Читать книгу Depresyon Politikası ve Sistem Sorunu - Ali Kocaslan - Страница 13
RUHUMUZUN SAKİNLEŞTİRİLMESİ
ОглавлениеRuhumuzun sakinleştirilmesi birçok anlamda değer taşıyor. Bunlar başta mantığın korunması, düşünce yapısının bozulmaması, ruhsal birtakım sorunların çıkmaması için ve hayatın tadını gerçek anlamda yaşamamız için böyle sorunların olmaması gerekiyor. Bu konuda çıkabilecek her türlü sorundan mantık. Dolayısıyla düşünce sisteminin sorumluluğu vardır. Bilindiği gibi ruhumuzun bir düşünce mekanizması yoktur. Kendi birtakım ihtiyaçlarını, isteklerini, düşünce yapısı üzerinden bize iletir. Bunlarda kısaca istiyorum, istemiyorum, hoşuma gider, hoşuma gitmez, saygınlığına aykırı veya Uygundur, mutluyum, mutsuzum, isterdim, istemedim vesaire gibi. İki yapılı ve üç yapılı şekilde kendini ifade eder. Üç yapılı şekil ise daha çok bir ileri adımın atılmasının gerektiğini vurgular. Örnek verirsek eğer, sevdiklerimin yanında olsaydım daha mutlu olabilirdim. Sevdiğim yanımda olmadığı için mutsuzum, çocuklarımı özledim, param olsaydı mutlu olurdum, içinde bulunduğu toplum beni anlamıyor. Anlasaydı mutlu olurdum vesaire gibi birçok durum söz konusudur. Bu durumda düşünce yapısı doğru hareket etmesi gerekiyor. Bu noktayı daha önce yazdığım için burada yazmayı gerek görmüyorum. Her ihtimalde gerek ruhumuzun sağlığı için gerek düşünce yapısının ve bedenin sağlığı için. Ruhumuzla ilişki kurup bir dayanışma ve iş bölümü yapmamız gerekiyor. İlerleyebilmek için. Bütün bunların yapılması için de ruhumuzun sakinleştirilmesi gerekiyor. Çünkü onsuz hiçbir şey olmaz. Deyim yerindeyse o giderse, her şey gider. Dediğim gibi ruhunuzun düşünce mekanizması veya herhangi bir hesaplayıcısı yoktur. Bu nedenlerden dolayı avutmak ve kandırmak gibi her türlü yollara gidebilir. Hatta yok saymak gibi sorunlu davranışlara kadar gidebiliriz. Ama unutmamamız gereken tek şey, tüm olumsuzluklarda olduğu gibi tüm güzelliğe dair ne varsa ancak ve sadece ruhumuz yoluyla karşılayabiliriz. Bunu başardığınız ölçüde ne kadar mutlu veya huzurlu yaşadığınız belirlenmiş olur. Yani o olmadan asla ne kişiliğimizin ne de dünyanın herhangi bir tadını alamayız. Ruhumuzun kendi yapısı gereği belli bir işlevi vardır. Bu nedenle her türlü iyilik veya kötülük vesaire gibi durumlar geçirilmelidir. Çünkü ruhumuz bize sadece duygular ve hisler vermez. Kendisinin bir hafıza depolama ve bu bilgileri yaşantımız bittiğinde düşünce yapısındaki hafızayla beraber diğer boyuta götürür. Ruhumuzun her ne kadar düşünme yetisi olmasa da kendi statüsü ve işleyişi dolayısıyla en gelişmiş düşünce yapısının bin katı işlev görür. Yine en gelişmiş düşünce mekanizmalarını çökertip ölü diye işlevsiz kılabilir. Hatta bunla oynayabilir. Sonuç olarak her ne yapacaksak önce ruhumuzu sakinleştirmeliyiz. Bunu yaparken, adil olmalıyız. Aksi takdirde bütün sorumsuzluk, tersine döner ve kendimizi vururuz. Bir daha da asla, yaşadığımızdan bir haz alamayız. Ayrıca kendimize de gelemeyiz. Öyle sanıyorum ki durum anlaşıldı. Ruhumuz her türlü etkiye bir tepki verir aynı zamanda hile ve sahtekarlıklara da tepki verir. Oyalama ve avutmak ölçülü şekilde yapılmalıdır. Aksi takdirde hesap sorar ve hesabını veremeyiz. Bence duruma hâkim olamayanlar için, en iyisi siz, sanki ruhunuza karşı değil de dünyanın en gelişmiş hesaplayıcısıyla karşı karşıyasınız gibi ele alırsanız, sizin için daha iyi ve hayırlı olur. Çünkü elektrik insanı çarpar öldürür ama ruhumuz çarparsa ölmeyiz acı ve ıstıraplar yaşarız. Dünya bize zindan olur. Bir daha kendimize gelmemiz yıllar alabilir. Bu yüzden başta kendimize karşı saygılı ve Adaletli olmalıyız. Şefkatli ve sevgi dolu olmalıyız. Bizim ruhumuz bizim esirimiz değildir. Tam tersine bizim esas sahibimizdir. Hem bu dünyada hem de diğer dünyada. Psikolojik rahatsızlıklarda, insanlara ilaç verilmesinin sebebi, düşünce yapısının dizginlenmesini sağlamaktır. Çünkü ruhsal yapıyı, ileri geri düşündürüp rahatsız ediyor. Bunun önüne geçildiği zaman zaten ruhumuz sakinleşir. Ruhumuz hasta olamayacağına göre sağlıklı yapmaya da gerek yoktur öyle değil mi?