Читать книгу Depresyon Politikası ve Sistem Sorunu - Ali Kocaslan - Страница 12
UYKU SORUNU
ОглавлениеUyku sorunu sadece psikolojik sorunlarımız olduğu zaman değil aynı zamanda huzursuz olduğumuzda da kendini gösteren bir sorundur. Öyle ki sanki psikolojimiz bozulduğu için uyku sorunu meydana çıkıyor. Bu tam doğru bir tespit değil. Uykumuz kendi başına bağımsız bir alandır. Bu alanı huzursuz eden her sebep, uyku sorunu yaratır. Uyku sorunu Psikolojimiz bozulduğu için değil. Yani gerçek nedeni bu değildir. Gerçek nedeni, psikolojimiz bozuk olduğu zaman, huzursuz olduğumuz zaman anlamına geliyor. İşte bu huzursuzlukta, uyku sorunu meydana çıkıyor. Eğer bazı sorunları gerçekten çözmek istiyorsak bunların gerçek nedenini bulmamız gerekiyor. Şöyle yakın çevremize bir göz atarsak, bazı insanlar iyi uyuyamadığını söyler. Ya da akşam hiç gözüme uyku girmedi derler. Bu insanların hiçte psikolojik bir sorunu yok. Uyku sorunu Psikolojik sorunlar kadar geniş ve derin bir konudur. Ben sadece kısaca bu konuya değinmek ihtiyacı duyuyorum. Bu işi düşünce yoluyla değil, aksine ruhsal yolu kullanıp, hızlı ve yoğun bir çabayla depresyon gibi sorunlarla etkin mücadele edilebilir. Tabii kişi kendisi de gereken çabayı gösterebilirse. Ama bu durum çok uzun vadeli olmazdı. Zira birkaç ayda geriye dönme sorunu maalesef vardır. Keşke böyle olmasaydı. Benim bu konuda kendime güvenim tamdır. Şimdiye, bu kitap üç defa bitmiş olurdu. Psikolojik sorunları kalıcı çözmek için, mantık ve düşünce yoluna gidilmeli. İlla da mantık. Mantık depresyonun can düşmanıdır. Bu yüzden depresyon önce duygu, his, benzeri etkenleri kullanıp bunlar üzerinden düşünceye yöneliyor. Esas ilk ve son hedefi mantıktır. Şöyle değişik bir açıdan da bakabiliriz. Psikolojide toprak bedendir. Depresyon mantığı işlevsiz yaptığı zaman, kendi başa çıkar. Toprak yani bedenimizi, bunun yanında da ruhumuzu, istediği gibi yönetir. Eğer psikolojik sorunları düşünce ve mantık yoluyla çözerseniz. Ardından devam eden süreci yani günleri, haftaları, ayları, yılları vs. Doğru bir biçimde yaşarsınız bir daha psikolojik sorunlar geriye gelmez. Bu tabansız psikolojik sorunlar için geçerlidir. Yani sorun sadece düşünce ve ruhsal olarak varsa. Akli dengesini yitirmiş insanlar için hiçbir bilgi ve tecrübem yoktur. Dolaysıyla bu türden sorunlar tabanlı yani köklü sorunlardır. Bu türden sorunlar için burada, herhangi bir bilgi yoktur. Ben bu sorunların çelişkiden kaynaklandığını düşünüyorum. Çelişkiden kaynaklanan durumlar, zor hatta hiç değiştirilemez. Sadece hayat biraz sürdürebilir hale getirile bilinir. Nedenine gelince yaratan, çeşitli nedenlerden dolayı böyle durumların oluşmasını gerek görmüştür. Bu durumlar zor, hatta hiç değiştirilemez durumu, sadece bu dünya da yaşadığı sürece geçerlidir. Ondan sonra, diğer normal insanlara göre daha çok mutlu ve huzurlu olacaklardır. Çünkü bu dünya da