Читать книгу Alınan - Блейк Пирс - Страница 4

Prolog

Оглавление

Kaptan Jimmy Cole, yolcularına Hudson Nehri hayalet hikayesini anlatmayı yeni bitirmişti. Uzun, koyu renkli ceketiyle baltalı bir katil hakkındaki öykü, böylesine sisli bir gece için mükemmel görünüyordu. Sandalyesinde arkasına yaslanıp, pek çok ameliyattan dolayı harap olmuş dizlerini dinlendirdi ve milyonuncu kez emekliliğini düşündü. Hudson’un teklif ettiği hemen her küçük köye gitmişti ve bugünlerde böylesine küçük bir teknede olsa bile Suzy, ondan en iyisini bekliyor olacaktı.

Geceyi bitirmiş, tekneyi kıyıya yönlendirmiş ve Reedsport iskelesine yanaşmak üzereyken, yolculardan biri bağırarak onun düşüncelerini dağıtmıştı.

“Hey, Kaptan, oradaki senin hayalet değil mi?”

Jimmy dönüp bakma zahmetine girmedi. Yolcularının dördü de, tatilde olan bu iki genç çift oldukça sarhoştu. Kuşkusuz ki genç adamlardan biri kızları korkutmaya çalışıyordu.

Ama sonra kızlardan biri: “Ben de görüyorum. Çok tuhaf değil mi?’’ dedi.

Jimmy yolcularına döndü. Kütük gibi sarhoştular. Geçen sefer de gecenin bu saatine kadar tekneyi kiralamışlardı.

İkinci adam işaret etti.

“İşte orada,” dedi.

Karısı gözlerini kapadı.

Heyecanla ve huzursuzca, “Ah, bakamıyorum!” dedi.

Jimmy, bıkkınlık içinde bunun böyle olmayacağını anlayarak sonunda adamın işaret ettiği yere dönüp baktı.

Kıyıdaki ağaçların arasında gözüne bir şey takıldı. Bu şey parlıyordu ve belli belirsiz bir insan biçimindeydi. Her ne ise, zemin üzerinde yüzer gibi görünüyordu. Ama net görebilmeleri için çok uzaktaydılar.

Jimmy daha dürbününe uzanamadan, o nesne ağaçların arkasındaki yamaca doğru kayboldu.

Doğruyu söylemek gerekirse Jimmy de biraz içmişti. Bu endişelenecek bir durum değildi. Bu nehri iyi biliyordu. Ve bu işi yapmaktan hoşlanıyordu. Özellikle gecenin bu saatinde, su sakin ve huzurlu olduğu zamanlarda Hudson nehri üzerinde olmayı seviyordu. Burda bazı şeyler onun sakinlik duygusunu sarsmaya başlamıştı.

Yavaşladı ve Suzy’i dikkatlice kramponlara karşı yöneltirken iskeleye çarptı. Yumuşakça yanaştığı için kendisiyle gurur duyup makineyi durdurdu ve tekneyi kramponlara yasladı.

Yolcular tökezleyerek, kıkırdayıp gülerek tekneden indiler. Rıhtımdan sahile doğru sendeleyerek gittiler ve otellerine doğru ilerlediler. Jimmy, parasını peşin ödedikleri için memnundu.

Ama gördüğü o tuhaf nesneyi düşünmeden duramıyordu. Sahil şeridinden çok gerideydi ve buradan görülmesi olanaksızdı. Kim ya da ne olabilirdi?

Bundan rahatsız olmuştu. Bunun ne olduğunu çözene kadar rahat edemeyeceğini biliyordu. Tek yol buydu.

Jimmy rahatsız olduğu için iki kez yüksek sesle içini çekti ve nehir boyunca, suyun kenarından ilerleyen tren yolunu takip ederek, yorgun adımlarla geri yürüdü. Bu tren yolu  bundan yüz yıl önce, Reedsport daha çok genelev ve kumarhane merkeziyken kullanılıyordu. Oysa şimdi, yalnızca geçmiş zamanın bir kanıtıydılar.

Jimmy sonunda köşeyi döndü ve vagonların yakınındaki eski depoya vardı. Binaların üzerindeki güvenlik lambalarından loş bir ışık yayılıyordu. Sonra onu gördü: parlak bir insan figürü sanki havada yüzüyor gibiydi. Figür, elektrik direklerinden birinin kirişine asılmıştı.

Yaklaşıp baktığında sırtından aşağıya doğru ürperdi. Bu bir insandı ve hiçbir yaşama belirtisi göstermiyordu. Arkası dönüktü. Bir çeşit kumaşla kaplıydı ve esiri dik tutmak için etrafına defalarca çaprazlama kalın zincirler sarılımıştı. Zincirler gecenin karanlığında parlıyordu.

Aman Tanrım, yine mi?

Jimmy, birkaç yıl önce tüm bölgeyi sarsan o korkunç cinayeti düşünmeden duramıyorudu.

Dizleri titreyerek cesedin diğer tarafına yürüdü. Yüzünü görecek kadar yaklaştığında yaşadığı şokla neredeyse tren raylarının üzerine yığılacaktı. Kadını tanımıştı. Bu bölgede hemşirelik yapan bu kadın uzun yıllardır arkadaşıydı. Boğazı kesilmişti ve açık kalan ağzı başının etrafına sarılan zincirle kapanmıştı.

Jimmy acı ve korku ile içini çekti.

Katil geri dönmüştü.

Alınan

Подняться наверх