Читать книгу Depresyon Politikası ve Sistem Sorunu - Ali Kocaslan - Страница 14
CİNSELLİKLE İLGİLİ SORUNLAR
Оглавлениеİçinde yaşadığımız dünyanın kadın erkek ilişkisine baktığımızda, cinsellik olmasaydı bugün hiçbir insan var olamazdı. Cinsellik sadece kadın erkek birleşmesi ve bununla beraber çocuk sahibi olmak anlamına gelmiyor. Bu kendi alanında çok geniş bir konu. Ben sadece konumuzla ilgili bazı noktalara değinmek istiyorum. Depresyon süreci boyunca hiçbir şey bize zevk vermiyor. Varsa yoksa sadece olumsuzluklar ve karamsarlık. Bu ağır durumda cinsel ihtiyacı bir şekilde yaşamak bize sınırsız haz veriyor. Öyle sanıyorum ki Depresyon düşünceyi çökertiyor. Ruhsal yapımıza ağır darbeler vurup bunalıma sürüklüyor. Bedenimiz bu sorunlar karşısında yorgun ve bitkin diz çöküyor. Bütün yapımız işlevsiz sadece bir etken bütün bunlardan etkilenmiyor o da cinselliğe olan ilgimiz. Bu arada bu yazdıklarım genel kitleye hitap ediyor. Herkesin kendine göre bu duruma bir bakış açısı var. Ben bu noktayı kast etmiyorum. Aksi takdirde herkesin bakış açısına göre bir kitap yazmak gerekiyor. Bu da imkânsız bir şeydir. Korku ve cinsel arzularımız arasında direk bir bağ bulunuyor. Korku, endişe gibi. Dikkatimizi dağıtan bir sorun varsa cinsel açıdan bundan kesin etkileniyoruz. Bu durum cinsel birliktelikte büyük önem taşıyor. Çünkü ne kendimiz bir haz alıyoruz ne de karşıya bunu yaşatabiliyoruz. Bu sorunda birlikteliğin zevksiz ve anlamsız olduğunu bize yansıtacaktır. Bu da evliysek eşimizle ilişkimizi etkiler. Sonuçta karşı kişiye olan ilgimizi derinden etkileyecektir. Burada dikkat etmemiz gereken nokta. Sorunun ne kadarı bana aittir. Önce bu hesaplamayı yapmamız gerekiyor. Yolumuzda sağlıklı ilerleyebilmemiz açısından. Çünkü sorun sizdeyse başka bir kişiyle cinsel ilişki yaşasanız bile sorun yine kendini ortaya koyacaktır. Bu durumda o zaman hem kendinizi hem de ayrıldığınız insanı üzmüş olursunuz. Cinsel ihtiyaç, ruhumuzdan gelen bir istektir. Beden sadece bu hazzı yaşamamıza imkân sağlıyor. Bedenimizin asla böyle bir sorunu olmaz. Eğer ruhsal arzu yoksa beden tek başına hiçbir şey yapmaz. Neden yapsın ki bedenin ihtiyacı yemek ve içmektir. Zevk ve sevgi gibi vs. Konuları bedenimizin esasını ilgilendirmez. Bu durumlara ruhsal yapımız bakıyor. İçinde bulunduğumuz ruh hali bazen cinsel ihtiyacımızı yaşamamıza olanak vermez. Bu sorun duruma göre aylar sürebilir. Bir erkek için durumu değerlendirirsek eğer, Cinsel ihtiyacınızı yaşamak istiyorsunuz normalde kadın sizin için haz aldığınız karşı cinstir. Ama son zamanlarda kadınlarla ilgili hiçbir durum size zevk vermiyor. Bu durumda ne yapacaksınız? Bir erkek olarak kendi cinsinizle ilişki kurmak size aptalca gelebilir veya haz verebilir. Yaşadığınız soruna çözüm gibi gelebilir ama çözüm değildir. İlk başta olmasa da orta vade de büyük pişmanlık yaşayabilirsiniz. Ben daha önce bir erkeğin kendi hayatına son verdiğini duymuştum. Nedeni ise, bu kişi zor işlerde çalışıyormuş ve kendine göre baya bir