözlerini kısarak, “Ne oldu anne?” diye sordu.

Riley odanın içine girdi.

“Yataktan çıkma,” dedi.  “Neredeysen orada kal.”

April, sesi titreyerek, “Anne beni korkutuyorsun,” dedi.

Bu Riley’in beklediğinden çok daha iyiydi. Kendisi yeteri kadar korkmuştu ve kızının da korkmak için en az kendisi kadar nedenleri vardı. April’ın giysi dolabına giderek elindeki ışığı içeriye tuttu ve kimse olmadığını gördü. April’ın yatağının altında da kimse yoktu.

Şimdi ne yapması gerekiyordu? Evin geri kalanındaki her kuytu köşeyi kontrol etti.  Bir keresinde iş ortağı Bill Jeffreys’in ona ne dediğini anımsadı.

Lanet olsun Riley, yardım çağır.

Riley’in uzun süredir her şeyi tek başına halletmesi Bill’i çileden çıkarıyordu. Ama bu kez Bill’in önerisine uyacaktı. Evde April’le birlikteyken başka şansı yoktu.

Kızına, “Sabahlığını ve ayakkabılarını giy,” dedi. “Ama odadan çıkma… Henüz değil.”

Riley kendi yatak odasına gitti ve komodinin üzerindeki telefonunu aldı. Davranış Analiz Birimi’ni aramak için otomatik arama tuşuna bastı. Karşı hatta ses duyar duymaz, ‘’Ben Özel Ajan Riley Paige. Evime bir saldırgan girdi. Hala burada olabilir. Hemen buraya birinin gelmesini istiyorum.’’ dedi. Bir iki dakika düşündü ve ‘’Bir delil ekibi de gönderin.’’ diye ekledi.

‘’Hemen gönderiyoruz,’’ diye yanıt geldi.

Riley telefonu kapatıp tekrar koridora çıktı. İki yatak odası ve koridor dışında ev hala karanlıktı. Saldırgan herhangi bir yerde pusuya yatmış ve saldırmak için bekliyor olabilirdi. Bu adam onu daha önce hazırlıksız yakalamıştı ve neredeyse elleriyle öldürüyordu.

Riley, ışıkları açıp silahını elinde hazır tutarak, evin içinde aceleyle dolaşıyordu. Elindeki feneri her dolaba ve karanlık köşeye tutuyordu.

Sonunda koridorun tavanına baktı. Yukarıdaki, aşağıya açılan merdivenle tavanarasına çıkmasına yarayan kapı içeriye ittirilmişti. Oraya tırmanıp bakmaya cesaret edebilir miydi?

O anda Riley polis sirenlerini duydu. Sesin verdiği rahatlamayla derin bir iç çekti. Ajanın, yerel polisi aradığını anladı. Çünkü BAU merkezindekiler yarım saatten fazla uzaklıktaydılar.

Yatak odasına gidip bir çift ayakkabı ve bornozunu alarak April’ın odasına geri döndü.

“Benimle gel,” dedi. “Yanımda dur.”

Riley, elinde hala silahı olduğu halde sol eliyle April’ın omuzlarına sarıldı. Zavallı kız korkudan tirtir titriyordu. Riley April’ı ön kapıya doğru götürürken birkaç polis memuru kaldırımdaydı.

Bir erkek polis evin içine girerek silahını çekti.

“Sorun nedir?” diye sordu.

“Eve birisi girmiş.” dedi Riley. “Hala burada olabilir.”

Polis memuru, Riley’in elindeki silaha tedirginlikle baktı.

“Ben FBI ajanıyım,” dedi Riley. “BAU ajanları yakında burada olurlar. Ben, tavanarası dışında tüm evi aradım. Eliyle işaret ederek, ‘’Koridorda tavanda bir kapı var.” dedi.

Polis memuru, “Bowers, Wright, içeri gelip tavanarasını kontrol edin. Geri kalanlarınız evin dışını, ön ve arkayı arasınlar.”

Bowers ve Wright doğruca koridora gidip merdiveni aşağıya indirdiler. İkisi de silahlarını çekti. Bir tanesi yukarı çıkıp elindeki ışıkla etrafa bakarken, diğeri aşağıda kaldı. Bir süre sonra adam tavanarasında kayboldu.

Sonra, “Burada kimse yok.’’ diye seslendi.

Riley rahatlamak istiyordu. Ama gerçeği söylemek gerekirse Peterson’un burada olmasını daha çok istiyordu. Burada olsa tutuklanabilir ya da daha iyisi vurulabilirdi. Onun ön ya da arka bahçeye çıkmamış olduğundan emindi.

“Bodrumunuz var mı?” diye sordu baş memur.

“Hayır, sadece küçük bir boşluk,” dedi Riley.

Memur dışarı seslendi, “Benson, Pratt, evin altını kontrol edin.”

April hala can havliyle annesine sarılıyordu.

“ Neler oluyor anne?” diye sordu.

Riley duraksadı. Yıllardır işiyle ilgili çirkin gerçekleri April’a söylemekten kaçınıyordu. Ama şimdi, ona fazla koruyucu davrandığını anlıyordu. Bu yüzden Peterson’un ellerindeki travmatik esaretini ya da en azından kaldırabileceği kadarını ona anlatmıştı. Üstelik ona adamın öldüğünden emin olduğunu söylemişti

Peki şimdi April’a ne diyecekti? Bunu bilmiyordu.

Riley ne diyeceğine karar vermeden önce, April “Peterson değil mi?” diye sordu.

Riley kızına sıkıca sarıldı. Tüm vücuduna yayılan titremeyi gizlemeye çalışarak başını salladı.

“O hala yaşıyor.”

Alınan

Подняться наверх