ağır bir sorumluluğu yüklendiği için bunu hak ediyor. Akli dengesi yerinde olmayan insanlar. Allah tarafından korunuyor. Bunlara gösterilen her türlü hareket gösteren kişiye fazlasıyla geriye dönecektir. İster olumlu, isterse olumsuz. Çünkü esas ta bu kişiye kötülük yapmıyor. Allah katında sorun oluşturuyor. Bu yüzden kötülük yapmışsa, ağır ceza alacağını hesaba katmalıdır. Artı bu kişiler gerçekte deli değildir. Bu sadece çelişkiden kaynaklanan bir durumdur. Örneğin insanların birbirinden farklı olması gibi. Bütün insanlar aynı karakterde olamaz. Aynı boyda olamaz. Veya hepsi erkek ya da kadın olamaz. İnsanların dış görünüşü de aynı olamaz. Siyah cildi olan insanlar, sadece dünya ortamında bu şekilde vardır. Tıpkı beyaz insanlar gibi. İnsanların özü birdir. Hiç kimse diğerini hor görmemeli. Çünkü kendi özü de aynı özdür. Sen kötüsün, sen çirkinsin demek, aynı zamanda ben kötüyüm, ben çirkinim anlamındadır. Zaten niyeti kötü olmasa, bir insan diğerine kötü gözle bakamaz. Aynı şekilde İnsanların hepsi de sağlıklı olamaz. İlla ki hastalar da olacaktır. Doğum ve ölümler gibi. Ya da insanların hepsinin akli dengesi yerinde olamaz. İlla ki akli dengesi yerinde olmayan insanlar olması gerekiyor. Bütün bunlar çelişkiden kaynaklanıyor. Aynı şekilde bedensel veya zihinsel sorunları olan insanlar olması gerekiyor. Bu insanlar da gerçekte bedensel veya zihinsel sorunlu insanlar değildir. Sadece dünya yaşamı için bu böyledir. Bunlarda öbür dünyada çok mutlu ve huzurlu olacaklardır. Bu mutluluğu birazcık paylaşmak istiyorsa birileri, o zaman bu zor durumda olan insanların yükünü hafifletmeleri gerekiyor. Yani bunlara yardımcı olması lazım. Bu insanlara da kötü davranmak ateşle oynamaktır. Hiç kimseye tavsiye etmem. Çünkü bu insanların rahat ve huzurlu yaşama sorumluluğu. Başta yakınları olmak üzere bütün insanların sorumluluğundadır. Zorda olan her insandan, diğerleri sorumludur. Bu sorumluluklardan kaçanlar veya bahane bulanlar. Sadece kendilerine kötülük yapıyor. Çelişkinin var olmasının esas sebeplerinin arasında bu vardır. Çelişkinin var olmasının ana sebepleri gerçek iyi niyetli ve Allah yolunda kendi rızasıyla gitmelerini meydana çıkarmaktır. Esasında Allah’ın yüceliğine ve kudretine layık olmaktır. Çünkü Allah güzel ve iyi olan her şeyin yaratıcısıdır. Sadece bu doğrultuda ki insanlar Allaha daha yakın olabilir. Çünkü Yüce Allah kötülükleri sevmiyor. Tam tersine kötülükten nefret ediyor. Sadece iyiyi ve güzel olan şeyleri seviyor. Kim Allah’ı seviyorsa iyilik ve güzellik yapmalıdır. Bu güzellikler insana geri dönecektir. Asıl olan bizim niyetimizdir bize kazandıran veya kaybettiren. Bir diğer sorunda, benim gibi uzun yıllar ilaç almak zorunda kalmış insanların, haklı olarak şöyle bir düşüncesi var. Ben uzun zamandır ilaç kullanıyorum, dolaysıyla ilacı bırakamam. Çünkü uykum gelmez. Ya da her gece yatakta bir sağa bir sola