stres durumunun içindeymiş. Kendi erkekliğinin artık işlevsiz olduğu kanısına varmış. Bu yüzden hayatına son vermiş. Erkeklik organı diğer organlara benzemez. Her zaman hazır vaziyette duramaz. Bu mantık dışıdır. Böyle bir ihtiyaçta yoktur. Çünkü fazlası az olan zevki öldürür. Burada bir erkek olarak çeşitli sorunlardan dolayı erkeklik organımız tepki vermez. Özellikle psikolojik sorunlarımız varsa, ama asla erkeklik organım tepki vermiyor diye ne hayatımıza son vermeye ne Karalar bağlamaya ne de hem cinsimizle ilişki kurmaya gerek yok. Çünkü organımız hayla yerindedir. Ve ruhsal olarak varlığımız devam ediyor bu ikisi esas ölçüdür. Yani cinsel organımızın tepki vermemesi bir yana daha çok içine doğru küçülmesi erkekliğin bittiği anlamına asla gelemez. Bu gibi durumlarda da hem cinsinize özenmeyin. Yoksa kendinize yanlış bir yol çizmiş olursunuz. İlla cinsel ihtiyacımı yaşamalıyım yoksa yaşayamam. Hayattan zevk alamam gibi bir durumda söz konusu değildir. İnsan cinsel ihtiyacını sınırlayabilir veya durdurabilir. Tam tersi de mümkündür. İpin ucu sizin elinizdedir. Erkekler arasında birçok yanlış bilgiler mevcut hiç gerçekle ilgisi olmayan. Örneğin hayat boyu aynı kadınla yaşamak her zaman haz vermez. Neden? Çünkü insanın canı başka değişik kadınlar ister. Bu durum insanlara göre farklılık gösterse de esasında bu bir tespit değil bir bahanedir. Ya da erkek kırk yaşına gelirse eşcinsel olur. Bence bu kırk yaşla ilgili değil olmasını istediği bir arzudur. İleriye dönük. İsteyen erkek neden kırk yaşını beklesin? Çok saçma değil mi. Diğer yandan ben kırk yaşıma geldim şimdi eşcinsel olmalıyım demesi ne kadar aptalca. Bunun kara propaganda olduğu nasıl da belli oluyor. Ya da kadın zevk vermez eşcinsel ilişki gibisi yok. Bu da yine mantık dışı saçma bir aldatmacadır. Bir erkekte ne varsa öbüründe de aynısı var öyle değil mi? O zaman mantıklıca bakıldığında zaten hem cinsine sahipsin. Onda olan cinsel organların aynısı sende zaten var. O zaman al zevkini istediğin kadar. Ama aynı durumu bir erkek ve kadın ilişkisi için söylemek imkânsız olduğu gibi mantık dışıdır. Bu arada ben kimsenin cinsel tercihiyle ilgilenmiyorum. Ben sadece kendi cinsine ilgi duymanın mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Bu durum doğuştan ya da sonradan ruhsal olarak kendini farklı olduğunu söyleyenler için geçerli değildir. Demek istediğim cinsel ihtiyaç illa başka bir insanla olacak diye bir şey yok. Dünya da nice yalnız yaşayan kadın ve erkekler vardır. İnsan isterse cinsel ihtiyacını karşı cinsten yana koyabilir. İsterse kendi cinsine odaklayabilir. Ruhsal yapımız için kadınla mı yoksa erkekle mi ihtiyacını giderdi. Bunun önemi yoktur. Ruhumuz burada ahlaksız vurdum duymaz olur. Sadece zevkine bakar nasıl geldiği o kadar önemli değil aslında. Tabii zevki alabilirse. Burada düşünce ve algı anahtar rol oynuyor. Bu zevkin önünü açabilir ya da kapatabilir. Burada ruhumuzun bir kaybı yok. Neden? Çünkü o her ihtimalde ihtiyacını karşılar yeter ki fizikken