Читать книгу Azla Mutlu Olmak - Фрэнсин Джей - Страница 19
İKİNCİ BÖLÜM
14. Her Şey Yerli Yerinde
ОглавлениеHer Şey İçin Bir Yer ve Her Şey Yerli Yerinde. Bu mantrayı ezberleyin, bunu sık sık tekrar edin, yüksek sesle söyleyin, uykunuzda söyleyin – bu en önemli minimalist prensiplerden biridir. Sahip olduğunuz her şey saptanmış bir yere sahip olduğunda (ideal olarak bir çekmecede, dolapta ya da kapta) başıboş nesneler evinizde dolaşıp yığınlar halinde toplanmaz. Bu sistem devrede olduğunda, oraya ait olmayan herhangi bir şeyi kolayca deşifre edebilir ve onu ânında kapı dışarı edebilirsiniz.
Her birine bir yer atarken, nerede ve ne sıklıkla kullandığınızı değerlendirin. En geniş düzlemde, eviniz odalara bölünmüştür. Daha sonra bunlar mutfaktaki temizleme, hazırlama ve yemek alanları gibi ya da oturma odasındaki televizyon, hobi ve bilgisayar alanları gibi daha küçük alanlara bölünürler. Bir nesnenin ideal yeri onu kullandığınız alana ve ne kadar ulaşılabilir olması gerektiğine göre değişir.
Söz konusu nesne günlük, haftalık, aylık, yıllık ya da daha az olarak mı kullanılıyor? Cevaba göre bunun “İç Çember” ya da “Dış Çember”inize ya da “Derin Depolama”nıza ait olduğu saptanır.
İç Çemberiniz sık kullanılan ve elinizin altında olması gereken nesneleri –diş fırçası, bilgisayar, mutfak aletleri ve iç çamaşırları gibi– sakladığınız alandır. Bu tür şeylere eğilip bükülmeden, uzanmadan, uğraşmadan ya da diğer şeyleri hareket ettirmeden ulaşabilmek istersiniz. Bu sadece onları kolayca bulunur ve erişilir kılmakla kalmaz, ortadan kaldırılmalarını da kolaylaştırır. Pareto prensibini hatırlıyor musunuz? İşte, İç Çemberiniz bu zamanın yüzde sekseninde kullandığınız yüzde yirmiyi içermelidir.
Daha az alana sahip olmak bilançonuzda bir varlıktır, borç değil.
Dış Çemberinize ulaşması biraz daha zordur ve nadiren kullanılan şeylere ayrılmalıdır. Yüksek ve alçak raflar, kenarda kalmış dolaplar, üst dolaplar ve yatak altları buna dahildir. Bu alanları yedek tuvalet ve temizlik ürünlerini, nadiren giyilen giysileri, ambalaj kâğıtlarını ve kurdeleleri, özel tencereleri ve pişirme aletlerini, günlük hayatınızda kullanmadığınız daha başka şeyleri depolamak için kullanın. Akılda tutulması gereken bir kural: Eğer haftada birden az ama yılda birden çok kullanılıyorsa, bir eşya Dış Çembere aittir.
Derin Depolama genelde hayat alanınızın dışındadır ve tavan arasını, bodrumları ve garajları içerir. Yedek parçalarınızı, mevsimlik dekorasyonları, eski vergi belgelerini ve yılda bir ya da daha az kullandığınız şeyleri barındırır. Ancak Derin Depolamayı evinize uymayan her şeyi tıkıştıracağınız bir yere dönüştürmeyin; kalabalık yaratmayın. Söz konusu nesne hiç kullanılmıyor ya da bakılmıyorsa ve eğer sonsuza kadar tutmanız gereken mali ya da yasal bir belge değilse atılmalıdır. Bazen bir eşya için en iyi yer başkasının evi olur.
Unutmayın ki Her Şey Yerli Yerinde dekoratif eşyalar için de geçerlidir. Eğer bir eşya sizin için gerçekten özelse onu sergilemek için uygun ve göze çarpan bir yer bulursunuz. Bir kenara itilmeyi, kaldırılmayı, sürüklenmeyi ve karmaşada kendisine bir yer elde etme mücadelesini hak etmez. Ve kesinlikle bodrumdaki bir kutuya atılmamalıdır! Dekoratif bir nesnenin tüm numarası onu görebilmektir; bu yüzden, eğer bu tür bir şeyi (mevsimlik nesneler dışında) depoluyorsanız neden elinizde tuttuğunuzu sorgulamanın zamanı gelmiş demektir.
Bir kez her şeye bir yer atadıktan sonra ikinci kısmı atlamayın: Her şeyi kendi yerine geri getirin. Evde isteyen istediği yere yayılıyorsa herkese bir yer atamanın anlamı nedir ki? Bu amaçla rafları, çekmeceleri ve kutuları içeriklerine göre etiketlemek işe yarar. Bu durumda herkes kullandığı şeyi daha sonra koyacağı yeri bilir – ve siz de muhtemelen tirbuşonu çorap dolabında saklanmış olarak ya da zımbayı pasta malzemeleriyle ahbaplık ederken bulmazsınız.
Kendinize ve aile üyelerinize eşyaları ortadan kaldırma alışkanlığını kazandırın. Düzenli bir ev, gereksiz eşyalara daha az saklanacak yer sağlar. Soyunduktan sonra giysilerinizi yere ya da bir sandalyeye yığmak yerine asın ya da bir sepete koyun. Baharatları, çeşnileri ya da mutfak aletlerini tezgâhın üstünde bırakmak yerine ait oldukları yere yerleştirin. Ayakkabıları evin her tarafında dağınık olarak değil, belli bir yerde tutun. Kitapları ve dergileri raflarına geri koyun. Çocuklarınızı oyun saati bittikten sonra oyuncaklarını kaldırarak yerlerine koymaya teşvik edin.
Dağınıklık sosyal bir yaratıktır, asla uzun süre tek başına kalmaz.
En güzeli, ne zaman bir odayı terk etseniz dağınık nesneleri alın ve ait oldukları yerlere bırakın. Bu basit alışkanlık gününüzden sadece birkaç dakika alır ama evinizde büyük bir farka neden olur. Dağınıklık sosyal bir yaratıktır, asla uzun süre tek başına kalmaz. Oturma odanızda birkaç parça eşyanın ortalıkta kalmasına izin verin, bir şey diğerine yol açacak ve bu nedenle çok geçmeden kalabalık bir partiye dönüşecektir! Eğer şeyler kendi yerlerine geri götürülürlerse, başıboş nesneler asla kalıcı şekilde yerleşemezler.
Şimdi biliyorum ki fazla depolama alanına sahip olmayan kimileriniz haksızlık diye bağırıyor. Yeterince alanınız yoksa nasıl Her Şeyi Kendi Yerine koymayı düşünebilirsiniz ki? Umutsuzluğa kapılmayın – siz şanslı olanlarsınız! Eşyaları koyacak yerimiz ne kadar çoksa, o kadar çok şeyi –onlara her zaman ihtiyacımız olmasa bile– elde tutmaya meyilli oluruz. Soyunma odaları ve fazladan dolapları olanların ayırma için daha fazla motivasyona ihtiyaçları vardır, ama siz zorunluluktan yararlanırsınız. Daha az alana sahip olmak bilançonuzda bir varlıktır, borç değil ve size minimalist olmak için çıktığınız yolda hız katar.