dönemem gibi endişeleri olabilir vs. Ben on altı yıl düzenli ilaç kullandıktan sonra aniden ilaca son verme kararı aldım. Bu ani karara gelene kadar yılların tecrübesi ve bilgilerine sahiptim. Artı o zamanın şartlarında ilerlemek dışında hiçbir seçeneğim yoktu. Fiziksel güvenlik ve ruhsal ihtiyaçların karşılanmaması gibi ağır sorunlarım vardı. Dünya kadar da acılar ve üzüntülerde çabası. Bu uyku sorunu kafama çok takılmıştı. Çünkü diğer sorunları aşmanın bir yolunu kendimce bulmuştum. Ama bu sorun, başka bir sorundu. Kendimce çözüm yollarını arıyordum. Sorunu kolaylaştırmak için ne yapabilirim diye düşünüyordum. Gerekirse günlerce yatmamayı göze almıştım. Yatmak için çeşitli fikirler üretiyordum. Artık öyle bir noktaya gelmiştim ki geriye dönemezdim. Çünkü depresyona her an ağır darbeler vuruyordum. Zaten Depresyonda bana milyon defa ağır darbeler vurdu. Ama ölmedim. Bu benim kendi başardığım bir durum asla değildir. Allah’ın gücüyle hayattayım ve bu şekilde hayla yaşıyorum. Bulduğum fikirler özetle şöyledir. Sorunun büyüklüğüne göre. Sadece uyku ilacı gece yatarken uyku müzikleri. Yatağa gitmeden önce gerekliyse ön bilgilendirme yapılması. Uyku süresi boyunca dinlenme aşamasına geçmesi. Düşüncelerimi müziğe odaklamak veya olumlu bir düşünce düzenini yaşamak gibi çözümler bulmuştum. Başka beden üzerinden bu soruna nasıl etki edebilirdim. Tabii ki çalışmak spor gibi vücudun direnmesini kırmak için. Zihnin örgütlenmesi de gerekiyor. Çünkü bunun mümkün olmadığını birçok kişi söylüyor. Buna karşı tam düşünce örgütlenmesi gerekir. Bu örgütlenmenin amacı, diğer başka düşünceleri yok sayması, bunun yanında ilaçsız uyku düzeninin mümkün olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Bu düşünce biçiminin doğru olduğunu dolaysıyla ta bebeklikten bu yana hep ilaçla uyumadığını hatırlaması büyük önem taşıyor. Buna inanması ve kendisine güvenmesi gerekiyor. Bu konuda çok destek ve yardımcı olması gerekiyor. Kendini motive etmesi de önemidir. İstediğiniz olumlu değişiklikleri yapabilirsiniz. Bilgi ve tecrübeleriniz yoksa bunları edinebilirsiniz. Gerçek anlamda, ruhsal ve zihinsel değişiklikler her zaman yapılabilir. Artık zamanı geçti kavramı sadece vücut için geçerlidir. Eğer kişi okumayı biliyorsa, kendi de okuyup bilgi ve tecrübeler edinebilir. Bunun için illa da öğretmenine gidip bana yardımcı ol demesi mantıklı değildir. Yani Psikoloğun da sonuçta bir psikolojisi var herkes gibi. Bu insanlar kendilerini bu alanda geliştirmiştir. Tabii bunu her psikolog için söylemek mantıklı değildir. Sizin de bir psikolojiniz var öyle değil mi? O zaman neden ilk elden kendinizi geliştirmiyorsunuz. Bu mümkündür. Bu iş sadece eğitimle olsaydı. Dünya psikologlarla dolup taşardı. Çoktan psikolojik sorunlara kısa ve hızlı tedavi imkânları bulurlardı. Ama an itibarıyla böyle bir durumdan söz etmek imkânsız. Benim de hep duyduğum psikolojik