var olsun. Kadın ve erkek ilişkisi kendi yaratılış kurallarına göre istenilen ve desteklenen bir durumdur. Öyle ki bin yıllardır devam eden ve edecek olan. Bu ilişki biçimi dünya ve insanın var olmasıyla ilgilidir. Aynı zamanda dünya düzenin devam etmesi buna bağlıdır. Kadın ve erkek ilişkisini zedelemek hiç kimseye bir fayda getireceğini sanmıyorum. Aksi durum söz konusudur. Yaratan isteseydi insanları bir cinsten yaratabilirdi. Buna bağlı olarak insanlar başka bir şekilde çoğalıp varlığını sürekli kılabilirdi. Bu da insanın ve dünyanın var olan statüsüyle bağdaşmıyor. Düşünebiliyor musunuz ki her canlı yani hayvanlar alemi kendi içinde farklı yaratılmış. Doğanın kendisi de kendi içinde farklıdır. Binlerce hayvan çeşidi var. Binlerce bitki çeşidi var. Dağlar taşlar da cabası. Ama sadece insan aynı cins ne kadar imkânsız ne kadar mantık dışı ve dengesizlik vs. Bu açıdan bu durumun değişmesi veya bitmesi demek dünyanın sonu demektir. Ve bu değişme ve bitme zamanı asla gelmez buna emin olabiliriz. Tabii dünya var oldukça. İnsan ruhsal açıdan yeterince besleniyorsa cinsellik gibi bakış açılarını değiştirebilirler. Mutluluğumuz için illa cinsel ihtiyaca gerek yok. Onsuz da sorunsuz yaşayabilir. Ama böyle güzel bir zevkten vazgeçmek te sebepsiz gereksiz bir durumdur. Depresyon süreci boyunca zihnimizle ve ruhsal yapımızla bu durumdan çok etkileniyoruz. Bunun sonucu olarak duygu, algı ve hislerimiz bundan etkileniyor. Böylelikle ruhsal bakış açımız karşı cinse değil de hem cinsimize odaklanabilir. Bu da konuşma şeklimize, giyim kuşamımıza yansıyabilir. Algı ve duygular da bu durumu destekleyebilir. Her erkekte ve kadında ila karşı cinsten bir pay vardır. Buna göre yüzde yüz erkek veya kadın yoktur. Ama burada ki yüzdelik sayı büyük önem kazanıyor. Çünkü ne kadar erkek gibi veya kadınsı olduğumuz buna bağlıdır. Kadınlar ve erkekler çeşitli sebeplerden dolayı karşı cinse yönelik algı ve düşüncesini değiştirebilir. Bu yüzde iki üçlük karşı cins olan payımızı çoğaltabilir veya dondurabilir. Karşı cinse dönüşme şeklinin birçok sebebi ve yolu vardır. Kişisel olarak, çevresel olarak, aileden gelen birtakım durumlarda bu yönelmeye sevk edebilir. Yani yüzdelik oranı çok yüksek kadın ve erkekler dışında. Her kadın erkek gibi algılayıp bunu sonuna kadar yaşayabilir. Erkekler içinde durum aynıdır. Neden bu mümkündür? Çünkü ruhumuz esas olarak ne kadındır ne de erkektir. Diğer yandan bu yüzdelik oranla oynamasanız bu yüzdelik hep yerinde kalır. Etki olmadan tepki olmadığı gibi. Depresyon sorunlarından kaynaklanan veya çevresel nedenlerden dolayı. Bir erkek içindeki kadınsı duyguları ve algıları çoğaltabilir bu da karşı cins olma yüzdeliğini artırır. Ama bu geriye dönüşü olmayan bir yol değildir. Kimseyi zor kullanma yoluyla, cinsel yönelimlerini değiştiremeyiz. Cinsellikte kişi kendisi istediği gibi yönünü değiştirebilir. Kişinin kendi onayı olmadan bu yolda yol alamaz. Ruhumuzun huzur ve isteklerini bir şekilde yerine getirmeliyiz. Yoksa, hem