Читать книгу Alınan - Блейк Пирс - Страница 14

Bölüm 10

Оглавление

Riley, Şef Alford’un masasına fotoğrafları bırakan orta yaşlı ve şişman adli tabip için üzülmüştü. Fotoğraflar Rosemary Pickens’in otopsisinin tüm korkunç detaylarını gösteriyordu.  Tabip Ben Tooley oldukça kötü görünüyordu. Şüphesiz felçten ya da kalp krizinden ölen insanların cesetlerini incelemeye daha alışkındı. Uykusuz görünüyordu. Riley onun gece geç saate kadar ayakta olduğunu farketmişti. Ayrıca yatağına yattığında da mışıl mışıl uyumadığına bahse girebilirdi.

Sabah olmuştu ve Riley kendisini oldukça dinlenmiş hissediyordu. Yatağı son derece yumuşak ve rahattı. Uykusu ne kabuslar ne de davetsiz misafirlerle bölünmemişti. Böyle bir gece geçirmeye şiddetle ihtiyacı vardı. Lucy ve Şef Alford tetikte görünüyorlardı ama tabibin başka anlatacakları vardı.

“Bu beş yıl önceki Marla Blainey cinayetinden daha kötü,” dedi Tooley. “Çok daha kötü belki de. Tanrım, bundan sonra bu tür korkunç şeyler geride kalır umarım. Böyle bir şans olamaz.”

Tooley onlara kadının kafasının arkasını yakından gösterdi. Derin bir yara izi görünüyordu ve etraftaki saçın üzerinde kurumuş kan vardı.

“Sol parietal kemik derin darbe almış,” dedi. “Kafatasını kırmak için yeterli bir darbe. Büyük olasılıkla beyin sarsıntısına, belki de kısa bir süre bilinç kaybına neden olmuş olmalı.”

“Ne tür bir cisim kullanılmış?” diye sordu Riley.

“Yolunmuş saçlar ve kazınan bölgeye bakarak söylemem gerekirse ağır bir zincir kullanılmış. Marla Blainey de aynı yerde aynı tip yaraya sahipti.”

Alford başını salladı. “Bu adam yalnızca zincirlerle ilgileniyor,” dedi. “Zaten gazeteciler onu ‘zincir katili’ diye çağırıyorlar.”

Lucy kadının karnının yakın çekimlerinden bazılarını işaret etti.

“Onun defalarca dövüldüğünü mü düşünüyorsun genel olarak?” diye sordu. “Bu morluklar kötü görünüyor.”

“Kötüler doğru, ama dayak yüzünden değil,” dedi Tooley. “Zincirlerle sıkı sıkı bağlandığı için vücudunda çürükler var. Deli gömleği ile zincirler arasında sıkı sıkı uzun süre bağlı kalmaktan çok uzun süre acı çekmiş olmalı. Marla Blainey ile aynı durum.”

Bu önemli bilgiler yüzünden hepsi bir an sessizliğe büründü.

Sonunda Lucy, “Onun minyon ve çok güçlü olmadığını biliyoruz ve gerçekten bir ‘’erkek’’ olduğunu varsayıyoruz. O halde her kadını kafalarına vurduğu tek keskin darbe ile susturmuş olmalı. Sersemlemiş ya da bilinçlerini kaybetmiş olduklarında onları yakındaki arabaya taşımış.”

Riley onayladığını işaret etti. Bu ona iyi bir tahmin gibi gelmişti.

“Peki ona esir olduğunda nasıl davrandı?” diye sordu Alford.

Tooley parçalanmış gövde görüntülerini ortaya çıkarmak için fotoğrafları karıştırdı.

“Çok kötü,” dedi. “Midede neredeyse hiç kalıntı bulamadım. Bağırsakta da. Onu su ile hayatta tutmuş olmalı. Ama büyük olasılıkla açlıktan öldürmeye çalışmadı. Bu çok uzun zaman sürerdi. Belki onu yalnızca zayıflatmak istedi. Yine söylüyorum, Marla Blainey ile aynı. Kesik boğazında belirleyici ve ölümcül bir darbe izi yoktu.”

Yeniden sessizlik oldu. Herkesin söyleyeceği çok az söz kalmıştı. Daha çok düşünmeleri gerekiyordu. Riley’in aklı sormak istediği bir çok soru ile karmakarışıktı. Katil bu kadınları neden esir almıştı? Alışılmış motiflere uymuyordu bu. İşkence ya da tecavüz etmemişti. Eğer onları öldürmeyi amaçladıysa, bunun için neden beklemişti? Bunu başarabilmek için zamana mı ihtiyacı vardı?

Açıkçası, katilin kurbanlarının çaresizliği ile ilgili takıntısı olduğunu düşünüyordu Riley. Bu ona bir çeşit başarma duygusu veriyordu. Büyük olasılıkla kendisi de bu tür bir çaresizlik yaşamıştı. Belki de çocukluk döneminde… Ayrıca kurbanlarını yalnızca zayıf düşürmenin dışında bir nedenden dolayı aç bıraktığından şüpheleniyordu. Acaba katil de bir zamanlar aç mı bırakılmıştı?

Riley derin bir nefes aldı. Pek çok soru vardı. Davanın başlarında hep böyle olurdu. Bu arada yapılacak çok iş vardı.

*

İki saat sonra Riley, Alford’un ödünç arabası ile, Lucy ile birlikte Hudson Nehri boyunca ilerliyordu. Marla Blainey’in yaşadığı ve öldürüldüğü Eubanks kasabasına doğru yoldalardı. Az önce iki yetişkin çocuğuyla konuştukları Rosemary Pickens’ın evinden geçmişlerdi.

Alınan

Подняться наверх