sorunlar hemen düzelmez, zaman alır diyorlardı. Ne kadar zaman? Beş yıl mı? On yıl mı? Yoksa otuz yıl mı? Çünkü zaman alır demek. Sürecek demektir. Ne kadar? Yoksa ömür boyu mu? Bu soruya cevap vereni daha görmedim. Benim kendi hesabıma göre, yedi yıl fazla ilaç kulandım. Bunda beni tedavi eden psikolog doktor, psikolog konuşma tedavisini yapan ve boşandığım eşimin, büyük payı vardır. Her biri kendi alanında başarılı oldu. Allah’ın sayesinde nefes alıp veriyorum. Her halde durumu anlatabildim. Ben psikologlara gitmeyin demiyorum aksine daha çok gidin kendi tecrübelerinizi edinin. Varsayalım ki psikoloğunuz çok tecrübeli bu konuda uzman. Ama yine de her an yanınızda olamaz. Ehliyet kursunu ele alalım. Öğretmen size bilgiler verecektir. Ama er veya geç kendiniz direksiyona geçmek zorundasınız. Tabii mecbur arabayı siz süreceksiniz diye bir şey olamaz. Ama kendi zihninizi, ruhunuzu, bedeninizi sürmek zorundasınız. Aslında bunlarda araba gibi sürmesi yani yönetmesi zaman alır. Ama öğrendikten sonra, dünyanın hazını alırsınız. Zaten hayat koşulları bize şunu dayatmıyor mu. Ya kendin sürersin ya da başkaları sizi sürer veya iter. Seçim size kalmış. Her an diğer seçeneği alabilirsiniz. Güç ve yetki sadece sizdedir. Diğer insanlar da değil. Siz istemeseniz kimse sizinle konuşamaz bile. Etrafına bir bak, seni sevenler veya sevmeyenler senden aldığı cesaret ve izinle hareket ediyorlar. Bilmem farkında mısın? Sonuç olarak ilaçsız uykum gelmez düşüncesi doğru değildir. İlacın yaptığını kendimizde yapabiliriz. Sakin ve sabırlı olabiliriz. Bu şekilde olursak daha çabuk uykumuz gelir. Unutmayalım ki dünyanın sorumluluğu bizim sırtımızda değildir. Tabii bunda payımız yoksa. Ama sizin sorumluluğunuz sadece, sizin sırtınızdadır. Eğer bu sorumluluğu hakkıyla taşımak istiyorsanız. Gece kendinizi rahat bırakın, bin bir derdi yatakta çözemezsiniz. Boşuna uykunuzu kaçırmayın. Artı yatmadan birkaç saat önceden, huzur durumuna geçin. Rahat ve hoş filmler ve müzikler dinleyin. Dünyanın ne kadar güzel ve muhteşem olduğunu düşünebilirsiniz. Artı kimse sizden uykunuzu kaçırmanızı beklemiyor. Sizde beklemiyorsanız neden, buna engel oluyorsunuz. Kendinize sıkıntı yapmayın. Böyle hiçbir sorunu çözemezsiniz. Sadece uykunuzu kaçırırsınız. Bu da istediğiniz bir durum değildir. Uykum gelmiyor demek bir anlamda yalan söylemektir. Çünkü gerek bedensel, zihinsel, ruhsal olarak uykumuz gelir. Aksi durum normalde mümkün değildir. Çünkü bu üç etken pille veya elektrikle çalışmıyor bu yüzden de yoruluyoruz. Uyumak istiyoruz. Uykum gelmiyor demek iki anlam taşır ya siz istemeden uykunuzu kaçırıyorsunuz. Ya da uyumak istediğinize kendinizi, ikna etmesini bilmiyorsunuz. Diğer olumsuz sebepleriniz varsa bilemiyorum. Ben sadece psikolojik yönünü yazıyorum. Uyku alışkanlığınızı kaybetmişseniz, bunu biraz çabayla geri getirebilirsiniz. İnsan vücudunun doğrudan