cinsimize özenip arzularımızı yaşamak isteyebiliriz. Bu yolda çok hızlı ilerleme söz konusu olabilir. Bir şekilde İş öyle ilerler ki artık geriye dönüşü imkânsız bir hal alabilir. Burada ki sorunların esas kaynağı düşüncenin sorunları çözemeyip mantığın zarar görmesidir. Ve günlük bin bir acı ve strese katlanmak zorunda kalmasıdır. Bu sorunda ruhun kendisine karşı kin ve nefret beslemesine yol açıyor. Bir nevi böyle ters tepki verip aklınca intikam alıp rahatlamak isteğidir. Yaşadığı bin bir çileyi zevke dönüştürme çabası var. Bu çabanın da kaynağı kişinin bir sevgilisi ya da eşi olmamasıdır. Ve bu konuda yol alamadığı için ruhsal olarak çözüm arayışıdır. Kısacası bu sorunun altında depresyon ve cinsel açıdan karşı cinsle arzularını yaşamamak vardır. Cinsel arzu mantıklı seçimle giderilebilir. Ama biz mantıklı seçim mümkün değil dolaysıyla, cinsel arzu imkânı da yok diyemeyiz. Eğer mantıklı tercih olmuyorsa mantıksız olsun cevabıyla er veya geç karşılaşabiliriz. Bu açıdan erkekle kadın ilişkisi büyük önem arz ediyor. Bütün olağanlar dahil hiçbir biçimde erkek olarak hem cinsinize ilgi duymayın. En azından Depresyon süreci boyunca. Depresyonu yendikten sonra beni daha iyi anlayacaksınız. Diğer yandan depresyonun bin bir oyunu ve aldatmacası var. Çeşitli korkular, olumsuz durumlar yaşıyoruz. Ama bu demek değildir ki öyle olmalıyız. Birçok depresyon ilacı cinsel arzuyu sıfırlayabiliyor. Böyle durumlarda geçicidir. Üzülmeyin ilaçtan kaynaklanan bu durum ilaç bittiğinde eski halinize döneceksiniz. Veya ilacınızı değiştirebilirsiniz mümkünse. Bazı ilaçlarda cinsel organda çeşitli değişikliklere sebep olabilir. Organın sürekli aktif kalıp boşanamaması gibi vs. İlaçlar sadece kullanıldığı zaman cinselliği etkiler. Son olarak eğer küçüklükten beri Depresyondaysanız ve erkekseniz bu demek ki karşı cinse ilgi duyacaksınız. Ama depresyon var olduğu için aldatmacalarla karşı karşıyasınız bu duruma dikkat edin. Aynı durum yetişkin insanlar içinde geçerlidir. Böyle tatsız sorunlar yaşamamak için cinselliğinizi karşı cinsle giderin diye, tavsiye ediyorum. Çünkü bence daha mantıklı. Yine de yazdığım gibi. Bu her insanın kendisini ilgilendiriyor, beni değil. Yoksa zaten huzursuz olduğunuz için kendinize bir sürü sorun üretebilirsiniz. Mümkünse evlenin, yoksa bu sorun her cinsel açlık durumunda sizi meşgul eder. Bir erkek olarak çeşitli nedenlerden dolayı hem cinsimize ilgi duyabiliriz. Bu demek değildir ki illa bunu yerine getirmelisiniz. Ama uzun süreçlerden geçerken, bu korku ve şüphe durumunu bir yere kadar bastırabiliriz. Bu yönde devamlı baskı ve kaçma bir noktadan sonra işe yaramayabilir. Bu arzu ve isteği ne kadar bastırırsak, o kadar kâbus olur. Birtakım durumlara yasak koymak aslında davetiye çıkarmaktır. Bu arzu gibi görünen durumun içinde, farklı bir heyecan duygusu var. Bastırılmış birtakım korkular ve şüpheler var. Var olan hayat koşullarında memnuniyetsizlik var. Kendine karşı bir başkaldırı ve intikam var. Deyim yerindeyse Alayına