Читать книгу ruhumdaki yaralar - Barbaros Altug - Страница 15
Her şeye rağmen yaşamak
ОглавлениеUçağın inmesi uzadıkça aklım Vahan Bey’in hikayesiyle doluyordu giderek.
Küçücük yaşında korkunç şeylere tanık olmuştu. Gözünün önünde ablasına tecavüz edildiğini, başka kadınların bileziklerini almak için ellerinin kesilip koparıldığını görmüştü.
Bu hikâyelerin bir kısmını biliyordum. Babamın bana bıraktığı, daha doğrusu ölümünden sonra annemin kaldırdığı yerlerden bulup gizlice okuduğum kitaplarından. Ama ilk kez yaşayan birinden dinliyordum.
Halep’e vardıklarında ablasını arkalarında bırakmışlardı çoktan. Annesi tecavüzden, öldürülmesinden korktuğu, artık hayatta kalan tek kızını kurtarmak için zengin ama yaşlı bir Türk tüccara vermişti. Etraftakiler küçük Vahan’ın kulaklarını kapasa da ablasının feryatları duyulmayacak gibi değilmiş: “Her şeyi unutmasam da hatırlamamayı başardım,” demişti anlatırken. “Ama ablamın feryatları hala, yıllar sonra bile rüyalarıma giriyor.”
Hayganuş çoktan ölmüştü ama Vahan Bey uzun süre iz sürmüş, ablasının çocuklarının, torunlarının Istanbul’da yaşadığını öğrenebilmişti. Vahan Bey’in ölmeden önceki son ve belki de tek arzusunu, yeğenlerini görmek, tanımak, hiç olmazsa konuşmak isteğini yerine getirmek için de önemli ayrıntıları asla atlamayan ve her derdin çözücüsü rolünü fazlasıyla önemseyen Jacqueline tarafından ben seçilmiştim. Çünkü Vahan Bey’in ablası Hayganuş’un en küçük torunu, benim cenazesine katılmak için gittiğim gazeteci Hrant Dink’in Agos gazetesinde çalışıyordu. Nasıl olsa gazetedeki çoğu insanla röportaj yapıp görüşeceğim için, en azından bu konuyu Vahan Bey’in yeğenine açmam çok da zor olmayacaktı Jacqueline’e göre.