uykuya ihtiyacı yoktur. Eğer olsaydı sıkıntılar gibi sorunlar yaratmasına engel olamazdı. Bedenimiz uyku durumuyla ilgilidir. Bundan etkilenir. Ama bu duruma müdahil olamaz çünkü böyle bir işlevi yoktur. Uyku sorunu ruhsal yapıdan kaynaklanan bir durumdur. Etkili mücadele bu doğrultuda yapılmalıdır. Öyle psikolojik ilaçlarla ve uyku haplarıyla bedeni illa uyuyacaksın diye tehdit etmek, mantıklı bir durum değildir. Tehdit demek etki demektir. Ama çare demek asla değildir. Bu durum bile biz insanların, kendisi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını gösteriyor. Zaten bilgi ve tecrübelerimiz olsaydı, neden tehdit yoluna gidelim. Öyle değil mi? Yoksa siz bu işi zevk için mi yapıyorsunuz. Tehdidin zihne etkisi sıfırdır. Vücut yaralansa da veya ölse bile vücut etkisi de sıfırdır. Vücudumuz acı hissetmez veya Korkmaz vs. Tehdidin gerçek anlamda etki ettiği yer ruhumuzdur. Vücudumuz üzerinden yapılan dış etkenlerin hepsi yanlış yol ve yöntemlerdir. Uyku sorununu sadece ruhsal düzeyde çözmeliyiz. Çünkü kökü burada. İşleyişi burada. Her türlü yapılanması da buradadır. Başımızı kaşımak istiyorsak başımızı kaşımalıyız ayağımızı değil, ayağımızı kaşımakla durumu geçiştirebiliriz ama sorunu çözemeyiz. Dolayısıyla en kolay yol, en hızlı yol, en doğru yol, en mantıklı yol budur. En kalıcı yolda budur. Sağlıklı yolda budur. Dolayısıyla psikolojik sorunlar üzerinden değil, uyku üzerinden psikolojik sorunların çözülmesi daha mantıklıdır. Zaten bu uygulamanın başarısız olduğunu yıllarca yaşayarak öğrendim. Sorunların üstünü kapatmakla veya zamana bırakarak çözülmesini beklemek gerçekleşmeyecek bir hayaldir. Kişinin kedisine göre, bir uyku politikası olması gerekiyor. Gündüz var olan sorunların, gece de uykumuzu bozmasına engel teşkil etmemesi için. Yoksa zihnimiz sorunları çözmekle meşgul olmaya devam edecektir. Çünkü gündüz sorunları çöz emri bilinçaltımızda devam ediyor. Yani yatakta uyumak istiyoruz ama diğer yandan aynı zamanda sorunları da çözmek istiyoruz. Eğer hoş düşünceleriniz varsa hemen uykunuz gelir. Çünkü iki zıt etken yoktur. İki etkende, rahat uyuyabilirim görüşündedir. Eğer sorunlar varsa huzursuzlukta vardır. Bu durumda psikolojik, sorunları getirecektir. Böyle bir durumda uykunuzun gelmemesi gayet normaldir. Uykumuzun gelmesi için bir defa ruhsal açıdan yükümüzün kalkması gerekiyor. Ruhumuzun işini rahat yapması için. Yani yatakta uzanıyorsanız bedensel, zihinsel, ruhsal olarak uyumlu uzanın ki çatışma olmasın. Bu sağlandıktan sonra uyku iznini, kendinize vermiş olursunuz. Böylece rahat yatabilirsiniz. İsterseniz kendinizi Şartlandırma, yöntemiyle de rahatlatabilirsiniz. Yani yatakta uzanırken, uykunuz gelmiyorsa, bunu kendinize dert etmeyin. Bu sorunu gece yataktayken, düşünüp çözemezsiniz. O yüzden gündüz, bu sorunla ilgilenebilirsiniz. Hatta öğleden sonra kendinize, bak geçen gece uykum gelmedi yatamadım. Bu