İsyan var. Kendisine ve içinde bulunduğu koşullara vs. Yani arzu gibi görünen bu isteğin, kendi erkek kimliğimize karşı bir başkaldırı var. Erkek kimliğinin bundaki payı sorgulanıyor. Bu kimliğe karşı sert bir duruş söz konusudur. Çünkü var olan erkek kimliği ve kimyası kendi mutluluğu ve özlemini çektiği hayatı yaşamada başarısızdır. Bu sorunun çözülmesi için bu kimliğin terk edilmesi dolaysıyla daha iyi bir hayat ve gelecek arzu ve isteği vardır. Bu arzu ve istek dolaysıyla hedeflenen mutluluk isteği incelendiğinde ne kadar saçma, basit, sorumsuz ve haince bir yol ve yöntem olduğu meydana çıkıyor. Mantıkla karşılaştırmıyorum, çünkü mantığa ve tüm hesap kitap işlerine ters gelecektir. Sonuç olarak bu bir çözüm veya özgürlük değil. Bir çıkmaz yoldur. Kendini kandırmaktır. Hiçbir yararı yok. Zevk mi söz konusu olan? bunu karşı cinsinizle yaşayabilirsiniz. Zevk için erkek kimliğinin yok edilmesi ve buna bağlı bir sürü zincirleme olumsuzluğa gitmeye gerek yok. Arzu ve istek baskı ve kaçış gibi yol ve yöntemlerle tam çözülmeye bilir. Bu gibi durumlarda mantığınıza danışın. Bir şekilde kendi politikanızı hayata geçirin. Mücadele yöntemlerini geliştirip kulanın. Önünü kesemiyorsanız önünü sonuna kadar açın ne kadar saçma olduğunun farkına daha iyi varırsınız. Bu şekilde bu arzu ve istek ağır yara alacaktır. Çünkü fos olduğu meydana çıkmıştır. Bundan sonra bu konu sizi hep rahatsız edemeyecektir. Çünkü önünde baskı ve yasak yok en önemlisi ise saçma olduğudur. Algı ve duygular bedenimize benzer, bunlar yönlendirilebilir. Kişi kendi vücuduna farklı baktığı zaman kendi dokunuşlarından zevk alabilir. Bu durum vücuttan kaynaklanan bir durum değil. Kişi böyle arzu duyduğu ve hissettiği için haz alıyor. Aynı durum başka erkek vücutları içinde geçerlidir. Eğer biz, erkek erkeğe bir ilişki çok zevkli olur veya değişik vs. Gözümüzde büyütürsek. Bir erkekle herhangi bir vücut veya göz temasında zevk alacağımıza emin olabiliriz. Bu durumun mimarı sadece biziz. İster bilinçli ister bilinçsiz. Erkek için kadına bakışta böyledir. Biz kendimiz kadını gözümüzde, gönlümüzde değer verip yüceltirsek, o zaman kadın bizim için bir değerdir. Ve ilişki için uygun diye tanımlarız. Kadın bizim için haz ve mutluluk veren karşı cinstir. Buna karşı erkekle ilişkiyi düşük tanımlarsak veya saçma o zaman dengeler yerine daha sağlam oturur. Erkek vücudundan nefret edebiliriz. Bu bizim bakış açımıza kalmış bir şey. Bu durumun tersi de mümkündür. Dediğim gibi ipin ucu herkesin kendi elindedir. İnsanların hangi cinsle ilişki kurduğu hiç kimseyi ilgilendirmemeli. Hele birtakım kanunlarla bu duruma engel koymaya çalışmak bu işe yardım etmektir. Bunla mücadele için medyayı kullanmak veya toplum içinde küçük göstermek hiçbir işe yarayamayacağı gibi insanları buna daha çok özendirir. Bu konuyla mücadele etmek isteniyorsa gerçekten o zaman yasaklarla değil serbestlikle daha hızlı yol alınabilir. Bu yönüyle cinsellik fantezi işidir. Yasak ve gizli olunca daha çok arzu edilebilir.