gece de bana bir sürü sorun getirme diye telkin de bulunabilirsiniz. Yani kendinizle anlaşma yoluna gidin. Siz sizi anlamasanız başka kim, sizi anlayabilir ki? Üstünüzdeki stresi bu şekilde veya benzer şekillerde atabilirsiniz. Ancak dikkat etmeniz gereken, çok önemli bir durum var. Kendinizi kandırmaya çalışmayın. Çünkü insan başkalarını kandırabilir, ama kendisini asla kandıramaz. Bunu başaramayacağınıza göre, ilk andan itibaren kendinize dürüst olun. Gece rahat yatacağım. Yarın sabahta uyandıktan sonra, sorunlarla ilgileneceğinizi kendinize sesli ve içten söyleyin. Sorunları çözemiyorsanız, kendinize bunu derhal açıklayın. Neden çözemediğinizi. Bazen bu yolla, aklınıza bir fikir gelebilir. Hem de ruhunuz buna daha mantıklı yaklaşacaktır. Psikolojik sorunlarda en kötü şey, sorunların üstünü kapatmaya çalışmaktır. Çünkü sonra, bu bir şekilde açığa çıktı mı daha kötü olur. Ya da karşı koyarsa, çok zor durumda kalabilirsiniz. En iyisi kendinize karşı açık oynayın. Böylece sorunlarınız düğümlenmez. Hem daha çabuk çözersiniz. Hem de geceleri daha rahat uyuyabilirsiniz. Zihniniz aşırı duyarlı ise sabah kalktıktan sonra, hemen sorunları düşünmeye çalışırsınız. Bu da bütün gününüze olumsuz etki edebilir. O yüzden sabahları uyandığınızda saatte bakın. İlk iki saat boyunca hiçbir şey düşünmemeye odaklanın. Bu mümkündür. Ya da hoşunuza giden düşüncelere odaklanın. Tabii ki bu şartlanmada, önceden karar almanız gerekiyor. Psikolojik sorunlarda bu yolla hayatınızı, daha kolay hale getirebilirsiniz. Örneğin iradeli bir şekilde, yarın şu randevuma gideceğim deyin. Tabii bunu önceden, düşünüp gerekli görmüşseniz. Bu şekilde zihnen, ruhen, bedenen buna hazırlanacaksınız. Bu şekilde rahatlıkla randevunuza gidebilirsiniz. Ben de böyle yapıyordum. Çok daha kolay oluyor. Hem de strese girmeden. Bir planlama üzerinden gidin. Her şey daha kolay olacaktır. Örneğin biraz sonra şu işimi, yapacağım deyin ki, buna önceden hazırlanasınız. Her işi, her durumu önceden belirleyin. Hatta sorun çözümlerini veya planlarınızı kısaca her türlü aktiviteyi önceden belirleyin. En mantıklısı bu. Ta ki bunları kendiliğinden isteyerek yapma durumuna gelinceye kadar. Eğer bu aşamaya gelmişseniz, geri bütün şartlandırma ve benzer durumlarını kaldırın. Yani doğal düzeninize dönün. Çünkü biz insanlar yapımız gereği, bir bilgisayar veya makine değiliz. Aksi takdirde uzun vadede ne zihnimiz ne ruhumuz, nede bedenimiz bunu kaldırabilir. Yani sorun çıkacaktır. Sorunların çıkmasını beklemeye gerek yoktur. Doğal düşünün. Doğal hareket edin. Doğal konuşun. Doğal sevin. Yani her alanda doğal olun. İnsancıl olun. Aksi durum bizi zor ve çetin bir yola götürecektir. Bu da bizim hayrımıza olmaz. Zaten ne kadar sertleş sekte bir demir gibi sert olamayız. Bu yüzden kendi işimizi zorlaştırmaya gerek yok. Sonuçta acısını kendimiz çekeceğiz. Buna gerek yok öyle değil mi?